SÖZDE ŞİKE DAVASI

Yöneticimiz Fethi Pekin ile Avukat Erden Gürden, Kulübümüzün açtığı davalarla ilgili açıklamalarda bulundu

22 Ağustos 2022 Pazartesi 17:22

Hukuktan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyemiz Fethi Pekin ile Kulübümüzün avukatlarından Erden Gürden, Kulübümüzün Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı’na 3 Temmuz 2011 tarihinde başlayan ve devam eden kumpas soruşturması sırasında, savcılık ve emniyet mensuplarının ‘ağır hizmet kusuru’ niteliğindeki idari işlem ve eylemleri dolayısıyla uğramış olduğu zararlar sebebiyle açtığı davaya ilişkin açıklamalarda bulundu.
 
Kulübümüz, Futbol Takımımızın tarihindeki 28 şampiyonluğun belki de en anlamlısı ve tertemiz 2010-2011 sezonu şampiyonluğumuz sonrasında hain terör örgütünün 3 Temmuz kumpasına maruz kalmış ve camiamız tüm fertleriyle birlikte bu kumpasa karşı dimdik ayakta durmuştu.
 
Aradan geçen 11 yıllık süreçte Kulübümüz, birçok haksızlıkla karşı karşıya kalırken, bu kumpası gerçekleştirenlerin hak, hukuk, adalet amacından uzak birer FETÖ üyeleri oldukları ve tüm yargılanmalar neticesinde yüzlerce hatta binlerce yıl ceza almışlardır.
 
Bundan yaklaşık 1 yıl önce ise Kulübümüz, 2010-2011 sezonundaki zararın tazmini için Türkiye Futbol Federasyonu’na tazminat davası açtı ve artık “Hesap Vakti” dedi. TFF’ye açılan davanın ilk duruşması 9 Mart 2022’de görüldü ve karşı tarafın iki kez Reddi Hakim başvurusu reddedildi. Sıradaki dava 22 Eylül’de Ankara’da görülecek.
 
Kulübümüz, süreçle ilgili bir dava da İçişleri Bakanlığına açtı. İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin 2022/1797 esas dosyası ile maddi ve manevi tazminat ile Fenerbahçe’ye itibarının iadesi talepli 19 Ağustos 2022 tarihinde tam yargı davası açıldı.
 
KONUYLA İLGİLİ YÖNETİCİMİZ FETHİ PEKİN ŞU İFADELERİ KULLANDI:
 
Öncelikle tüm Fenerbahçe camiasını sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Bugün bu yayında hukukçu kimliğimden önce, bir Fenerbahçe sevdalısı olarak ve Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi kimliğimle huzurlarınızdayım. Erden Bey de, Kulübümüzün zorlu hukuk mücadelesinde ve özellikle TFF ve İçişleri Bakanlığı aleyhindeki davalarımızda destek aldığımız OGB Hukuk Bürosu’nun ortağı olarak huzurlarınızda. Yeri geldiğinde hukuki konulara ilişkin teknik açıklamalarda bulunmak ve soruları detaylı bir şekilde yanıtlamak için bu programa birlikte çıkmayı uygun gördük. Kendileri Kulübümüzü başarıyla temsil etmekteler ve gerçekten büyük bir özveri ile Kulübümüzün hak ettiği adaletin bir an evvel tecelli etmesi için tüm diğer Fenerbahçeli hukukçularımızla birlikte çaba sarf etmekteler.

Fenerbahçe olarak çok zor günler atlattığımız herkesin malumu. Ancak bu zor günlerde, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz anlarda, Fenerbahçeliler olarak bölünmedik ve gerekli birliği, beraberliği gösterdik.
 
Gerek devletin terör örgütü tarafından ele geçirilmeye çalışılan emniyet kurumları ve yargı organları nezdinde, gerek sosyal medyada, gerek sahada ve tribünlerde yaşanan; hepimizi çok üzen, kahreden hadiselere tanık olduk.
 
Yaşananları teker teker sayıp ekranları başındaki izleyicilerimizin, taraftarlarımızın değerli vaktini almak ve öfkesini kabartmak istemem. Ancak şu iyi bilinsin, hukuktan sorumlu yönetim kurulu üyeleri olarak ve hukukçu Fenerbahçeliler olarak hiçbir zaman devr-i sabık yaratmadık. Gerek o adını anmak istemediğimiz dönemlerde Kulübümüz ile birlikte mağdur edilen yöneticilerimiz, gerek bu onurlu mücadele bayrağını devralan mevcut yöneticilerimiz olarak, hep Fenerbahçe düşmanlarına karşı birlikte mücadele verdik ve şunu söyledik: Türkiye bir hukuk devleti olduğuna göre, yapılan hukuka aykırı her eylemin, yine hukuk çerçevesinde bir karşılığı olması gerekir.
 
Bu mücadelenin en son örneği de UEFA Şampiyonlar Ligi 2. Ön Eleme turu rövanş maçında yaşananlar. Biliyorsunuz Ukrayna ekibi Dinamo Kiev karşılaşmasında 1-0 üstün duruma geçince, Kievli bir futbolcunun tahriki üzerine bir kısım seyirci tarafından tribünlerden Putin lehine tezahürat yapıldığı iddia edildi. Bu vesileyle Fenerbahçe aleyhinde harekete geçmek için ne kadar fırsat kollayan varmış bunu da görmüş olduk… Bu asla kabul etmediğimiz ve tasvip etmediğimiz talihsiz olay hemen bütün Kulübe mal edildi… Ancak yine Fenerbahçeli hukukçular olarak eşi benzeri görülmemiş bir özveri ve hız ile savunmamızı yaptık ve elde edilen sonuç da, Fenerbahçe’ye yaşatılmak istenenler göz önünde bulundurulduğunda bir başarıdır.
 
Fenerbahçe’ye yaşatılmak istenenler demişken… Kulübümüzün geçtiği zorlu süreçlerde terör örgütünün duruşunu sahiplenenler oldu, takım otobüsümüze yapılan saldırıyı meşrulaştıranlar oldu, toplumu kin, nefret ve ayrışmaya sürükleyen pankartlar açanlar, hatta bu eylemlere destek verenler oldu. Ancak tüm bu şiddet eylemlerinin, nefret söylemlerinin ve düzensizlik yaratma, kaos çıkarma özlemiyle yapılanların tamamına karşı 6222 sayılı kanun çerçevesinde gerekli başvurularda bulunduk ve elde edilen neticeleri de kamuoyu ile paylaştık. Sürüncemede kalan, bekletilen, uzatılan her başvuru ve dosyanın da bıkmadan usanmadan takipçisi olduk ve olmaya devam edeceğiz.
 
Şunu tekrar tekrar söylemekten asla vazgeçmeyeceğiz; bu ülke, bu devlet, bu millet, Fenerbahçe üzerinden, futbol kullanılarak yapılmak istenen bir darbe girişimini atlattı. Ancak 3 Temmuz Sözde Şike Davası’nda verilen tüm hukuk dışı mahkûmiyet hükümleri teker teker bozuldu ve sorumlular
hakkında Kumpas Davası’nda verilen mahkûmiyet kararlarının yanı sıra, terör örgütünün eylemlerine iştirak eden hâkim ve savcılar hakkında da son soruşturma izni verildi ve kamu davası derdest durumda.
 
Çok uzun bir süreci, burada bir saat içinde toparlamak elbette mümkün değil… Ancak seyircilerimiz zaten neyin ne olduğunu biliyorlar ve farkındalar. Fenerbahçe üzerinden, futbol kullanılarak bir şeyler yapılmak istendiğinin farkındalar. Fenerbahçeli hukukçular olarak bizler de yapılan hiçbir haksızlığa sessiz kalmadık… Ülkesini, milletini seven kimse de kalmamalıdır. Mesele koyu taraftarlık, o takımı tutma, bu takımı destekleme meselesi değildir… Zira topyekûn bir mücadele verilmeden, aramızdaki çürük elmaları ayıklamak, Türk futbolunu ve sporunu hak ettiği mertebeye çıkarmak mümkün olamaz.
 
Fenerbahçe olarak gittiğimiz bu uzun ve virajlı yolda, biliyorsunuz son dönemde yeni bir dönemece girdik. TFF aleyhinde adli yargı nezdinde ikame ettiğimiz bir tazminat davamız vardı. Bunun başlangıç olduğunu, atılacak adımların beklenmesini sabırla, defaatle rica ettik. Elbette taraftarımız, camiamız sabırsız… Haklı olarak sabırsız… Ancak Kulübümüz’e yakışan bir titizlik ve özenle yürüttüğümüz çalışmalarımız neticesinde ortaya çıkan ürün, inanın hukuki anlamda da, akademik anlamda da, insani anlamda da çok kıymetli… Bunlardan sonuncusu, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’na yaptığımız idari sulh başvurularımıza müspet yanıt gelmemesi akabinde İçişleri Bakanlığı’na karşı açtığımız davamız. TFF davasından farklı olarak bu davamız adli yargıda değil idari yargıda görülecek elbette. Kulübümüzü mağdur eden ve terör örgütü iltisakı bulunan emniyet görevlilerinin eylemleri dolayısıyla ve Bakanlığın “hizmet kusuru” içinde olması sebebiyle açtığımız bir tazminat davamız da var. Bu davaya idari yargılama usulünde “tam yargı davası” diyoruz. Tıpkı TFF davasında olduğu gibi, bu tam yargı davasında da zararımızın tamamı, dava dilekçesi ile talep ettiğimiz tutardan kat kat fazla. Ancak yine fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutarak kısmi dava yoluyla talebimizi oluşturduk.
 
TFF davasında da, Bakanlığa karşı açtığımız davada da eski yeni genç yaşlı kulüp içi kulüp dışı demeden tüm Fenerbahçeli hukukçu dostlarımız, değerli akademisyenlerimiz ile uzun süreli istişarelerde bulunduk. Değerli katkılarını esirgemeyen tüm hukukçu dostlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Açık konuşmak gerekirse kafamızda herhangi bir soru işareti yok. Yapılması gereken her şey yapıldı, her ihtimal düşünüldü ve tasarlandı. Elbette hukuk bir yorum meselesidir ve nihai takdir de Mahkemelerindir. Ama geri dönüp baktığımda “şunu şöyle yapsaydık daha mı iyi olurdu?” dediğim tek bir nokta olmadığını samimiyetle paylaşmak istiyorum.
 
Bizi vazgeçirmeye çalışan çok oldu. TFF’ye dava açmayın kazanamazsınız dediler, Bakanlığa dava mı açılır siz delirdiniz mi? Dediler, onu dediler bunu dediler… Desinler… Tarih söyleyenleri, vazgeçirenleri değil, yapanları yazıyor… Biz burada sadece Kulübümüz için değil, tüm diğer spor kulüpleri için de bir adalet ışığı yaktık… Kendi söylemimizle “adalete fener olduk”… Umuyoruz ki Fenerbahçemizin taa şike davası döneminden beri sergilediği bu dik duruş, diğer değerli kulüplerimiz için de bir emsal teşkil eder ve Türk futbolunu ve sporunu hak ettiği adaletli hakkaniyetli düzene elbirliğiyle taşırız. Elbette bahsi geçen davalar ve Kulübümüzün karşılaştığı güçlükler hakkında sabaha kadar konuşabiliriz ve tek bir programa sığdırmak mümkün değil. O nedenle pratik olmak adına dilerseniz en çok merak edilen, soru olarak yöneltilen hususlar üzerinden giderek izleyicilerimizi aydınlatmaya çalışalım.
 
Açık ve net bir durum var. Beraat kararları onandı ve kesinleşti. Kumpas Davasının kararı çıktı ve o FETÖ’cü polisler ve ilgili kişiler binlerce yıl ceza aldı. Burada Fenerbahçe’ye verilen bir zarar olduğu konusunda herhalde herkes hemfikir. Bu zararın giderilmesi gerektiği konusunda da herhalde herkes mutabık. Biz bunun peşindeyiz ve bunun peşini bırakmayız. Fenerbahçemizin uğradığı zararı tazmin etmek için elimizden geleni sonuna kadar yapacağız. Bunu sulh olarak helalleşme yönetimiyle yapmamız bizim gönülden istediğimiz bir konu.
 
AVUKAT ERDEN GÜRDEN: HEDEFİMİZ FENERBAHÇE’NİN HER TÜRLÜ ZARARINI GERİ KAZANMAK
 
İçişleri Bakanlığına açılan, Adalet Bakanlığına açılmayan dava ile ilgili Kulübümüzün avukatlarından Erden Gürden, “Fethi bey, öncelikle değerli düşünceleriniz için teşekkür ederim. Başkanımıza ve yönetim kurulumuza teşekkür ediyorum. Bize güvendiler. Bu davayı bize verdiler ve biz de bu konuda titiz bir çalışma yürüttük. Hem federasyona açılan davada hem de idari açılan davada çok kapsamlı bir çalışma yürüttük. Birçok akademisyen ve Fenerbahçeli hukukçuların görüşlerini almaya gayrettik. Öncelikle ekibimizle ciddi bir çalışma yaptık. Tabii ki yönetim kurulumuzun ilk amacı en baştan beri sulh olmak ve helalleşmek üzerine kurgulanmıştı. Bu vesileyle biz de aslında İçişleri Bakanlığı’na ve Adalet Bakanlığı’na sulh başvurusunda bulunduk. Aslen 3 Temmuz Kumpas Davası kararıyla birlikte emniyet mensuplarının yani devlet personelinin ağır bir hizmet kusuru olduğu, Fenerbahçe’nin bundan maddi ve manevi zarara uğradığı sabit oldu. Bu vesileyle bizde sulh başvurusu anlamında İçişleri ve Adalet Bakanlığı’nı hedef aldık. Başvurularımız maalesef reddedildi. İçişleri Bakanlığı’ndan özetle ‘Bakanlığımızca yapılacak hiçbir işlem bulunmamaktadır.’ gibi bir yanıt aldık. Adalet Bakanlığı’ndan ise yargılama faaliyetinden doğan özetle zararlardan dolayı idareye başvuramazsınız veya tazmine edemezsiniz gibi bir yanıt aldık. Bu nedenle 3 Temmuz Kumpas Davasında emniyet mensupları aleyhine karar çıktığı için yani sabit olduğu için yaptıkları eylemler, biz ilk etapta Fenerbahçe’mizin menfaatleri açısından İçişleri Bakanlığı’na karşı dava açmaya tercih ettik.
 
Açıkçası biz idari tarafının sulh anlamında biraz daha proaktif olmalarını beklerdik. Adalet Bakanlığı’nın verdiği cevabı daha çok bekliyorduk çünkü o yönde Danıştay kararları görmüştük. Ama sonuçta bu bir yargılama faaliyeti öncesinde İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen bir polis faaliyeti var, bunları bir bütün olarak değerlendirmek gerekiyordu. O yüzden bir sulh olacaksa, bir helalleşme olacaksa bunun içinde hem İçişleri hem de Adalet Bakanlığı olması gerektiğini değerlendirdik. O vesileyle biz sulh başvurumuzu iki tarafa da yaptık. Adalet Bakanlığı da beklediğimiz bir cevap verdi. İçişleri Bakanlığı’nın cevabı da ‘Yapılacak hiçbir işlem bulunmuyor.’ şeklinde gerçekleşti. Açıkçası o beklediğimiz bir cevap değildi. Adalet Bakanlığı’yla da ilgili aslında konuyu incelemeye devam ediyoruz çünkü oradaki hakimlerle Fethi Bey’in arz ettiği gibi şikayetler üzerine bir yargılama süreci başladı. Orada alınacak cezalar üzerine belki oradaki hukuksal argümanları zorlayarak Adalet Bakanlığı üzerinden de başvurularımızın hukuki takibatımıza devam edeceğiz, çünkü hedefimiz burada müvekkil Fenerbahçe’nin her türlü zararını her türlü yöntemi deneyerek, mücadele ederek geri kazanmak.” değerlendirmesinde bulundu.
 
YÖNETİCİMİZ FETHİ PEKİN: BİZİM DEVLETLE BİR ALIP VEREMEDİĞİMİZ YOK. SULH OLMAK İSTİYORUZ
 
Yöneticimiz Fethi Pekin ise açılan davayla ilgili, “Hukukta belirli süreler vardır. Bunlara hak düşürücü süre denir. Hem federasyona karşı açtığımız davada hem de bu davada bu durum söz konusuydu. Biz, Başkanımızın da çokça ifade ettiği gibi helalleşmek istiyoruz, yani sulh olmak istiyoruz. Bizim devletle bir alıp veremediğimiz yok. Davanın sonucuna kadar bunu takip etmek bizim sorumluluğumuz. Bu hak düşürücü süreleri geçersek bizler yönetim kurulu ve başkan olarak şahsen sorumlu oluruz. Biz bunun önüne geçmek için sulh başvurusuna müspetçe cevaplar aldığımız için de süresi içinde davamızı ikame ettik.” dedi.
 
AVUKAT ERDEN GÜRDEN: DEVLETİMİZİN SULH OLMA YÖNÜNDE ADIM ATACAĞINA İNANIYORUZ
 
Kulübümüzün avukatı Erden Gürden, “Davamızı açtık bir yargılama süreci başladı. Yargılama süreci içerisinde de sulh olmak mümkün. Dava devam ederken seyrine göre veya gündem olmasıyla birlikte olabilir. Bizim için tarihi bir dava ve örneği olmayan bir dava. Dikkat ederseniz burada tüzel kişilik olarak bir manevi tazminat talebimiz de var. Bu yargılama devam ederken hedeflediğimiz gibi sulh olma, helalleşme noktasına geleceğimize inanıyoruz. Devletimiz bu terör örgütünün verdiği zararlarla ilgili her zaman zaten tazmin etme eğiliminde olmuş bugüne kadar. Buna ilişkin kanun hükmünde kararname de var. Ciddi bir camia, 25 milyon taraftarı olan, çok büyük büyük bir kulüp söz konusu.  Zaten Fenerbahçe o süreçte bunun için hedef alınmıştı. Bu kadar çok insanın manevi olarak bu kadar üzüntü çektiği bir olayda devletimizin sulh olma yönünde adım atacağına inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
 
YÖNETİCİMİZ FETHİ PEKİN: FENERBAHÇE CAMİASINI MADDİ VE MANEVİ OLARAK KAÇ PARA TATMİN EDER? BEN BUNU RAKAMSALLAŞTIRMAYI SON DERECE YANLIŞ BULUYORUM
 
Yöneticimiz Fethi Pekin, manevi tazminat talebiyle ilgili “Fenerbahçe camiasını maddi ve manevi olarak kaç para tatmin eder? Bir karşılığı var mı? Cevabı ben de bilmiyorum. Dediğimiz gibi sulh ortamında oturup karşılıklı helalleşeceğiz. Bunun başka bir yolu yok. Ondan sonra da bazıları tatmin olmayacak belki. Bunun sonu yok. Fenerbahçe’nin sabit olan ve belgelenen maddi zararları var. Burası net. Gerisi manevi itibarımız. Bunların bir hesabı, bedeli yok. Fenerbahçe olarak ben bunu rakamsallaştırmayı son derece yanlış buluyorum.” açıklamasını yaptı.
 
AVUKAT ERDEN GÜRDEN: İDARE HUKUKU AÇISINDAN DA DEVLET TARAFINDA DA FENERBAHÇE’NİN MAĞDUR EDİLDİĞİNİN BİR ŞEKİLDE TESCİL EDİLMESİ GEREKİYOR
 
Manevi tazminatla ilgili Kulübümüzün avukatı Erden Gürden ise, “Açıkçası idarenin tarzı değil özür dilemek. Aslen Sözde Şike Davası’yla Fenerbahçe yöneticileri beraat ettiler ve bu durum Yargıtayca onanarak bu durum kesinleşti. Aslında Fenerbahçe itibarını geri kazandı o anlamda. Ama idari tarafla devlet personelinin yaptığı eylemlerle ilgili Fenerbahçe’nin itibarı iade edilmedi. O yüzden İdare Hukuku açısından da devlet tarafında da Fenerbahçe’nin bu terör örgütünün üyesi olan devlet personeli tarafından mağdur edildiğinin bir şekilde tescil edilmesi gerekiyor. Bu da itibarın iadesiyle mümkün olacak diye değerlendirdik. Manevi boyut daha büyük. Manevi tazminat da aslında teknik olarak hukuka aykırı fiilden duyduğunuz ızdırap, üzüntünün biraz olsun tatmin edilmesine yönelik bir taleptir ve tamamıyla hakimin takdirindedir. Burada tam bir rakam biçmek de mümkün değildir. Ne verilirse verilsin vicdanen hiçbir Fenerbahçe taraftarının ya da bizlerin tatmin olması mümkün değil gibi duruyor. Ama mutlaka orada da Fenerbahçemize maddi olarak katkı sunacak bir manevi tazminata karar verilmesi bizi ve müvekkil Fenerbahçe’yi oldukça memnun edecektir.” dedi.
 
Bundan sonraki sürecin İçişleri Bakanlığı’na karşı nasıl devam edeceğiyle ilgili Avukat Erden Gürden, “Biz bir idari dava açtık. Tam yargı davası. Maddi, manevi tazminat talebi ve itibarın iadesini talep ettik. Harçlarımızı yatırdık, davamızı açtık. Şu an dosya mahkemede. Mahkeme bu dosyamızı İçişleri Bakanlığına gönderecek ve onların cevabı beklenecek. Onların cevabı sonrası biz de gerekli adımları hukuki olarak atıyor olacağız. Sonrasında bir yargılama süreci, bir değerlendirme süreci olacak. Burada usulü konular, esas konular var. Onlar yargılamayı gerektirdiği için burada tartışılacak konular değil.” değerlendirmesini yaptı.
 
TFF’NİN REDDİ HAKİM BAŞVURUSU
 
TFF’ye açılan davada karşı tarafın iki kez Reddi Hakim başvurusuyla ilgiliyse Avukat Erden Gürden, “Açıkçası biz de çok şaşırdık. Maddi hata kaynaklı bir kısım vardı ama çok rahat düzeltilebilecek bir şeydi normal bir taleple. Biz büyük bir heyecanla girdik duruşmaya. Hatta Hukukçu Fenerbahçeliler de gelmişti ve bir kısım taraftar da vardı.  Bu davada ilk celse çok önemli çünkü ilk celsede böyle bir davanın görülebilirliğine karar verilecek. Çok iyi bir şekilde hazırlandık. Akşamdan bir kontrol edelim dedik, avukat refleksi. Bir baktık ki hakim reddi talebi var. Hepimiz ciddi şekilde şok yaşadık. Şaşırdık. Beklenen bir şey değildi. Sonrasında bunun tamamıyla süreyi uzatmak, zaman kazanmak amacıyla yapıldığını beyan ettik. 6 ay bizi öteledi, bu talep. Talebin haksız olduğu ve bizim beyanlarımızın da hukuka uygun olduğu kesin bir şekilde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından karara bağlandı. Şimdi 22 Eylül’de ilk duruşmamızı layıkıyla yapabileceğiz kısmetse. Orada müspet kararlar almayı bekliyoruz, hedefliyoruz, arzuluyoruz.” ifadelerini kullandı.
 
YÖNETİCİMİZ FETHİ PEKİN: HEM TFF’YE KARŞI AÇTIĞIMIZ DAVA HEM DE BAKANLIĞIMIZA KARŞI AÇTIĞIMIZ DAVANIN TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDE EŞİ BENZERİ BUGÜNE KADAR YOKTUR
 
Konuyla ilgili Yöneticimiz Fethi Pekin ise, “TFF’ye karşı açtığımız davanın konusunu biliyorsunuz. 2011-12 yılında Fenerbahçemizin Şampiyonlar Ligi’ne katılmasının men edilmesinden dolayı uğradığı zararların tazmini. Çok açık ve net bir şekilde davamızı ikame ettik. Geçen sene ağustos ayıydı. 22 Eylül’de kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bu neticede bir dava. Hukuki yorumlara tabi. Hem TFF’ye karşı açtığımız dava hem de bakanlığımıza karşı açtığımız davanın Türkiye Cumhuriyeti’nde eşi benzeri bugüne kadar yoktur. Emsali yoktur. Bu kadar net konuşuyorum. Eşi benzeri, emsali olmayan iki davadır bunlar.” şeklinde konuştu.
 
Açtığımız davalarla ilgili Avukat Erden Gürden, “Biz çok kapsamlı bir dosya hazırladık. Gerçekten bakanlığın böyle bir başvuruyu beklediğinden emin değilim. O yüzden o açıdan hazırlıksız yakalanmış olabilirler. Başvurduğunuz zaman belirli bir süre içerisinde cevap vermeleri gerekiyor. O süreyi aşmadan kısa zamanda bizi uzun süredir üzerinde çalıştığımız dosya ‘bir an hemen sulh olalım, gelin konuşalım’ noktasına gelmeleri biraz çabuk olabilirdi ama dediğim gibi davayı açtıktan sonrada her zaman masaya oturabiliriz, sulh olabiliriz. Müvekkil Fenerbahçe’nin menfaatlerini hakkıyla savunabiliriz, masada oturarak da.
 
(TFF’ye açtığımız davayla ilgili) Fethi Bey’e katılıyorum. Numunelik bir dava, tarihi bir dava diyoruz. Örneği yok. Bu davayla ilgili emsal karar da bulamıyoruz. O yüzden orada da çok titiz çalışmalar yürüterek, davayı açtık. İnşallah başarıyla sonuçlandırmak kısmet olur. Tabii ki nihai takdir, yüce mahkemelerin.” şeklinde konuştu.
 
YÖNETİCİMİZ FETHİ PEKİN: ARTIK BUNLARI GERİDE BIRAKALIM
 
Dava süreçlerinin bir an önce geride kalması gerektiğini vurgulayan Yöneticimiz Fethi Pekin, “Sadece benim değil tüm camianın artık bu sıkıntıları geride bırakmak istediğini ifade etmek istiyorum. 11 yılı aşmış… Bununla artık bizim daha aşağıya çekilme psikolojisinden çıkmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu davaları sonuna kadar devam ettiririz. Bu davaları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar yolu var. Allah uzun ömür versin. Sonuna kadar da devam ederiz. Başında da ifade ettiğim gibi yerden göğe kadar haklı olduğumuz bu iki davayla ilgili uzamadan zaten sabrımız taşmış. Öfkeler tavan yapmış. Onun için bunu artık geride bırakalım. Önümüze bakalım. Düşünün bir spor kulübüne yaşatılanlar, dünyanın neresinde yaşatılmış. 10/1’i, 100/1, 1000/1 yaşatılmış mı? Bana bir tane örnek gösterin. Bir spor kulübüne, futbol takımına… Kurşunlanmasından bilmem nesine kadar… Arka arakaya koyunca nerde görülmüş bu eziyet. Böyle bir şey nerede görülmüş. Eşi benzeri yok. Bıktık, artık biz bunu arkamızda bırakmak istiyoruz. Unutmak istiyoruz. Unutmayacağız tabii ama unutmak istiyoruz, artık. Spor kardeşlik, dostluk, eğlence, sağlık… Biz önümüze bakalım. Fenerbahçe birçok spor branşında mücadele eden Dünya’nın en büyük spor kulübü. Hepsinde şampiyonluk. Bizim amacımız dava açmak vs. değil. Bunlar camiayı yoruyor, üzüyor, sıkıyor, sinirlendiriyor. Artık bunları arkamızda bırakalım, istiyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
 
Davaların süreciyle ilgili Avukat Erden Gürden, “Davaları açtık. Bunlar bir süreç alacak. Yargılama süreleri maalesef ülkemizde biraz yavaş. Biz hızlandırmak için elimizden geleni yapacağız ama önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde bir takım gelişmelerle, kararlarla karşılaşabiliriz. İnşallah müspet kararlar olur. Biz de bunları burada rahatlıkla tartışır ve kamuoyu ile paylaşırız.
 
Yöneticimiz Fethi Pekin: Erden bey 2-3 sene dedi. Onu aylara çekmek istiyorum. 2-3 ay içerisinde biz helalleşmek istiyoruz.
 
Avukat Erden Gürden: Ben yargılama boyutunu söyledim. Fethi bey sulh olma boyutunu söyledi.” ifadelerini kullandı.
 
Son olarak Yöneticimiz Fethi Pekin, “Günlerce sürebilecek bir yayın bu. Biz taraftarlarımızı, camiamızı, bizi izleyenleri açık ve net bir biçimde bu kısıtlı zamanda bilgilendirmek istedik. Bize bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederiz. Bu akşam 21.45’te oynayacağımız Adana Demirspor maçında takımımıza, futbolcularımıza, teknik kadromuza başarılar diliyorum. Önümüzde perşembe günü Austria Wien’e karşı oynayacağımız maçta da sonsuz başarılar diliyorum.” ifadeleriyle sözlerini tamamlarken; Kulübümüzün avukatlarından Erden Gürden ise, “Ben de bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Önümüzdeki maçlarda ve şampiyonluk yolunda takımımıza başarılar diliyorum.” diyerek sözlerini noktaladı.


Basın Fotoğrafları