YÜKSEK DİVAN KURULU

BAŞKANIMIZ ALİ Y. KOÇ, YDK TOPLANTISINDA ÖNEMLİ AÇIKLAMALARDA BULUNDU

05 Kasım 2022 Cumartesi 15:34

Başkanımız Ali Y. Koç, Kulübümüzün Yüksek Divan Kurulu Olağan Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu. Üyelerimizin konuşmalarına cevaplar veren Başkanımız, ardından önemli konulara değindi. Başkanımızın konuşması şu şekilde:
 
“Yüksek Divan Kurulu Başkanımız, Kıymetli Yüksek Divan Kurulu Üyelerimiz, Divan Kurulumuz, Sayın Vefa Küçük tekrar hoş geldiniz, ne güzel sizi aramızda görmek, ekranları başında bizleri izleyen sevgili taraftarlarımız, değerli basın mensupları, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Her zaman olduğu gibi vefat eden YDK üyelerimizin hepsini tekrar saygıyla anıyoruz, ruhları şad olsun. 25. yılını dolduran üyelerimize hoş geldiniz diyorum. Umarım toplantılarımıza sık sık katılırlar. Bununla beraber de 30, 40, 50 ve 60. yıllarını gören tüm üyelerimizi tebrik ederim. ‘İnşallah biz de bugünleri görürüz’ diyorum, sizlere de nice yıllar dilerim.
 
29 Ekim’de yürüyüşümüzü yaptık. On binlerle birlikte kalbimizde hiç sönmeyen Cumhuriyet aşkıyla Bağdat Caddesi’nden Stadımıza kadar tüm caddeyi Sarı Laciverte boyayarak yürüdük. Fenerbahçeliler, Bağdat Caddesi’nde yürümeyi özlemişler.
 
Rahmi Eyüpoğlu’nun eleştirilerini dinledim, üzüldüm. Samimi eleştirilerin her zaman bizleri daha iyiye gitmemize vesile olduğuna inanan biri olarak da... Katılmıyorum. Ama inşallah sen de, siz de bir gün çok daha iyisini yaparsınız, bizim elimizden gelen bu kadar.
 
BİZLER ATASININ İZİNDE, CUMHURİYETİN EMRİNCE BİR SPOR KULÜBÜ OLARAK ÜLKEMİZİN EN GÜZEL GÜNLERİ İÇİN HER ZAMAN EN ÖNDE OLMAK İÇİN ÇALIŞACAĞIZ VE BU GÜZEL ÜLKEYE HİZMET ETMEK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE MÜCADELE EDECEĞİZ
 
Bu anlamlı gün, tarihimize kazınan çok kıymetli bir fotoğraf oldu. Stadımızın yanında yakmış olduğumuz Fenerimiz ki hatırlarsınız oraya 100. yılımızda konmuştu. Cumhuriyetimizin 100. yılında da o Fener yakıldı ve bütün sene boyunca da yanacak. Kalbimizde hiç sönmeyen Cumhuriyet ateşini gösterecek, ifade edecek. Bizler Atasının izinde, Cumhuriyetin emrince bir spor kulübü olarak ve onun taraftarları olarak ülkemizin en güzel günleri için her zaman en önde olmak için çalışacağız, uğraşacağız ve bu ülkeye, bu güzel ülkeye hizmet etmek için de var gücümüzle mücadele edeceğiz.
 
Bir kez daha başta Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, kahraman silah arkadaşlarını, bu toprakları vatan yapan aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi özlemle, minnetle, şükranla bir kez daha huzurlarınızda anmak istiyorum.
 
Fenerbahçe Spor Kulübü olarak Cumhuriyetin 100. yılında, Kulübümüze yakışır, gurur veren adımlar atmaya devam edeceğiz. Bu konuda çok çalışacağız, yorulacağız ama durmak yok ve sizlerin huzurlarınızda hem sizlerden hem de tüm camiamızdan etkinlerimizde bizlerle beraber olmanızı, bizlere güç, kuvvet ve kudret vermenizi özellikle sizlerden diliyorum.
 
Bu konjoktörde bu zor organizasyonun en kolay, en verimli şekilde gerçekleşmesi için bizlere destek olan, izinleri almamızı sağlayan İstanbul Valimiz Sayın Ali Yerlikaya’ya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’na, İstanbul Vali Yardımcısı, İl Spor Güvenlik Kurulu Başkanı Sayın Hasan Gözen’e, İstanbul Emniyet Müdürümüz Sayın Zafer Aktaş’a, Kadıköy Kaymakamımız Sayın Muhittin Pamuk’a, Kadıköy Belediye Başkanımız Sayın Şerdil Dara Odabaşı’na ki onlar yürüyüşünü bitirdiler bayrağı biz devraldık, biz devam ettik. Kadıköy İlçe Emniyet Müdürü Sayın Bülent Çelik ve İstanbul Spor Şube Müdürü Sayın Osman Tınmazol’a hepsine şahsım, yönetim kurulum ve sizler adına çok çok teşekkür ediyorum. Onların desteği olmadan, onların katkıları olmadan bu yürüyüşü gerçekleştirmek kolay olmazdı. Bununla beraber kulübümüz tarafında Sayın Selma Altay Rodopman ve Üye İlişkileri Departmanımıza, Genel Sekreterimiz Burak Kızılhan’a, Yönetim Kurulu Üyemiz Sayın Simla Türker Bayazıt’a özellikle Fenerbahçe TV’ye, iletişim departmanımıza ve o kalabalık içinde bir nebze olsun bize güvenlik sağlayan Fenerbahçe Spor Kulübü’nün güvenlikçilerine… Hepsine teşekkür ediyorum. Sizlerden de onlar adına bir alkış rica ediyorum.
 
 BUSE NAZ ÇAKIROĞLU AVRUPA ŞAMPİYONU OLDU. ONUN ESAS HEDEFİ 2024 OLİMPİYATLARI
 
Birkaç sporcu kutlamamız var. Sporla ilgili kutlamamız var. Bir tanesi Buse Naz Çakıroğlu. Bizi başarılarıyla şımartıyor, Avrupa Şampiyonu oldu. Onu tekrar kutluyorum ama onun hedefi Avrupa falan değil, onun esas hedefi 2024 Olimpiyatları. Hem ona hem de boks şubemizdeki bütün sporcularımıza başarılar diliyorum. Yolları açık, şansları bol olsun.
 
 FENERBAHÇE OPET’İN ŞAMPİYONLAR KUPASI ŞAMPİYONLUĞU
 
Fenerbahçe Opet Kadın Voleybol Takımımızı, Şampiyonlar Kupası’nı yani 100. yıla adım atarken 99. yılının son günlerinde 100. yılda bütün kupalara talip olduğumuz bir ortamda 99. yılı bir kupayla hem de dünyanın en iyi takımlarından birine karşı kupayla kapattıkların için hem Simla Hanıma hem teknik kadroya, hocamıza ve tüm ekibe, takıma, sporcularımıza teşekkür ediyorum. İnşallah bu kupa pek çok kupanın habercisi olur.
 
KÜREKÇİLERİMİZ YİNE BU SENE HER ŞEYİ KAZANDILAR
 
Kürek Şubesine bu toplantıda özel bir parantez açmak istiyorum. Yine bu sene her şeyi kazandılar, bizi mutlu ettiler. Ozan Bayülken ve ekibine, tüm sporculara şimdi sizlere anlatacağım, paylaşacağım verilerden dolayı Fenerbahçe Spor Kulübü’nü kürek branşında açık ara, tartışmasız Türkiye’nin en iyi kulübü yaptıkları için teşekkür etmek istiyorum.
 
Niye en iyi kulübüz?  Şöyle bir bakalım: Biz, 2018 Haziran’da geldiğimizde turnuvalar bitmişti. 2019 Türkiye Şampiyonası, 2019 Türkiye Kupası, 2020 Türkiye Kupası, 2020 Türkiye Şampiyonası, 2021 Türkiye Kupası, 2021 Türkiye Şampiyonası, 2022 Türkiye Kupası, 2022 Türkiye Şampiyonası.. Tüm bu şampiyonalarda kadınlarda ve erkeklerde, yetişkinlerde her şeyi kazandılar. Sessiz sedasız kulübe fazla talep getirmeden, mali açıdan kendi kaynaklarını da yeri geldiği zaman yaratarak gurur ve iftihar meselesi oldular bizler için. Aynı zamanda sporcu yetiştirme merkezi haline de geldiler. Alt yaş gruplarından da, yıldızlardan da, küçüklerden de çok çok iyi sporcularımız geliyor. 2022 sezonunda ne yapmışlar? Erkekler, kadınlar; genç erkekler, genç kadınlar; yıldız erkekler, yıldız kadınlar; küçük erkekler, küçük kadınlarda bütün Türkiye kupalarını kazanmışlar. Bu saydığım bütün kategorilerde Türkiye Şampiyonası’nı yıldız erkekler hariç ki orada ikinciler, orada da hepsinde birinci olmuşlar. Bu sene Elis Özbay, Ahmet Ali Kabadayı, Halil Kaan Köroğlu bize Dünya İkincilikleri yaşattılar. Aynı sporcularımız Avrupa Şampiyonu olmuşlar. Dünya Üçüncülüğü olan sporcularımız; Alper Şevket Eren, Cevdet Ege Mutlu, Yasin Şen, Eren Akbaş. Bu sporcularımızın hepsi sadece 2022 yılında Dünya Üçüncüsü olmuşlar. Fatih Mehmet Avcı, Hamdi Okan Atmaca ise ikisi Avrupa Şampiyonu olmuşlar. Ege Büyükçetin Dünya Üçüncüsü olmuş. Hepsini huzurlarınızda kutluyorum. İnşallah bu sezon da yolları açık, şansları bol olur.
 
BAŞKANIMIZ, ÜYELERİMİZİN SORULARINA YANITLAR VERDİ
 
Konuşmamın içinde hem bazı sorulara cevap vereceğim, zaten konuşmamın içeriğinde var. Ben cevaplarını vermeden önce Sayın Can Gebetaş’tan her YDK’da konu olan, Sayın Cengiz Tokgöz’ün konusuna değinmesini istiyorum. Bir evvelki toplantıdan sonra beraber mesai harcadınız.
 
Yöneticimiz Can Gebetaş, YDK Üyemiz Cengiz Tokgöz’ün sorusuna istinaden yanıtında, ‘Cengiz Bey’le geçen Yüksek Divan Kurulu Toplantımızın sonrasında salı ya da çarşamba günü bahsettiği yerde buluştuk. Oranın özel bir mülk olduğunu ifade etmiştik ancak Cengiz Bey o bölgenin orası olmadığını bize söylemişti. Gittik, yerinde tespit ettik, evraklarıyla birlikte oranın özel mülkiyet olduğunu kendisine gösterdik. Hatta sonrasında kendisinin bir gazetede köşesinde konuya ilişkin birlikte gezdiğimizi, özel mülkiyet olduğunu kabul etti. Zaten ben konuşma yaparken, ‘Özel mülkiyet olduğunu biliyordum’ dedi. Aslında burada söylediği ‘özel mülkiyet değil’ kısmını bildiğini, sadece kamuoyu oluşturmak için bilmediğini söylediğini orada ifade etmişti. Yolda baktık, özel bir mülkiyet olduğu için oraya ilişkin Fenerbahçe Spor Kulübü olarak bizim tasarrufumuzda herhangi bir yol çalışması yapmamız mümkün değil. Sonra kendisi bana  Kadıköy Belediyesi’nden başka başkan yardımcılarıyla görüştüğünü, sorunun çözülebileceğini ifade etmişti ama Kadıköy Belediyesi’nin kamulaştırma bütçesi varsa, kamulaştırıp oraya yol yapacaksa bu belediyeyi bağlayacak iş ki belediyede görevim dolduğu için böyle bir bütçe olacağını çok fazla sanmamakla birlikte doğru bir şekilde, doğru yöntemle, doğru bir yol ile ilerliyor. Belediyeyle süreci yönetmesinin daha sağlıklı olacağını bir kez daha ifade etmek isterim. Ama tekrar oranın özel mülk olduğunu zaten kendi köşe yazısında da kendisi birkaç ay önce ifade etmişti.’ ifadelerini kullandı.
 
İlk konuşmacımız Sayın Murat Aksoy kürsüden biraz üzülerek indi. ‘Bir şeye daha değinecektim’ dedi, değinemedi. Ben kendi konuşmamda değineceğim ama ‘Statta gördüğüm kadarıyla hala manipülatörler içimizde var.’ dedi. Onu söyleyemedi, ben dile getireyim.
 
Ahmet Erdoğan Şengezer, Divan Kurulu üyeliğinin 25 yılın altına inmesi fikrine karşı. Saygı duymak lazım. Bunun ne olacağına siz karar vereceksiniz; 20 yıl mı olacak, 25 yıl mı olacak? Nasıl bir süreç işletiriz bilmiyorum ama bu sizden önce de gündeme gelen bir konuydu.
 
Sayın Rahmi Eyüpoğlu karaborsayla ilgili bir şeyler söyledi, konuşmamda değineceğim.
 
Selman Arınç enteresan bir kişilik. Bana mektup yazdı. Bugüne kadar 201 ülkeye gitmiş. Dünyada en çok ülkeyi gezen Türk olduğunu iddia ediyor. Ben de katılıyorum. Gidemediği önemli yerlerden biri Güney Kıbrıs. Maç sayesinde gitti, bize katıldı, renk kattı. Enerjinizden dolayı kutluyorum.
 
Alaaddin Bey. Kolej konusu beni hem üzüyor hem kırıyor. İnsanlar bilmeden ahkâm kesiyorlar. Bir üyemiz vardı, ayrılmış. O meşhur kolejin karşısında evine isyan pankartı çeken arkadaşımız… Arkadaşımız hem isyan ediyor hem de kolejin aidatını yani eğitim ücretini ödemeden çocuğunun kolejde okumasını bekliyor. Böyle bir şey görmedim. Veliler benimle toplantı yaptı, ‘neyse hepsini karşılayacağız, biz karşılarız, kimseye ihtiyacımız yok’ dedi. Bu sene 22 milyon küsür TL zararımız var. Bakalım velilerimiz bunu karşılayacaklar mı? Fenerbahçe Spor Kulübü olarak evet, eğitim çok önemli. Bizim anladığımız tarzda eğitim çok önemli ama bizim ana faaliyetimizin spor olduğunu sizlere bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Bazen kaynaklarınız yoksa ne yazık ki zor, acıtan, istenmeyen tercihler yapmak zorunda da kalıyor insanlar. Bunu da burada hatırlatmak istiyorum.
 
Genel Sekreterimiz Burak Çağlan Kızılhan, YDK üyemiz Niyazi Erdoğan’ın sorusuna istinaden, ‘Az önce Niyazi Bey’le konuyu hızlıca tekrar görüştük. Buranın spor salonunun kapatılmasıyla ilgili bir konu gündemdeymiş. Sadece sizinle paylaşmış olduğumuz e-postaya istinaden bir tadilat süreciyle ilgili planlama söz konusu ama önümüzdeki sene, yani 2023 yılının spor salonu üyeliklerinin devam etmemesi gibi bir şey söz konusu değil. Sanıyorum bir yanlış anlaşılma olmuş, çözdük.’ yanıtını verdi.
 
Son olarak efsane Belediye Başkanımız, Ataşehir Kadıköy’ken spor salonumuza büyük katkıları olan, kayıtsız şartsız Fenerbahçe için var olan Sayın Selami Öztürk’ün bir önerisi oldu. Öneri çok doğru. Bu hem Büyükşehir Belediyesi’ni hem de Kadıköy Belediyesi’ni ilgilendiriyor. Buna benzer proje bize daha önce gelmişti. Bu tabii ki kulübün imkanlarıyla yapılabilecek bir şey değil. Yapılabilse fevkalade olur. Keşke sizin dönemde yapılabilseydi. Şimdi hem Büyükşehir’in hem de Kadıköy’ün aynı partinin belediyede olmasından dolayı belki uzun zamandır hayal ettiğimiz konu gerçekleşebilir.
 
BUNDAN SONRA DEVİR KONUSUNDA HİÇBİR KISITLAMA OLMAYACAKTIR
 
Karaborsa. Büyük sıkıntı. Başakşehir maçına 42 bin küsür taraftarımız gelmiş, bu maç için 5800 adet bilet devri gerçekleşmiş. Sadece bununla kalmıyor, bize şikayetler geliyor. Bu şikayetler doğru şikayetler. Taraftarımız, Kongre Üyemiz diyor ki, ‘Ben kombine alamadım, biletler satışa çıktı bilet alamadım ama maça 4-5 saat kala her tribünden yeri geldi mi 4-5-6-7-8 koltuk yan yana satışlar oluyor. Millet bu işin ticaretini yapıyor. Siz mi yapıyorsunuz? Kulübün bu işin içinde parmağı var mı?’ Ciddiye alınması gereken bu şikayetler bizi harekete geçirdi. Öncelikle bu sorunu çözmek adına yaptığımız Rennes maçında ve bunu Dünya Kupası arasına kadar götürmeyi hedefliyorduk çünkü bu kadar çabuk sonuca varacağımızı beklemiyorduk. Ama kurunun yanında yaş yandı. Burada devir konusunda özellikle hiçbir suçu olmayanlardan özür diliyorum. Bunu yapmak zorundaydık. Bir şeyi tespit etmek için yapmak zorundaydık. Nitekim 3-4 maçta tespit edeceğimizi sandığımız konuyu birinci maçta tespit ettik. Bundan sonra devir konusunda hiçbir kısıtlama olmayacaktır.

SENEYE BELİRLİ SAYIDA DEVİR YAPMIŞ KOMBİNE SAHİPLERİNE,  KOMBİNE SATMAYACAĞIZ

 Biz seneye belirli sayıda devir yapmış kombine sahiplerine,  kombine satmayacağız. Adam 3-4 maça geliyor, derbilere geliyor. Geri kalan kombinesini devrediyor. Bu kişilere kombine satmayacağız ama bu tamamen yok edemeyeceğimiz bir unsur, fakat yapılan derin analizler sonucu biz gerekli tespitleri yaptık ve Dünya Kupası arasında bu olayı minimize edecek konuma getireceğiz. Rahmi beyin dediği gibi artık milletin yakasına yapışma gibi bir şey yok, keşke olsa. O daha kolay. Bütün o iş digitalde dönüyor. Bütün bu karaborsa işi artık ne yazık ki, digital dünyada dönüyor. Dolayısıyla sorun var, sorun adresleniyor. Sorunun ana kaynağı bulundu. Bu sorunu çözmeye çalışırken yarattığımız sıkıntı için suçu olmayanlarda özür dileriz, kombine devrinde kısıtlama artık olmayacak.  Bu sorununda Sayın Ahmet Ketenci ve ilgili arkadaşların çalışmaları içinde… Bir sistem geliştirmemiz lazım. Soyadı aynı ise kolay ama soyadı aynı değil.
 
MEŞALE OLAYLARI VE KULÜBE VERİLEN CEZALARLA İLGİLİ
 
Avrupa maçlarında geçen sefer de ifade etmiştik, 200 bin Euro ceza yedik. Sayın Selahattin Baki stattaydı. Sayın Ahmet Ketenci İstanbul’daydı. Bu son maçta ceza yemememiz için önlem almaya çalıştık. Selahattin bey gitti, oradaki arkadaşlarla konuştu. Ahmet bey buradan orada etki yapabilecek kişilerle konuştu.  Rica ettik. Ses bombası ve meşale kullanmayın diye. Geçen ceza yediğimiz maçta tribünde sorumlu bir arkadaş meşale yakacaklara diyor ki, ‘yakmayın’ diyor.  ‘Ne cezası diyor.’ ’50 bin Euro.’ ‘Ne olacak 50 bin Euro kor mu Fenerbahçe’ye ‘ diyor. Yakıyorlar meşaleleri. Bu maçta rica ettik. ‘Söz veriyoruz ses bombası atmayacağız, meşalenin %90’ınını yakmayacağız ama 7-8 tane yakmasak da olmaz.’ Peki siz bunu böyle yapmayı tercih ettiniz. Dolayısıyla biz önlem almak zorundayız. Şu rakamları paylaşmak istiyorum. Türkiye’de de durum iyi değil. Türkiye’de şu ana kadar 560 bin TL ceza yemişiz, çoğunlukla merdiven boşlukları ve saha olayları. Avrupa’da 200 bin Euro. Herhalde bir 50 veya 75 bin Euro daha yiyeceğiz, son olaydan sonra. Biz her gün maaşları nasıl ödeyeceğiz diye yatıp kalkarken, bu sorumsuzluğa kayıtsız kalamayız. Bundan sonraki ilk Avrupa maçımızda, bu kişilerin kim oldukların biliyoruz. Onların stada girmemeleri için de elimizden geleni yapacağız. Bile bile lades olayını ben kabul edemiyorum. Kusura bakmayın. Bilmeniz için söylüyorum, UEFA meşale sayısını 500 Euro ile çarpıyor. İkinci cezayı da yine 500 Euro ile çarpıyorlar ve %50 arttırıyorlar. Üçüncü ve dördüncü cezalarda da bu oran katlanarak devam ediyor ama ne kadar katlandığı talimatta yazmadığı için tamamen yoruma da açık. Dolayısıyla ne kadar sıklıkla yaptığınıza ve niyetinize bakıyorlar. Bu zihniyetle biz devam edersek, cezalarımız kat ve kat artacaktır.
 
AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ’NDE SADECE FENERBAHÇE İÇİN DEĞİL TÜRK FUTBOLU İÇİN MÜTHİŞ BİR ZAFER KAZANDIK
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde müthiş bir hukuk zaferi kazandık. Sadece Fenerbahçe için değil Türk futbolu için müthiş bir zafer kazandık. Buradaki olay benim ve Sn. Alper Pirşen’in Nihat Özdemir’le yaşadığımız, hatırlarsınız 3 Temmuz polemiği yaşattı bize. O süreç kendisinin üyeliğinden istifa etmesiyle sonuçlandı. O süreçte bize son derece ağır cezalar, keyfi cezalar yazıldı. ‘Siz misiniz böyle yapan, alın bakalım cezayı diye’ Tamam siz misiniz bize böyle ceza veren, alın bakalım kararı. Bu karar aslında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni zora sokan bir karar. TFF’nin sorumsuzca, keyfi  davranışlarından dolayı ülkemizi zora sokan karar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne teşekkür ediyorum. Sorumlu davranıp uzlaşma yolunu seçip bir noktaya geldiğimiz için ama artık TFF’nin de zaten kurulları açısından büyük bir soru işareti Avrupa’dan bakılan kurumların bağımsızlığı açısından. Artık bu kadar keyfi hareket edemeyeceklerdir. Fethi Pekin’e ve arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum ama özellikle Sn. Alper Pirşen’e teşekkür etmek istiyorum. Bu işin fikir babası kendisidir. Kendisi bir gün geldi, ‘Yeter artık’ dedi. İsyan etti. ‘Biz bunlarla muhatap olmak zorunda değiliz. Bunu çözmenin yolu var’ dedi. Ve ısrarlı ve sabırlı bir şekilde o yoldan gitti. Çok çok önemli bir sonuç oldu.
 
ŞAMPİYONLUĞA İNANALIM AMA REHAVETE KAPILMAYALIM
 
Futbol Takımımız sezonun ilk etabını beklentinin üzerinde bir performansla sonuçlandırdı. Hem Avrupa'da hem  de ligde lideriz. Ancak sadece istatistiklere bakmamak lazım. Oynadığımız futbol göze hoş geliyor. Savaşçı ruh, takım olmamız, takım ruhumuz. Hocamızın duruşu, söylemleri, futbol anlayışı, futbol stili ile biz aslında ilk etabı hem rakamsal olarak hem de psikolojik olarak da üstünlükle tamamladığımızı düşünüyorum ama hiç önemli değil. Önemli olan sezon sonunda üstünlük sağlamak. O yüzden sizlerden rica ediyorum. Yönetim Kurulu’ndaki arkadaşlarımdan rica ediyorum. Futbolculardan zaten rica ettik. Şampiyonluğun Ş’sinden dahi bahsetmeyin, lütfen. Sizlerden rica ediyorum. Rakiplerinizle alay etmeyin. Fazla havaya girmeyin ama en büyük inançla inanmaya, takımımızı desteklemeye, saha dışında korumaya davet ediyorum. Biraz sonra da saha dışını anlatacağım. Hepimizin başarı yolunda sorumlulukları vardır. 7’den 70’e bütün camianın. Bu doğrultuda camiamızın tüm katmanlarının üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmeyi bir vazife olarak bilmelerini sizden önemle rica ediyorum. 12 haftanın sonunda sizlerden bunu rica ediyorum. Daha gidecek çok yolumuz var. Camiamızda biraz rehavet görüyorum. Birazcık üst perdeden bakma görüyorum. Şu an bunları hiç hak edecek bir konumda değiliz. Bu hatayı geçmişte yaptık, lütfen bu hatayı tekrar yapmayalım. Sıkı sıkıya birbirimize kenetlenelim. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz ruhuyla özellikle de işler kötü giderken.. . Tabii ki böyle gitmeyecek. Her maçı kazanacağız, 3 oraya, 5 buraya. Böyle gitmeyecek. Düştüğümüz zamanlar olacak. İşte o düştüğümüz zamanlar en çok size ihtiyacımız olan zamanlar olacak. Sadece futbol için söylemiyorum, tüm branşlarımız için söylüyorum.
 
ERKEK BASKETBOL TAKIMIMIZDAN DA BEKLENTİMİZ BÜYÜK. DOĞRU YOLDA İLERLİYORLAR
 
Bir de erkek basketbola değinmek istiyorum. Kadın voleybol takımını tebrik ettim. Onlar da bu tarih itibariyle beklentinin ötesinde performans sergilediler. Ligde ve Avrupa’da liderler. Dün ki Barcelona maçı enteresandı. Yüzdelerimiz çok düşüktü. 14 sayı geriye düştük. Ateşli bir deplasman taraftarı önünde beklentinin altında oynamamıza rağmen sonuna kadar savaştık. 1 sayı ile maçı kaybettik. Ümraniye maçında ne dediysem bunu diyorum. Hayırlı bir mağlubiyet oldu. Çünkü takımımızın kuvvetli olduğunu, kötü şartlara rağmen dün bizzat gördük. Onların da yolu açık, şansları bol olsun diyorum. Sertaç bey sabaha karşı 6.00’da geldikleri için bugün burada bizimle bulunamadı ama ne kadar mesai harcadığını sizlere anlatamam. Yeni hocamız, teknik kadromuz, staff, oyuncular dikkat edin çok daha büyük bir inanmışlıkla mücadele ediyorlar. Orada farklı bir enerji var. Bunu hissediyorsunuzdur diye düşünüyorum ama Barcelona maçından sonra benim ümitlerim kat ve kat arttı. Allah nazar değdirmesin. Salonumuzu lütfen hep beraber dolduralım. Onlardan da beklentimiz çok büyük. Erkek basketbolda da doğru yolda olduğumuzu söyleyebilirim. Diğer branşlar için konuşmak için çok erken. Sezonun başındalar inşallah bu sezon Allah yar ve yardımcımız olur. Ve hayallerimizin ötesinde başarılar sağlarız, hep beraber.
 
SON 10 SENEDE 5 KERE ŞAMPİYON OLAN RAKİBİMİZİN ADALET ARAYIŞI VAR. KEŞKE İŞLER İYİ GİDERKEN DE BİR ADALET ARAYIŞI İÇİNDE OLSALARDI. 
 
Bildiğiniz gibi bir rakibimizin adalet arayışı var. Son 10 senede 5 kere şampiyon olan rakibimizin. Onlar 20 Ekim 2022 tarihinde bir açıklama yaptılar. Bundan sonra her haftanın maçlarından sonra tüm takımlara yapılan haksızlıkları kendi televizyonlarında göstereceklerini ifade ettiler. Bu açıklamadan öncede birkaç basın toplantısı yaptılar. Şimdi diyeceksiniz ki siz niye bu topa giriyorsunuz. Biz bu topa girmeyi asla istemezdik ama bütün söylemleri ya bizim adımız zikredilerek, veyahut da bizim adımızı ima ederek, oldu. Bu adalet arayışı keşke hep olsaydı. Keşke işler iyi giderken de bir adalet arayışı içinde olsalardı. Yoksa işler ters giderken istediğiniz zaman adalet arayışı değil ayrıcalık arayışı gibi insanlar bunu düşünebilirler. Biz de hep resmi açıklamalarda değindik, hala da değiniyoruz. Türk futbolunda adalet yok. Belki minimize indi, belki çok daha iyi olabilir ama şunu söyleyebilirim, zaten bir evvel ki federasyonların niyeti de adalet değildi. Bakın size söylüyorum. Biz isyan ettik, 8 Mart’taki hakem operasyonuna. En çok hakemlerden yanan kulüp olarak biz isyan ettik. Niye isyan ettik biliyor musunuz? Çünkü bütün hakem sınavlar kaldırılmıştı ve keyfi hakemler atayacaklardı oraya. Biat eden hakemler belki bir takıma yakı hakemler atanacaktı. Bir operasyon yaşanıyordu. Biz bu olaya şiddetle karşı çıktık. Doğru mu yaptık, yanlış mı yaptık, zaman gösterecek ama genelinde zaten sıkıntılı sektörden bahsediyoruz. Onun için de hakemlerimiz UEFA sınavlarını geçmekte zorluk çekiyorlar. Bazıları geçemiyorlar. Yakışıyor mu 21. yy’da Türk futbolundan yolladığımız hakemlerin sınavdan geçememeleri ama çok şükür bu federasyon başarır, başaramaz ama niyeti iyi. Bütün yapısal sorunları adresliyor. Bütün testleri geri getirdi ve üstüne yeni testler getirdi ama arkadaşlar bu zaman alacaktır. Bunu diğer başkanlara da söylüyorum. Bu kronikleşmiş yapı bir senede iki senede oluşmadı ki. Bu 20 yılın oluşumu. Bunu adreslemek, gidermek, minimize etmek burada yaşanan sıkıntılar zaman alacak. Konumuza dönersek Allah’ın sopası yok ki biz de Başakşehir maçında bütün otoritelerin kabul ettiği pozisyon yaşadık. Penaltı olması gereken pozisyon yaşadık. Bu adalet arayışından biz de ilham alarak, bizim pozisyonumuzu yolladık. İki gün sonra cevap geldi. 24 Ekim de yolladık. “Yönetim Kurulumuza talebinizi ilettik” diye cevap geldi. Bekledik, bekledik, bekledik…Ben de geçen gün Tunç Elibol’a sordum. Bir haber var mı, ne oluyor diye. 4 Kasım da yazı yazdık. Ne oldu, bir gelişme var mı diye. Şu size okuyacağım cevabı aldık:
 
“Fenerbahçe-Medipol Başakşehir maçındaki pozisyonu edindik. Türk futbolu adına adaleti aradığımız bu projemize katkınızdan dolayı teşekkür ederiz. (Çok pozitif, olumlu) Ancak objektif değerlendirme yapabilme adına ve Türk futbolunda adalet ilkesi için yalnız ilgili maçınızı değil sezon başından bu yana oynadığımız maçlardaki lehinize ve aleyhinize gerçekleşen tüm tartışmalı pozisyonları iletmenizi rica ederiz.” dediler. Sağ olsunlar hemen cevap verdiler.  Biz de sezon sonundan beri lehte, aleyhte bütün pozisyonları 10 kadar pozisyon var galiba. Bunları hazırlıyoruz, ileteceğiz. Ben size bir şey söyleyeyim. Bırakın bu sezonu. Son 5 sene, istiyorsanız 10 sene. Bütün lehteki ve aleyhteki pozisyonları  masaya yatıralım. Bakalım altından ne çıkacak. Sadece ilk 10-11 hafta değil. Bütün pozisyonları yatıralım, bakalım. Biz 4.5 yıldır Türk futbolunda adalet diyoruz. İşler iyi giderken de kötü giderken de. Bir kez daha diyorum. Samimi bir şekilde Türk futbolunda adalet arayışında olan herkesin de yanında olacağımızı bir kez daha burada yineliyorum ve inşallah federasyonumuz bu yapısal sorunları bir şekilde adresleyebilmek için çıktığı yolda, bakınız ‘adresleyebilir’ demiyorum çıktığı yolda muvaffak ve başarılı olur. Dolayısıyla biz bu pozisyonları yollayacağız.
 
BİZİM ADALET ANLAYIŞIMIZ, HERHANGİ BİR KULÜBÜN REKABETTE AYRICALIKLANDIRILMADIĞI, FUTBOLUN ŞAHISLARIN TAHAKKÜMÜNDE OLMAYIŞIDIR
 
Buradan başka bir şeye gelmek istiyorum. Bizim adalet anlayışımızı söyleyeyim: Adalet, herkesin eşit şartlarda yarıştığı, eşit yarışmak medyaya kadar da gidiyor, ben sadece sahayı kast etmiyorum, herhangi bir kulübün rekabette ayrıcalıklandırılmadığı, futbolun şahısların tahakkümünde olmadığı bir ortamda zaten otomatikman adil rekabet gelir diye düşünüyoruz. Bizim bu konuda kendimize güvenimiz tam. Arkadaşlarla istişare ettik, pozisyonlarımızı yollayacağız. İnşallah bizim pozisyonlarımızı da değerlendirirler. Zaten böyle giderse programda tek konu Fenerbahçe de olabilir.
 
BU ÖYLE BİR İLİŞKİDİR Kİ DÜRÜSTLÜKTEN NASİBİNİ ALMAMIŞ BU İNSANLARIN SÖYLEDİKLERİNE SİZ İNANMAYA BAŞLIYORSUNUZ. SONRA SİZ KULÜBÜNÜZÜ ÖYLE YÖNETMEYE BAŞLIYORSUNUZ
 
Buradan hareketle basına gelmek istiyorum. ‘Bip’çiler vardı, hatırlıyor musunuz? ‘Bip’çiler nedir? Kendi çalıştıkları mecraların dışında, dışarıdan oluşturulmuş bir markanın altında bir dijital uygulamanın içindeki spor servis sistemidir. Kapatıldı çok şükür. Burada hepinizin tanıdığı spor medyası mensubu pek çok isim buraya hizmet verip iyi maaşlar alıyorlardı. Çalıştıkları yerlerden daha iyi maaşlar alıyorlardı. Hatta bu yer, bu kişiler kendi mecralarında yapmadıkları haberleri ilk defa ‘Bip’te yapıyorlardı. Buranın üzerinden Türk futbolunun yönlendirilmesi, algısı, operasyonu, ‘hoca getir, hoca götür’ bunlar yapılıyordu. Ve biz bunlarla mücadele ettik ve kapandı orası. Şimdi bunların içinde bazıları var. Yavaş yavaş onlarla da ismen deşifre edeceğim, bugün değil. Bunların iki türlü çalışması var. Bunlar yeni bir kaynak bulmuşlar, yeni bir oluşuma gidiyorlar. Kaynağın nereden geldiğini de biliyoruz, zamanı gelince onu da söyleyeceğiz. Galiba YouTube kuracaklardır, bir kanal kuracak kadar büyük kaynak bulmamışlardır diye ümit ediyorum. Bunların iki türlü çalışma şekli var: Bir, hedef aldıklarına kulüp, kişi iftira atarak, algı operasyonları yaparak, yalan yanlış bilgiler vererek onları kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırma, şüphe uyandırma, bambaşka yerlere çekme ve kendilerine avantaj sağlamak. İkinci çalışma şekilleri de yakın oldukları kulübe, adeta onların bir sözcüsü gibi, adeta onların bir elemanı gibi, onların davasının bir parçası gibi haber yapan ve bundan hiç utanmayan, ya insanlar ne düşünür, birazcık da karıştırayım, başka şeyler de koyayım, hiç utanmadan, çekinmeden, meslek değerlerini yerle bir edip ayaklar altına atan bazı kişiler var. Sizlere, ‘Dün bize bu haber geldi’ demiştim ya ‘Bize bütün sezonun pozisyonlarını atın’ diye. Aynı akşam bir gazeteci şunu yazıyor ki biz bunu kimseye söylemedik ve ben bile bugün öğrendim dün gelen cevabı… ‘Fenerbahçe dün gece mail yoluyla Başakşehir maçındaki penaltı pozisyonunu yayınlayacak mısınız?’ diye sordu. ‘Galatasaray ise adaletli olmak adına tek pozisyonun değil 10 hafta boyunca lehinize ve aleyhinize olan tartışmalı pozisyonları göndermenizi rica ederiz’ yanıtını verdi. Şimdi bu bizden çıkmaz, bizim öyle bir tarzımı da yok. Bu Ali Naci Küçük denen bir adam. O’nu zaten biraz izlerseniz nasıl bir insan olduğunu, mesleğini nasıl yürüttüğünü görmeniz son derece net olur. Ama bunun gibi 5-6 tane daha başkaları var ve onları da yavaş yavaş anlatacağım. Şimdi bunlar beni hedef alıyorlar, dolayısıyla bizi hedef alıyorlar. Gazeteci kimliği altında, birilerinin emrinde çalışan insanlar bunlar. Ben kendi işlerim için Amerika’daydım. Arkadaşlar bana raporları yolluyorlar. İki tanesi var, benim her gün TFF’de olduğumu, yayın yaptıkları gün dahi federasyonda olduğumu yani oradan yaratmak istedikleri, bunlar kayrılmaya o kadar alışmışlar ki zannediyorlar ki kendileri kayrılmayınca sanki başkası kayrılıyormuş gibi düşünüyorlar. Biz de oraya gidip kendimize avantaj yaratıyoruz. Benim bir kere yalnız görüşmem olmadı Riva’da, onu da söyleyeyim. Diğer başkanlarla topu topuna 3 kere gittim. Sonra ben Türkiye’ye döndüm. Maçtayım, ‘Ali Koç, Federasyon Başkanıyla Londra’ya gitti’. Bunlar bu kadar fütursuz, ahlaksız insanlar. Bunlardan da bizi korumanız lazım. Biz, bir yere kadar mücadele edebiliriz ama bunların üstüne çöktüğünüz zaman bunlar belki de kalkıp ‘Ya biz bir yerde yanlış mı yapıyoruz?’… Niye bu noktaya geldik? Bunlardan istifade etmeye çalışan kulüp veya kulüpler varsa ki bence var, onlara da bir ikazım olacak. Bu öyle bir ilişkidir ki dürüstlükten nasibini almamış bu insanların söylediklerine siz inanmaya başlıyorsunuz. Sonra siz kulübünüzü öyle yönetmeye başlıyorsunuz. Böyle acayip bir çarktır bu. Önce bir avantaj sağlamak için tutarsın, sonra birden bir akıntıya kapılırsın ki sen onların yarattığı yalandan, hurafeden etkilenip sen kendi adımlarını öyle atmaya başlarsın. Bunu da burada bırakmak istiyorum.
 
STATTA OTOKONTROLÜ SAĞLAYIN
 
Bizim aramızda da hala tribünde sıkıntı olabilecek unsurlar görüyoruz. İnşallah işler iyi gider, onlar da istedikleri amaca ulaşamazlar. Ama en güzel örneği, ilk sıkıntı Altay’dı. Altay konusunu bir daha açmamak üzerine burada kapatacağım. Statta en küçük şeyde sesler nasıl yükseldi gördünüz. Uyanık olun arkadaşlar. Statta otokontrolü sağlayın. Elin Portekizli hocasının gelip bunu bize söylemesine gerek kalmadan lütfen bir şekilde otokontrolü sağlayın.
 
BİZİ SİYASETE SOKMAYIN. BİZİM SİYASETLE İŞİMİZ OLMAZ
 
Seçimlerin eli kulağında. Huzurlarınızda tekrar söylüyorum. Lütfen bizi siyasete sokmayın. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün siyasetle işi olmaz. Bizim mozaiğimizde, renklerimizde her kesimden insan vardır. Bunu niye söylüyorum? 29 Ekim yürüyüşümüzde ‘artık fabrika ayarlarımıza dönmemiz lazım’ dedim Fenerbahçemiz için. İlk adımı attık, kupayı aldık diye orada kupa kaldırdık. Bazı kesimler alıp, -Allah’tan çok tutmadı- sanki siyasi anlamda söylüyormuşum gibi sosyal medyada işlemeye çalıştılar. Bir kez daha söylüyorum; bizi siyasete sokmayın. Bizim siyasetle işimiz olmaz. Çizgilerimiz, her şeyimiz belli. Ne yaparsak da açık açık yapıyoruz. Gizli saklı hiçbir şey de yapmıyoruz. Zaman zaman avantajı zaman zaman da dezavantajı olur.
 
Kongre Üyelerimize yeni lokal yaptık. Havuzun orada 120 kişilik bir lokal. Oraya ilgi alakanın olacağını düşünüyorum. Bununla beraber maça kombinesi olan YDK Üyelerimize de Sayın Başkanımızın arzusu ve ricası üzerine Maraton tarafında ikinci katta bir Fenerium vardır biliyorsunuz, orası maçtan maça açık, çok da cirosu yok, orayı Dünya Kupası sonrası için kombinesi olan YDK Üyelerinin hizmetine açacağız. Onlar için özel bir salon olacak, çay, kahve olacak. Yemek yemek isteyenler büfelerden alıp orada yiyebilecekler.
 
BİZ BU HAYALİ GERÇEKLEŞTİREBİLİRSEK İNANIN 10 SENE SONRA TÜRK FUTBOLU ÖYLE BİR YERE GELİR Kİ… BİZ BUNU YAPABİLİRSEK GÖRECEKSİNİZ HER YERDE AKADEMİ OLACAK
 
Gelelim Akademiye. Son toplantımızda ne dedim? ‘Aldığımız araziyle ilgili gidip kendi hedeflerimize ulaşmak için başlatacağımız inşaatı yapmadan önce o sahada bulunan binaların bize gösterilen başka bir yere taşınması, binaların yıkılması, bir de Tugayın ana yolu olan ve bir kısmı bizim arazimizden geçen yolun da arazinin dışına çıkılması çalışmaları eylül-ekim ayı gibi bitecek.’ Yani bizim burada inşaata başlamadan önce ordumuzun bize şartları vardı. Bu şartlar az da değil, bina yapıyorsun, başka yere bina taşıyorsun, içeriden geçen yolu iptal edip başka bir yol yapıyorsun… Bunlar tamamlandı diyelim. Çok ufak bir şey kaldı. Kasım ayının başından itibaren bizden beklenen sorumlulukları yerine getirdik. (Projenin videosu barkovizyonda izlendikten sonra) Bu, projenin şu anki hali. Proje aşağı yukarı böyle olacak. Dikkat ederseniz sıkışık, eksiklerimiz var. Biraz daha araziye ihtiyacımız var. Nelerimiz eksik? 2 tane daha tam, 2 tane yarım saha lazım. Kampüste yaşayanlar için spor salonları açık veya kapalı olabilir. Tenis vs… Avrupa’da bir sürü akademide tenis sahaları var. Plaj voleybolu gibi kum voleybolu var, bunlar eksik. Açık sosyal alanlarımız yeterli, değil. Burada hayalimiz organik tarım ve ekolojik bir bahçe oluşturmaktı;  hiç imkanımız yok. Yürüyüş parkurları yok. Esas en önemli olan ve büyük maliyet avantajı getiren sulama ihtiyacına yönelik bir su havzası. İngiltere’de zaten çok yağmur yağdığı için doğal göletleri var ve bütün su ihtiyaçları oradan karşılanabiliyor. Yenilenebilir enerji yapmak istedik yeterince büyük panel koyma imkanımız yok. Ve en uzun vadede en büyük hayal, buraya bir okul konulması. Onun için de bir arazi yok. Yanda devletimize ait araziler var. Başvuracağız. Belki verirler, belki vermezler… 50 dönüm daha arazimiz olsa bu dediklerimi yapmak mümkün. Hayal bu. Dedem söylerdi; ‘hayal etmek elde etmenin yarısı’ derdi. Bakalım kaynağımız, ömrümüz, yönetim süremiz yetecek mi? Ama bir şekilde burada olalım, olmayalım bitirmemiz lazım. Aşağı yukarı 17 milyon Euro kaynağımız var ama bütçeye 45 milyon gerekiyor. Bakalım nasıl yapacağız. Çıktığımız yolculuk aşağı yukarı budur. Bu hayalin gerçekleşmesinde ilk adımı atmamıza imkan sağlayan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, Milli Savunma Bakanımız Sayın Hulusi Akar’a, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Murat Kurum’a,  1. Ordu Komutanlığının değerli komutanlarına… Her adımda yanımızda oldular. Milli Emlak Genel Müdürü Sayın Tufan Büyükuzun, Milli Emlak Genel Müdürü Merkez ve Taşra Teşkilatı, Mimar Bünyamin Derman, DV Mimarlık ekibi, Fenerbahçe’de çalışan başta Mustafa Pınar olmak üzere ilgili arkadaşlar ve arazinin ilk başvurusunu yapan Sayın eski Başkanımız Aziz Yıldırım’a çok teşekkür ediyorum. İlk başvuru üniversite içindi, şimdi üniversitemiz Ataşehir’de. Biz de gittik dedik, üniversiteyi burada yapmayacağız, bari akademi yapmamıza imkan sağlayın. Kabul ettiler Ankara’da. İnşallah hepsinin gurur duyacağı bir eseri hep beraber yaratabiliriz.
 
Burası Samandıra’ya arabayla 3 dakika. Kadın Futbolu da buraya getirmek istiyorduk, getiremiyoruz. Yer olmadığı için. Biz bu hayali gerçekleştirebilirsek inanın 10 sene sonra Türk futbolu öyle bir yere gelir ki… Aziz Yıldırım başkanla biz bu stadı yaptığımız zaman Türkiye’de bir tane modern stat yoktu. Şimdi her yer modern stat. Biz bunu yapabilirsek göreceksiniz her yerde akademi olacak.
 
Hepinizi sevgi, saygıyla selamlıyorum. Allah yolumuzu açık etsin. Daha çok mücadelemiz var.”


Basın Fotoğrafları