SÖZDE ŞİKE DAVASI

Yöneticimiz Fethi Pekin ile Avukat Erden Gürden, Kulübümüzün 3 Temmuz sürecine ilişkin attığı hukuki adımlarla ilgili basın toplantısı düzenledi

26 Ağustos 2022 Cuma 12:38

Fenerbahçemizin, 3 Temmuz 2011’de başlayan Sözde Şike Davası’ndan 27 Aralık 2021 itibarıyla beraatinin Yargıtay tarafından onanmasının ve davanın bir kumpas olduğunun bağımsız Türk yargısınca tasdiklenmesi sürecinde uğradığı hak kaybına ilişkin atılan adımların kamuoyuyla paylaşılması adına Hukuktan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyemiz Fethi Pekin ve Kulübümüzün avukatlarından Erden Gürden’in katılımıyla bir basın toplantısı gerçekleştirildi.
 
Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi 1907 Tribünü’nde düzenlenen toplantıya Yönetim Kurulu Üyelerimiz ve basın mensupları katılım sağladı.
 
YÖNETİCİMİZ FETHİ PEKİN: YÖNETİME GELDİĞİMİZ GÜNDEN BERİ ESKİ YÖNETİCİLERİMİZ, BAŞTA ŞEKİP BEY OLMAK ÜZERE DEĞERLİ HUKUKÇULAR VE DEĞERLİ AKADEMİSYENLERLE SIKÇA BU KONULAR ÜZERİNDE İSTİŞARELERDE BULUNDUK
 

İlk olarak söz alan Yöneticimiz Fethi Pekin, “Malum bundan 11 yıl önce 3 Temmuz Sözde Şike operasyonuyla başlayan bir süreç. Kısaca özetlemek istiyorum. 3 Temmuz 2011 yılında Fenerbahçemize, Fenerbahçeli yöneticilerimize, başkanımıza yapılan bir haksız operasyon sonucunda Fenerbahçemizin önce Türkiye Futbol Federasyonu tarafından 2011-12 yılı Şampiyonlar Ligi’nden men edilmesi ve sonrasında UEFA’nın da Fenerbahçe’yi ilave olarak Şampiyonlar Ligi’nden men etmesi, bu 2 sezonun daha sonra da 1 sezona düşürülmesinden doğan bir takım kulübümüzün uğradığı zararlar var. Biz 4 sene önce yönetime geldiğimiz günden beri eski yöneticilerimiz, başta Şekip Bey olmak üzere değerli hukukçular, değerli akademisyenlerle sıkça bu konular üzerinde istişarelerde bulunduk. Sizler vasıtasıyla da kamuoyuyla paylaştık. 3 Temmuz Sözde Şike operasyonunda bir mahkumiyet kararı çıkmış ve sonrasında Yeniden Yargılama neticesinde Sayın Aziz Yıldırım, yöneticilerimiz ve diğerleri beraat etmiştir. Bu beraat kararları da geçtiğimiz aralık ayında Yargıtay tarafından onanmış ve kesinleşmiştir. Bunun akabinde yine bildiğiniz gibi geçen sene 4 Haziran 2021’de Kumpas Davası diye bilinen davada sanıkların binlerce yıl ceza almalarıyla neticelenmiş. Dava halen Yargıtay aşamasında onanma beklemektedir.
 
YÖNETİCİMİZ FETHİ PEKİN: FENERBAHÇE’NİN BU HAKSIZ SÜREÇTE UĞRADIĞI ZARARLARIN TAZMİNİ İÇİN BELLİ ZAMANLARDA, BELLİ EŞİKLERDE BELLİ DÖNEMEÇLERDE HUKUKİ MÜCADELEMİZİ DEVREYE SOKUYORUZ. BUNLARDAN İLKİ YİNE GEÇEN SENE AĞUSTOS AYINDA TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU’NA AÇTIĞIMIZ TAZMİNAT DAVASI
 
Biz de Fenerbahçe’nin bu haksız süreçte uğradığı zararların tazmini için neler yapabiliriz diye çalışmalarımızı 4 yıldır devam ettiriyoruz ve belli zamanlarda, belli eşiklerde belli dönemeçlerde hukuki mücadelemizi devreye sokuyoruz. Bunlardan ilki yine bildiğiniz gibi geçen sene ağustos ayında Türkiye Futbol Federasyonu’na açtığımız tazminat davası. Bu tazminat davası, Fenerbahçe Futbol AŞ.’nin federasyonun Fenerbahçe’yi 2011-12 yılında Şampiyonlar Ligi’ne gönderilmesini men etmesi kararı neticesinde doğan zararlara ilişkin bir dava. Bu davayla ilgili kamuoyunu bilgilendirmiştik. Bu davamız geçtiğimiz 9 Mart 2022’deydi. Duruşmadan bir gece önce TFF vekilleri dosyaya reddi hakim talebinde bulundular. Reddi hakim talebinin gerekçeleri hukuken kanunda yer alan gerekçelerden biri değildi. Biz gerekli itirazlarımızı yaptık. Reddi hakim talepleri reddedildi.  Daha sonra istinaf mahkemesinde karar kesinleşti. Dolayısıyla an itibarıyla başladığımız hakimle devam edeceğiz. Duruşmamız 22 Eylül 2022 tarihinde Ankara’da saat 11.50’de. Bu duruşmamızdan önce de sizlerle bir araya gelip kısa bir hatırlatma yapmayı düşünüyoruz. Hemen sonrasında da duruşmayla ilgili gelişmeleri sizler vasıtasıyla kamuoyuyla paylaşmayı planlıyoruz.
 
YÖNETİCİMİZ FETHİ PEKİN: İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NA KARŞI AÇTIĞIMIZ BİR TAZMİNAT DAVASI VAR. BU DAVA BİR İDAREYE KARŞI AÇILMIŞ TAM YARGI DAVASI
 
Bu davaya ilaveten bir de biliyorsunuz Kumpas Davasında yargılanıp hüküm giyenlerle ilgili bunların memur oldukları dönemde işledikleri suçlardan, hizmet kusurundan dolayı İçişleri Bakanlığı’na karşı açtığımız bir tazminat davası var. Bu dava Tam Yargı Davası. Bu dava bir idareye karşı açılmış Tam Yargı Davası. Bu davayla ilgili de yine Fenerbahçe’nin bu sefer iki tane Şampiyonlar Ligi’nden men kararından doğan zararların tazmini. Tabii ki bir tanesi mükerrer olduğu için bu dilekçemizde de açıkça belirtilmiş durumda. Yani TFF’ye açtığımız davanın o kısımla ilgili burada açtığımız davanın içinde o mükerrerlik var. Dolayısıyla aynı zarardan iki tane tazminat olmayacağı herkes tarafından biliniyor. Dilekçemizde de bu ifade edilmiş durumda. Aynı zamanda Fenerbahçe’nin uğramış olduğu manevi zarar ve tabii itibarının iadesi durumu var.
 
Başından beri başta özellikle Başkanımız, ben her zaman devletimizle davalaşmak yerine helalleşmek tabirini kullandık. Sulh olma niyetinde olduğumuzu ifade ettik. Aynen bu meyanda da İçişleri Bakanlığına aslında süreci bir sulh başvuru dilekçesiyle başlattık. Ancak menfi cevap alamadığımız için süresi içinde davayı ikame ettik.
 
YÖNETİCİMİZ FETHİ PEKİN: FENERBAHÇE’NİN HAKLARINI SAVUNMAYA SONUNA KADAR GİDECEĞİZ
 
Zamanlamalarla ilgili bazı sorular gündeme geliyor. Niye bu zamanlarda bu davalar açılıyor? Niye 4 sene önce açılmadı? Niye yarın açılmıyor da bugün açılıyor? Hukukumuzda bir takım hak düşürücü süreler var. Bu hak düşürücü sürelere biz conservative olarak yaklaştık. Bazı görüşlere göre bu süreler daha uzun, bazılarına göre daha kısa. Ben hiçbir şeyi riske almak istemedim. Dolayısıyla kendi şahsi fikrim de daha kısa olan sürelere tabi olduğumuz için bu davaları zamanı içinde, süresi içinde açtık. Bildiğiniz gibi Fenerbahçe Spor Kulübü kamu yararına kurulu bir spor kulübü derneği. Fenerbahçe Futbol AŞ., bu Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği’nin iştiraki konumunda halka açık bir şirket. %66 küsürü Fenerbahçe Spor Kulübü’ne ait, geri kalan hisseler halka açık ve azınlık hissedarların elinde bulunmakta, alınıp satılmakta. Biz Yönetim Kurulu olarak takdir edersiniz ki helalleşmek bizim önceliğimiz ama bir de kanun, mevzuatın getirdiği bir takım sorumluluklarımız var. Yeni yasayla bunlar perçinlendi. Dolayısıyla mevcut kanunlar, yeni yasa Yönetim Kurulu Üyelerinin sorumluluğu ne gerektiriyorsa, görevleri neyse biz de onları sırasıyla yerine getiriyoruz. Bu konularla ilgili ve daha muhtemel atılacak adımlarla ilgili halihazırda çalışmalarımız devam etmekte. Kendi alanlarında ihtisas sahibi, Anayasa Hukukçusundan Avrupa İnsan Hakları Hukukçusuna kadar, Borçlar Hukuku Hukukçusundan Medeni Hukukçusuna kadar, Spor Hukukçusundan İsviçre Hukukuna kadar uzman hukukçularla istişare ettik, ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. Fenerbahçe’nin haklarını savunmaya sonuna kadar gideceğiz. Erden Gürden Bey OGB Hukuk Bürosunun ortaklarından. Bu iki davada da Erden Beyin liderliğinde hukuk bürosunun mensupları olarak bize destek veriyorlar.” ifadelerini kullandı.

AVUKAT ERDEN GÜRDEN, AÇILAN DAVALARLA İLGİLİ BİLGİ VERDİ

Kulübümüzün avukatlarından Erden Gürden, “Daha önce biliyorsunuz, Futbol Federasyonuna açtığımız bir davamız vardı. Hâlihazırda devam etmekte. 22 Eylül’de bizim için önemli bir duruşma var. Esasen yapmak istediğimiz ama bir önceki celse ilginç itirazlarla karşılaştığımız ve yapamadığımız duruşmayı yapacağız. Biliyorsunuz bu tahkim kararına karşı açtığımız bir dava ve emsali olmayan bir dava. Orada ciddi bariyerler var, o bariyerleri hukuksal anlamda aşmak için çok ciddi çalışmıştık. Yine 22 Eylül için heyecanlayız, hazırız. Orada yine büyük Fenerbahçe’nin haklarını savunmak için gerekli penetrasyonu mahkemede yapacağız. Orası öyle devam ediyor. Bu arada diğer taraftan biliyorsunuz 3 Temmuz Kumpas Davası’nda bir takım FETÖ üyesi polisler ceza aldılar. Bu idari sürecin başlaması da o cezaların almasına dayanıyor aslında. Çünkü ortada bir ceza veya mahkeme kararı olmadığı zaman siz o idari eylemin kusurlu olduğu ya da kusur içerdiğine ilişkin bir iddiada bulunamıyorsunuz takdir edersiniz ki.

Bunla ilişkin farklı görüşler var. Süreler kısa karardan başlar diyenler var, gerekçeli karardan başlar diyenler var, ya da ceza davasının kesinleşmesinden başlar diyenler var. Farklı olarak daha da kısa olur eylem olduğu anda bir sene içinde açman lazım diyen de var; yani çok farklı görüşler var. Hukuk lastik gibi nereye çekerseniz oraya evrilebiliyor ve takdir edersiniz ki her şey hakimlerin takdirinde ilerliyor, kanuna dayalı olarak, ama bir çok şeyde takdir söz konusu oluyor. Bu vesileyle biz 3 Temmuz kumpas davasıyla birlikte artık idarinin de kusurlu olduğu netleştiğinde, bu çalışmaya önceden başlamıştık zaten, artık bunu yargıya taşıyalım ya da sulh başvurusuna taşıyalım, helalleşmeye taşıyalım noktasına geldik, resmi olarak. Bu vesileyle Fenerbahçe’nin maddi ve manevi zararlarıyla ilgili mayıs ayında İçişleri ve Adalet Bakanlığı’na sulh başvurusunda bulunduk. Oradan bir davet ya da bir toplantı veya bir komisyon kurulup üzerinde bir çalışma yaparız diye planlamıştık ama umduğumuz gibi olmadı ve kısaca İçişleri Bakanlığı’ndan gelen yanıt kısaca bunu söylüyorum. ‘Bir iş ve işlem yapılacak yoktur’ gibi oldu. Adalet Bakanlığı’ndan da ‘yargılama faaliyeti olduğu için bizim sorumluluğumuzda olmaz’ şeklinde bir yanıt aldık. Sonrasında bu yanıtları aldığınız zaman artık aksiyon almanız gerekiyor çünkü süreler başlıyor. Oradaki süremizden daha erken bir tarihte davamızı İçişleri Bakanlığı’na yönelttik. Şimdilik Adalet Bakanlığı’nı park ettik, ileride onu da değerlendiriyoruz. Çünkü 3 Temmuz Kumpas Davası’nda daha çok emniyet mensupları var. Hakimlerle ilgili de şimdi yeni bir soruşturma açıldı ve o soruşturmayla ilgili de yürüyen bir süreç var. Onu da takip ediyoruz. Adalet Bakanlığı’nı da değerlendiriyoruz, onu da halen tutuyoruz. İçişleri Bakanlığı’na da ilişkin davamızı açmış bulunduk. Adı tam yargı davasıdır. Maddi ve manevi tazminat talebimiz vardır. Bir de itibarın iadesi talebi var. Bence en önemlisi bu zaten. Bunların hiçbiri Fenerbahçe camiasının vicdanını rahatlatacak rakamlar ya da tutarlar olmayacaktır ama sonuç itibariyle yöneticilerimiz Sözde Şike Davası’ndan aklandı. Yargıtay kararları onadı. Tüzel kişilik olarak Fenerbahçe Spor Kulübü’nün uğradığı zararlar tazmin edilmedi o süreçle ilgili. Hem TFF den hem devletimizden bunun tazmin edilmesine yönelik çalışmalara başladık. Eğer istediğimizi idari mahkemede alamazsak, ki bizim yönetimin tek dileği bu süreçte helalleşme ve sulh yöntemiyle bu sürecin tamamlanması. Fenerbahçe çok büyük bir camia, 25 milyon taraftarı var. Türkiye’nin en büyük kulübü diyebiliriz ki saldırı zaten Fenerbahçe’ye yönelik başlatılmış. Türk futbolunu ele geçirmeye çalışınca Fenerbahçe’ye saldırıyorsunuz. Buradan da büyüklük ortaya çıkıyor. Zararlar gerçekten inanılmaz ama bizim hukukumuzda maalesef zenginleşme yasağı var. Bizim hukukumuz sonsuz bir para vadetmiyor. Maddi hukukta rakamları mümkün olduğu kadar somutlaştırmaya çalışıyoruz. Birçok kalem var. En somutları da Şampiyonlar ligi meselesi. Zaten Şampiyonlar ligine ayağınızı bastığınız zaman havuzdan ve katılım parası alıyorsunuz. Onlar bile ciddi rakamlar ki hepsi Euro bazında talep edildi. Orada sponsorluk, stat ve bir sürü yan gelirler var. Mali işler bölümüyle birlikte bunların hepsini kabaca hesapladık ve davalarımızı açtık. Davaları mümkün olduğunca kısmi açmayı tercih ediyoruz çünkü harçlar inanılmaz yüksek, o kadar büyük rakamları ödetmenin bir anlamı yok. Süreç ilerlediği zaman bilirkişi raporlarıyla bazı şeyler ortaya çıktığı zaman arttırmak daha mantıklı oluyor. Zaten yönetim kurulumuzun ve başkanımızın takdiri de o yönde oldu. İyi hazırlandık ama geçmişten gelen uzun bir süreç bu. Bazı süreler ve farklı görüşler var.  O yüzden toparlayıp, bu şekilde ilerledik.” dedi.
 
SORU-CEVAP

UEFA’nın bu süreçle ilgili tutumunun sorulması üzerine Yönetim Kurulu Üyemiz Fethi Pekin: “UEFA’nın verdiği men kararı polis fezlekesine dayanıyor. Ülkemizde dünyada eşi benzeri olmayan bir darbe girişimi yaşadı. Bunun da en önemli ayaklarından biri 3 Temmuz operasyonu. Son derece istisnai bir durum. Bildiğiniz gibi UEFA öncelikle Federasyona bir mektup yazıyor. O mektupta da Federasyonun Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Ligi’nden men etmesini talep ediyor. Aksi takdirde hem Fenerbahçe’nin hem de Türk futbolunun ağır yaptırımlarla karşılaşabileceğini ifade eden bir mektup bu. Yanlış hatırlamıyorsam bu mektuba da ya 24 saat ya da 48 saat içerisinde yanıt istiyorlar. Bu mektup Kulübümüze iletiliyor ve ‘takımı siz çekin’ diye bir telkinde bulunuluyor. Tabii ki kulübümüz böyle bir şeyi yapmıyor. Bunu da yapmayacağını, yapamayacağını hem tüzükten dolayı hem de yönetimsel olarak yapmayacağını yazıyla yanıtlıyor. Aynı yazıda da ‘her türlü hukuki haklarımız saklı kalmak koşulu’ ifadesiyle yanıt veriyor. Bunun üzerine Fenerbahçe’nin hiçbir savunması alınmadan, disiplin kuruluna sevk edilmeden yönetim kurulu kararıyla biz men ediliyoruz. Bunun akabininde UEFA’nın biliyorsunuz, 0 tolerans kuralı var. 0 tolerans kuralına göre ve ülke Federasyon Yönetim Kurulu tarafından verilen men kararı olduğu için kendileri de rahat rahat bu kararı alıyorlar. Bunun üzerine biliyorsunuz Fenerbahçe UEFA’ya karşı CAS’ta tazminat davası açıyor.  45 milyon Euro. Bu tazminat davası, dava devam ederken 8. ayında, Fenerbahçe davayı geri çekiyor. Neden bu davayı geri çekiyor? Ülke menfaatlerini gözeterek geri çekiyor. Nedir bu ülke menfaatleri…Türkiye’nin herhangi bir şekilde sportif müsabakalardan bir şekilde ceza görmemesi. Uluslararası sportif müsabakalara ev sahipliği yapmasının engellenmesi gibi gibi yatırımlar dolaşıyor. Bu şekilde anlatayım. Bize söyleniyor, telkinde bulunuluyor. Hem hükümete, hem federasyona hem kulübümüze…Fenerbahçe’de ülkemizin menfaatlerini gözeterek bu davayı geri çekiyor. UEFA bizim TFF’ye açtığımız davadan itibaren bu konuyla ilgili bir şey dedi mi? Demedi.  Dememesi doğal. Bekleyeceklerdir, kendileri. Biz UEFA ile ilgili de ne yapabiliriz diye İsviçre’nin en önde gelen hukuk bürolarından bir tanesi ile çalışma yaptık. Kaldığımız yerden de bir noktada devam edeceğimizi planlıyoruz. Oradaki iş hem çok maliyetli, hem de daha stratejik olarak o adımı şu anda atmayı uygun görmüyoruz ama onun da sırası gelebilir. Aslında ne yapabilirdi? Türkiye Futbol Federasyonu yönetimi halihazırda polis sorgulaması aşamasında bir dosyadan ötürü bunu bekletici sebep sayıp, UEFA’ya da ‘Bu daha Yargıy’a bile intikal etmemiştir. Yargılama sonucunu beklemek en doğrusu olur’ mealinde bir cevap verseydi belki de bu karmaşa, bu kargaşa belki de bizi son derece üzen, sinirlendiren tuzağın sonuçları doğmazdı. Kısaca bu şekilde ifade edebilirim.” dedi.

Davalar ne zaman sonuçlanır? sorusuna da Avukat Erden Gürden, “Temennimi sorarsanız, yarın Ankara’dan bir telefon gelsin, gidelim, bu işi bitirelim noktasındayım. İş yargılamaya kalırsa ki bence yargılama sonucu bu iş bitmeyecek. Bu iş masada bitecek. Oturacağız ve bir şekilde anlaşacağız. Çünkü böyle büyük bir camia, karşılıksız ve cevapsız bırakılmaz. Düşüncem böyle. Yargılamaya dönersek, yargı bizde biraz yavaş. Yargılama noktasında tarih belirtmek zor. Temennim bir an önce Ankara’dan o telefonun gelmesi ve hiçbir şekilde bizim vicdanımızı rahatlamaz ama en azından Devletimizin de bu çabaları karşılıksız bırakmadığını, Fenerbahçe camiasını bu üzüntü içinde bırakmayacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
 
Yöneticimiz Fethi Pekin, “Bir şey daha ekleyeyim.  Fethullahçı Terör Örgütünden mağdur olan kişilere devletimiz bu mağduriyetlerini gidermek suretiyle destek oldu. Olmaya da devam ediyor. Fenerbahçe gerçek kişi olmasa da bir tüzel kişilik. Fenerbahçe’nin mağduriyetinin Devletimiz tarafından göz ardı edilmeyeceğini ve zararlarımızın telafi edileceğine inancım tam. Erden beyin de ifade ettiği gibi mahkeme süreci uzun bir süreç. Bunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar da yolu var. Bu süreyi tahmin etmekte doğru değil ama ortada bir gerçek var ve çok açık ve net. Mahkeme kararları ile de sabit. Burada Fenerbahçe’nin mağdur olmadığını herhalde hiç kimse çıkıp, söyleyemez. Fenerbahçe’nin haksız yere bu operasyona kurban edildiğini herhalde hiç kimse çıkıp söyleyemez. Fenerbahçe’nin zarara uğramadığını da herhalde hiç kimse çıkıp söyleyemez. Dolayısıyla burada çok basit bir durum var. Onun için davaları mahkemelerin son aşamasına kadar devam ettirip, bir netice almak şahsen benim için sevindirici bir şey olmayacaktır. Bir an evvel sulh olmak istiyoruz. Başından beri ifade ettiğimiz gibi helalleşmek istiyoruz. Bu da ancak iki tarafın bir araya gelmesi ile mümkün” diye konuştu. 
 
Avukat Erden Gürden, “Bu arada bir şey eklemek istiyorum. Biz sulhtan yanayız, helalleşmeden yanayız, diyoruz da…Davamızda haksız olduğumuz ya da kanamayacağımızı düşündüğümüz  için söylemiyoruz. Bilginiz olsun. Biz sonuna kadar mücadelemizi sürdüreceğiz, sonuna kadar haklı olduğumuza inanıyoruz. Her iki davada da. ” dedi.

Davanın açılma sebebiyle ilgili Avukat Erden Gürden, “Şampiyonlar ligi gelirleri demiştik, daha önce TFF davasında da rakamlardan bahsetmiştik ama burada bir gün devletimizle karşılıklı oturup nasıl bir rakamda anlaşırız bizde bilmiyoruz o yüzden rakam telaffuz etmek uygun olmaz diye düşünüyorum. Diğer taraftan TFF ye açtığımız bir dava var, bir de idari yargıda açtığımız dava var. Biz idari yargıdaki davayı açarken tahsilde tekerrür etmemek üzere açtık. Hakkımızı sonuna kadar arama derdindeyiz. Bir dava futbol federasyonunun hukuka aykırı fiiliyle ilgiliydi, ikincisi ise devlet personelinin ağır hizmet kusuru ile ilgiliydi. Birincisinde TFF’nin almış olduğu erken bir karar var. Hukuksuz bir karar var. Orada UEFA kararı yok ama ikincisinde 2 yıllık bir ceza var , bizim katılamadığımız bir 2014-2015 yılı şampiyonlar ligi konusu var. Bütün bunlara sebep olan terör örgütü üyesi devlet personeli. O yüzden burada il başvuracağımız yer devletimiz oldu. Devletin bu terör örgütünün mağdurlarına her zaman kapısı açıktı. Bunun hakkında kanun hükmünde kararname çıkartıp ciddi tazminatlar, maaşlar bağladılar. Ortak niyette buluşup bu sorunu bir an önce halletmek istiyoruz.” dedi.
 
Yöneticimiz Fethi Pekin’se konuyla ilgili, “İlk men kararının üzerinden 11 yıl geçti. Bu 11 yılın bir faizi var. Öbürünün üzerinden de 8 yıl geçti onun da bir faizi var. Bunların hepsi bilirkişi tarafından hesaplanacak. Bizim de tahmin bir hesabımız var.” eklemesini yaptı.
 
Yöneticimiz Fethi Pekin, davanın bir örneğinin olup olmadığı yönündeki soruyu, “Şimdi çok yakın bir zamanda bu kumpas davası sanıklarının dışında bir takım hakimler ve savcılarla ilgili bir son soruşturma izni verildi ve kamu davası açıldı. Bunu da takip ediyoruz. Ceza hukuku alanında hizmet aldığımız Sayın Naim Karakaya devrede. O da çok emek verdi, ona buradan teşekkür ediyorum. Bütün bu polisler, hakimler, savcıların tamamı meslekten ihraç edildi. Hüküm giydiler. Bazıları firari, yani ortada bu suçları işleyen kişiler olduğu sabit, bunda hiçbir şüphe yok. Zaten devletimizde gerekli cezaları vermiş.” şeklinde yanıtladı.
 
Manevi tazminatla ilgili Avukat Erden Gürden ise, “Tüzel kişilerin manevi tazminata hükmedildiği kararlar var, bulduk. Zaten o vesileyle bu davayı açtık ama rakamlar hayal ettiğimiz gibi değil. Son dönemde manevi tazminat hakkında bir algı gelişti. Biraz da yapan yönünden caydırıcı olsun denmeye başlandı. Bu davanın pek bir örneği yok, biraz hayal gücünün sınırlarını zorluyoruz. Bence bizim gibi bir davada manevi tazminatın oldukça yüklü olması gerekir. Bu benim temennim ama somut hukuk kurallarına baktığımızda zenginleşemez diyor. Bize ne verseler biz zaten oradan zenginleşemeyeceğiz.” açıklamasını yaptı.
 
Avukat Erden Gürden, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Burada taraftar olmak nasıl bir ilgi sağlar. Oraya dahil olmak anlamında, tartışılır. İdari yargı biraz daha muhafazakar bir yargı türü. Normalde bir yerde bir proje yapılır. O proje oradaki köylüyü ilgilendiriyorsa davaya dahil olabiliyor. O tarz olaylar var ama adamın orada tarlası zarar görmüş gibi düşünün öyle bir olasılık olduğu için onu dahil ediyorlar. Biliyorsunuz zarar daha önce gerçekleşti. Çok oldu o gerçekleşeli. Tartışılır, masaya yatırılabilir belki bunla ilgili bir çalışma yapabiliriz. Güzel bir soru, belki öyle bir imkan varsa yine idari usul hukukçularıyla da konuşalım bir imkan olduğuna işaret ederlerse…” diye konuştu.
 
Konuyla alakalı Yöneticimiz Fethi Pekin, “Şöyle bir şey var orada,  birisinin kendini zarara uğradığını öne sürmesi için o tarihte de hissedar bu tarihte de hissedar olması lazım. İlk önce o temel şartın yerine gelmiş olması lazım. Tabii ki bu yöntem de denenebilir. Bu tarafta biz sadece kulübümüz için kafa patlattığımız için o tarafa pek eğilmedik.” şeklinde açıklama yaptı.
 
2010-2011 Süper Kupa final maçıyla ilgiliyse Yöneticimiz Fethi Pekin, “Bunla ilgili bir yanıt almadık. Bundan daha önce yaptığımız 28. Şampiyonlukla ilgili de bir yanıt almadık. Ben buna bir hukukçu şapkamla cevap vereyim bir de Fenerbahçeli olarak cevap vereyim. Hukukçu olarak ben her iki konu hakkında da yanıt almak istiyorum. Dilerlerse reddetsinler ki o zaman biz de bunu yargıya taşıyabilelim. Zaten kabul ederlerse sorun yok. Hele ki Beşiktaş’la oynanacak süper kupanın oynanmaması ve bu kararın bekletilmesi de bence son derece yanlış bir karar. TFF’nin yönetimi yeni seçildi. Onlar da bu konuları gündeme alacaklardır. İlk yönetime geldiklerinde önlerinde birçok konu vardır. Bu konuları öncelikli olarak gündemlerine almadıklarını ifade ettiler ama zaman içerisinde gündemlerine alacaklar. Biz de bunun yakın takipçisiyiz. Hukuki tarafta yanıt vermedikleri sürece bizim yapabileceğimiz bir şey yok. İdari tarafta yönetim kurulumuzun her daim bunun takipçisi olması gerekiyor, bunu gündemde tutması gerekiyor. 28 şampiyonluk için de Alper Pirşen bu konu hakkında çok çalıştı. Metin Sipahioğlu da yönetimimize gelmeden önce de çalışmış bir isim ve bu konuların üzerinde çok düşündük, tartıştık, hukuki ve tarihi görüşler aldık ve federasyona dedik ki bir kurul oluşturun. Tarihçilerden, spor hukukçularından oluşan bir kurul oluşturun. Biz de gelelim, biz de elimizdeki bilgileri paylaşalım. Paylaştık yine paylaşalım. Bari bu safha başlasaydı. Üzerinden 1.5 yıl geçti daha oraya gelemedik. TFF yönetim kurulu böyle bir şey yapmak zorunda değil. Kendileri karar verebilirler. Ama daha bir gelişme maalesef yok." ifadelerini kullandı.


Basın Fotoğrafları