KULÜP

Başkanımız Ali Y. Koç’un YDK toplantısında yaptığı açıklamalar

05 Şubat 2022 Cumartesi 18:50

Başkanımız Ali Y. Koç, Fenerbahçe Spor Kulübü Yüksek Divan Kurulu’nun (YDK) Ocak Ayı Olağan Toplantısı’nda açıklamalar yaptı.
 
Başkanımızın açıklamaların tamamı şu şekilde:
 
“Değerli Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Vefa Küçük, heyetinizi, kurullarınızı, tüm divan kurulu üyelerimizi, değerli basın mensuplarımızı, misafir olan kongre üyelerimizi, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlayarak konuşmama başlamak istiyorum.
 
Bu göreve geldiğimizden beri online ve fiziksel olarak yaptığımız 14. toplantımız. Herhalde de en uzun toplantımız olacak. Ben de 1 saat 2 saat arasında ne kadar konuşsam diye düşünüyordum. Diğer taraftan arkadaşlar beni maça gideceğiz diye ikaz ediyorlar ama bu toplantımızda biraz eteklerimizdeki taşları dökmenin zamanı bence. Değerli görüşlerinize, değerli eleştirilerinize, duygu ve düşüncelerinize, desteklerinize hepsine teşekkür ediyorum. Bir kişi hariç o da Sayın Hulusi Belgü, onunla da ilgili bazı görüşlerimi aktaracağım. Özelini yani konuşmasının geneline bakarsak haklı olduğu yerler var mı? Tabii ki var. Ama kendi egosunu tatmin etmek için, kendini sosyal medyada daha renkli, daha takip edilir konuma getirmek için mesnetsiz, bir kısmı iftira dolu söylemlerine de değinemeden geçemeyeceğim. Ancak öncelikle bizim için en önemli konu 3 Temmuz dönemiyle ilgili konular, bu konuya girmeden önce de biraz önce arkadaşlarım ikaz etti, saygı değer Cumhurbaşkanımız ve kıymetli eşi Emine Hanım coronaya yakalanmışlar. Şahsım, yönetim kurulum ve camiamız adına geçmiş olsun dileklerimi iletir, acil şifalar dilerim.
 
3 TEMMUZ İLE İLGİLİ HERKES HESABINI VERENE DEK MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK
 
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün tarihinde pek çok önemli, tarihe geçmiş olaylar, günler, tarihler vardır. Bunların herhalde en önemlisinden biri de 27 Aralık 2021 tarihi olacaktır. Zira bu tarih Fenerbahçelilerin hiçbir zaman unutamayacağı, Fenerbahçelilerin şanlı tarihine girmiş önemli, değerli bir gün olarak geçecektir. 27 Aralık 2021 tarihi “bu vatanın bir parçasıyım” diyen herkesin hatırlaması gereken bir gün olacaktır. Bu tarih bir milleti, bir terörist çetesine karşı uyandıranların muvaffak olduğu tarihtir. Hukuksuzluğun, hukuksuzluğa karşı hukukun, teröristlere karşı haklı olanların kazandığı gündür. Ve 10 yıl boyunca olduğu gibi tarih bir kez daha tüm Fenerbahçelileri haklı çıkarmıştır. Hepimizin emin olduğu gibi, tüm Türkiye’nin de şahit olduğu gibi en zor şartlardan geçip, en ağır mücadeleleri vererek elde ettiğimiz 2010-2011 yılındaki şampiyonluğumuz hedef alınarak kulübümüzün ve aynı zamanda Cumhuriyetimizin yani Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm değerlerine önceki Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım’a, eski yönetim kurulu üyelerimize, davadaki diğer arkadaşlarımıza, varlığımıza ve bütünlüğümüze yapılan FETÖ saldırısı 27 Aralık’ta Fenerbahçe’nin haklılığıyla son bulmuştur. Allah’a çok şükür. 3 Temmuz sabaha karşı 2011 yılında başlayan bu süreç boyunca dik duran, geri adım atmayan, önceki Başkanımız Aziz Yıldırım başta olmak üzere ilgili tüm isimlere, Fenerbahçe’sini her yerde her an savunan milyonlarca Fenerbahçe taraftarına bir kez daha şahsım, yönetim kurulum ve camiamız adına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. O dönem masumiyet karinesi hiçe sayılarak, dosyadaki gizlilik kararı görmezden gelinerek, sanki hiç yokmuş gibi davranılarak, bir kısmı firari, bir kısmı hapiste olan emniyet, yargı ve medya mensupları Fenerbahçe’yi sistematik olarak suçladılar, günlerce, haftalarca, aylarca iftiralar attılar, medyaya sistematik servis yaptılar. Tüm bu sistematik yapıya karşı devletin tüm gücünü arkasına alan, medyaya istediğini yaptıran bu güce, bu yapıya karşı yıllarca süren mücadelemizin zaferle taçlanmasıyla Fenerbahçemizin tertemiz olduğu ortaya çıkınca bugün sanki hiçbir haber değeri yokmuş gibi neredeyse medyamız görmezden geldi. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak sırf bu sebeple o süreçte emredildiği gibi “Fenerbahçe şike yaptı” diye yazan, çizen, konuşanların inadına Yargıtay kararımızı pek çok gazeteye tam sayfa ilan olarak verdik. Verdik ki iftiracılar gerçeklere mecbur kalsınlar. Fenerbahçe’nin haklılığı yüzlerine tokat gibi çarpsın. Yargıtay kararı sonrası ilk gün “şimdi hesap vakti” dedik. Fenerbahçe’nin hesap vaktinde maddi, manevi ilgili herkes hesabını verene dek mücadelemiz devam edecek. Camia olarak devam edecek, sadece bu yönetim kurulu olarak değil. Hesap vaktinin ilk adımı olarak en önemli başlıklardan biri olan Türkiye Futbol Federasyonu’na tazminat davamıza ilişkin birkaç cümle söylemek istiyorum. Ne yazık ki son dönemde özellikle şahsıma ve yönetimime yapılan bezdirme, yıpratma politikaları, algı operasyonlarının bir tanesine de bunu eklediler. Yok efendim yanlış açmışız, şöyle yapmışız, böyle yapmışız. O yüzden birkaç cümleyle sizi bilgilendirmek istiyorum. Bu bildiğiniz üzere çok uzun ve kapsamlı bir çalışmanın sonucu olarak Fenerbahçe’nin UEFA Şampiyonlar Ligi’ne katılma hakkının 3 Temmuz sürecinde dönemin Futbol Federasyonu tarafından engellenmesi hatta gasp edilmesi neticesinde Fenerbahçe’nin uğramış olduğu zararların tazmini için Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tazminat davamızı açtık. Açtık, bununla beraber yok niye bu kadar düşük rakamla açtınız? Hayret, Hulusi Belgü zihniyetindeki arkadaşlar bunu atlamış. Herhalde uçak yolculuğu yeterince uzun değildi, vakit olamadı bunları eklemek için. Bu konuda size bilgi vermek istiyorum. Elbette bu davada talep edilen tutar Fenerbahçemizin uğradığı zararları karşılamaya hiçbir zaman yetmeyecektir. Fakat hesaplanan ve hiçbir şekilde tartışma konusu olamayacak kesinlikte olan kalemleri tespit ederek ve şu cümlemin altını çizmek istiyorum “talep artırımında bulunma hakkımızı daima saklı tutarak asgari bir tutar belirledik”. Şimdi, bizim itibarımız, marka değerimiz, imajımız, gerek ülkemizde gerekse Avrupa futbolunda yerle bir edildi. Borsa değerlerimiz çöktü. Ama ne yazık ki mevcut hukuk sisteminde buna dolaylı zarar diyebilirsiniz, spekülatif zarar diyebilirsiniz, bunları tazmin etmenin ne yazık ki mümkünatı Yargıtay içtihatlarında göreceğiniz gibi yoktur. Dolayısıyla bundan sonraki süreçte uğradığımız zararları tazminat yolunda ne elde edersek edelim hiçbir zaman burada gördüğümüz tahribatın, zararın karşılığı olmayacaktır. Bu hususta az evvel de belirttiğim gibi, ifade ettiğim gibi davamızın hukukçularımız tarafından yürütülen uzun ve kapsamlı bir çalışmanın ürünü olduğunu vurgulamak istiyorum. Hukukçularımız derken kastım sadece Fenerbahçe Spor Kulübü bünyesinde bulunan hukukçular değil , hem kıymetli akademisyenlerden hem de kıymetli hukuk duayenlerinden ve avukatlarından oluşan çok geniş kapsamlı bir yaklaşımdan bahsediyorum. Bunu bahsederken şu kişiyi, bu kişiyi dahil etmediniz diye tenkit edebilirisiniz. Sonuna kadar da hakkınız var. Ama bu konuda da sonuna kadar bize itimat etmenizi sizden diliyorum. Özellikle son dönemde bu günlerde yargılama süreci devam ederken bu davayla ilgili camiamızın bazı mensupları tarafından çeşitli yorumlar, değerlendirmeler, konuşmalar yapıldığını görüyoruz, yakinen takip ediyoruz. Hukuk yargılamalarında görüş farklılıkları her zaman mevcuttur. Ancak devam eden bir davayla ilgili böylesine kesin bir hüküm veren, ön yargılı fikirler yapılmasını da son derece tehlikeli ve yanlış buluyoruz.
 
KİŞİSEL SORUNLARI GERİDE BIRAKALIM VE TOPYEKUN HAREKET EDELİM
 
Dün Yargıtay kararının ardından kendilerinin atacağı adımlarla ilgili önceki Başkan Aziz Yıldırım’ın bazı açıklamalarını basından takip ettik. Okuduklarımızı memnuniyetle karşıladık. Yalnız burada bir parantez açmak istiyorum, bazı üyelerimiz de ifade ediyorlar; bizler, birbirimizi yedikçe, birbirimizle kavga ettikçe, birbirimize başkalarının önüne attıkça, sosyal medya ortamında kulübümüzü hedef aldıkça bazı şeylerde muvaffak olmamız çok zordur. Bu davada göreve geldiğimiz süre boyunca Sayın Aziz Yıldırım ve ekibiyle, avukatlarıyla ortak bir şekilde çalışmayı, beraber hareket etmeyi kulübümüzün menfaatleri için önemli bulduk, hamlelerimiz oldu, istediğimiz noktada, istediğimiz seviyede muvaffak olamadık. Burada Sayın Şekip Mosturoğlu’na ayrı bir parantez açmak istiyorum, çünkü kendisi Sayın Fethi Pekin ile olan, bizlerle olan şahsi işleri çerçevesinde istişarelerde bulundu. Özellikle son geldiğimiz noktada tazminat davası ile ilgili daha fazla istişareler oldu. Ama görüyorum ki biz, kendi kendimizin bindiği dalı kesiyoruz. Fenerbahçe’nin uğradığı zararların tazmini için sonuna kadar kişisel problemleri, sıkıntıları bir kenara bırakıp, camia olarak kenetlenip kişiler ve kurumlar ayrı demeden bu mücadeleyi topyekun beraber vermemiz lazım. Önceki Başkanımız kendi kulvarında Fenerbahçe Spor Kulübü kendi kulvarında gitmeyle en iyi sonuca varmamızın mümkün olmadığını, bu yönde bizim her daim beraber çalışmaya açık olduğumuzu özellikle belirtmek istiyorum, aksi taktirde bizler kaybedeceğiz. 'Mevcut yönetimimize bu konuda da nasıl bir zafiyet oluştururum’ düşüncesi yerine akıl akıldan üstündür, hepimiz bu geminin içindeyiz, hepimiz bu davanın bir parçasıyız anlayışıyla hareket etmediğimiz taktirde biz bu konuda gol yeriz. ‘Aman onlar kendi yolundan gitsin, yaparlarsa bir hata vururuz suratlarına’ yaklaşımı bu camiaya fayda sağlamaz. Dolayısıyla huzurlarınızda sesleniyorum: Fenerbahçe Spor Kulübü, derinden ve dibinden bu süreç içinde etkilenmiştir. Ekonomik açıdan etkilenmiştir, finansal açıdan etkilenmiştir, itibar açısından etkilenmiştir, rekabetçilik açısından etkilenmiştir. Bakın, bu süreç sonrasında kaç şampiyonluğumuz var? Bizi geçen rakibimizin bu süreçten faydalanarak kaç şampiyonluğu var? Artık kişisel sorunları geride bırakalım ve topyekun hep beraber hareket edelim çağrısını sizlerin huzurlarınızda yapma ihtiyacı duyuyorum. Biz, ne yaptık? TFF’ye iki tane başvurumuz oldu, Yargıtay kararından sonra. Birinci başvurumuz o dönem oynanmayan Süper Kupa’nın tekrar oynaması yönünde. Buna da federasyonun olumlu yaklaştığını, oynanırsa rakibimiz olacak Beşiktaş’ın da sıcak yaklaştığını ve bunun da onaylanacağını ümit ediyoruz.

2010-11 KUPASI BİZİMDİR, BİZİM KALACAKTIR VE MÜZEMİZDEDİR. BUNU HİÇBİR ŞEY DEĞİŞTİRMEYECEK

İkinci başvurumuz; yargı kararıyla da resmen tescillenen şampiyonluğumuz odağında, şampiyonluğun kendisine ait olduğunu iddia etmekte hala ısrar eden hatta buna ilişkin bir açıklamayı kendi resmi internet sitesinde yayınlamaktan imtina etmeyen kulübe dair bir adım atmak zorunda kaldık. TFF Yönetim Kurulu’na bu asılsız ve yanlış bilginin düzeltilmesi hususunda bir başvuru yaptık. Buradan 27 Aralık’ta yaptığım çağrıyı bir kez daha söz konusu kulübe yapma ihtiyacı duyuyorum. ‘Hak etmediğiniz bir kupa için FETÖ söylemlerinin yanında mı olacaksınız? Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yanında mı olacaksınız? Artık buna bir karar vermeniz gerekiyor. Hem öyle hem böyle olmaz. Tarafınızı seçin. Bu kupa her anlamıyla, her haliyle, her hakkıyla bizimdir, bizim kalacaktır ve müzemizdedir. Bunu hiçbir şey değiştirmeyecek. Yaptığınız UEFA, CAS, İsviçre Mahkemeleri… Hiçbir şey bunu değiştirmeyecektir. Artık bununla yüzleşin ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin yanında olduğunuzu karar verin.

BİZ SADECE KULÜBÜMÜZÜ DEĞİL, VATANIMIZI DA KORUDUK

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 3 Temmuz’un 10. yıl dönümünde kulübümüze gönderdiği ‘Fenerbahçe Adalet Mücadelesi 10. Yıl Dönümü Mesajı’ başlıklı mektubundaki bir cümleyle 3 Temmuz konusunu şu an kapatacağım; ‘FETÖ’nün yargı marifetiyle Türk futbolunu dizayn etme girişimi Fenerbahçe camiasının dik duruşu sayesinde başarısızlığa uğramıştır. Örgütün demokrasimize ve istiklalimize yönelik hamlelerinin çoğunun akim kalmasında Fenerbahçe’nin yürüttüğü hak arama çabasını önemli payı vardır.’ Biz sadece kulübümüzü değil, vatanımızı da koruduk.
 
28 ŞAMPİYONLUĞUMUZLA İLGİLİ TFF'YE YAPTIĞIMIZ BAŞVURU HAKKINDA
 
Türkiye Futbol Federasyonu’na yaptığımız başvurudan bahsederken, bir konuda daha başvurumuz var. Onu da ifade etmek istiyorum. O da, 28 şampiyonluğumuzla ilgili başvurumuz. Başvuru tarihimizin üzerinden neredeyse 1 sene geçti. Bu da uzun ve kapsamlı bir çalışmanın sonucu yapılan bir başvuru. Sadece bizim başvurumuz değil, konuyla ilgili başka kulüplerin de başvurusu söz konusu. Biz o dönemde acele etmeyin, konuyu etraflıca irdeleyin, inceleyin, tarihçilerden, hukukçulardan, futbol dünyasından insanlardan bir komisyon oluşturun ve bunu en etraflıca, en hak ettiği şekilde inceleyin önerilerinde bulunmuştuk. Evet, acele etmeyin demiştik ama bu kadar da yavaş kalın demek istemiyorduk. Bu konuda da kararlarını bekliyoruz. Acil demesem de en kısa zamanda olumlu olumsuz bir kararın çıkması gerekmektedir. Burada aslında söz konusu tarihten önceki şampiyonlukları, lig formatlarını saymamak hem Türk futbolunun hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin o dönemine sahip çıkmamak demektir. İnşallah burada da en kısa zamanda olumlu karar çıkar.
 
BUGÜNE KADAR HİÇBİR ZAMAN TENKİT EDİLMEKTEN İMTİNA ETMEDİK
 
Geldiğimiz nokta itibarıyla gerçek ve samimi taraftarlarımızın gerek tribünlerde gerekse sosyal medya ortamında sergilemiş oldukları serzenişler, eleştiriler, kızgınlıklarda çoğunlukla haklı olduklarını, onları, bu durumu gayet iyi anladığımızı saygıyla karşıladığımızı belirtmek istiyorum. Bugüne kadar hiçbir zaman tenkit edilmekten imtina etmedik, kendi televizyonumuz Fenerbahçe TV’de yeri geldi o kadar çok tenkit edildik ki, kendi mecramızda tenkite izin verdiğimiz için tenkit edildik. Dolayısıyla çocukluğumdan beri bir taraftar olarak, başkanlık makamına, bu kutsal mevkiiye gelmiş biri olarak onların duygu ve düşüncelerini gayet iyi anlıyorum. Buna mukabil sergilenen bazı tavır ve yaklaşımları ise Fenerbahçe değerleri çerçevesinde tasvip etmediğimizi ve ne Fenerbahçemizin ne de mevut yönetimimizin kesinlikle hak etmediğini vurgulamak istiyorum.
 
HULUSİ BELGÜ VE BU ZİHNİYETİN UZANTILARI CIMBIZLA ÇEKTİKLERİ KELİMELER VE GERÇEK OLMAYAN SÖYLEMLERLE FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ’NÜ, BAŞKANLIĞINI ZAYIFLATMAK, EROZYONA UĞRATMAK İÇİN HER TÜRLÜ NUMARAYI YAPIYORLAR
 
54 yaşındayım, 48 senedir bilfiil tribünlerde takımımızı seyreden biri olarak hayatımda hiçbir kez kendi sahamızda 2-0 geride olduğumuz bir maçta 'üç-üç-üç' diye bağırıldığını ilk defa görüyorum. Nitekim maç 2-2 sonuçlandı. Bir diğer iç saha maçımızda takımımız 2-1 gerideyken 68.dakikadan başlamak üzere hem yönetimimize ki o önemli değil ama sahadaki bazı hedef görülen futbolcularımıza yönelik ağır tezahüratlar oldu. 68. dakika. Camia olarak tarihimizde bugüne kadar çok acı günler yaşadık ama benim en çok içimi acıtan çocukken, gençken, taraftarken, yöneticiyken, başkanken sahada, salonda takımımız mücadele verirken taraftarlarımızın takımlarımıza sırt çevirmesi olmuştur. Ne yazık ki başkanlık dönemimde böyle bir şeyle karşı karşıya kaldık. Bu duygu ve tepkilere sebep olduğumuz için şahsım ve yönetim kurulum adına hepinizden, camiamızdan özür dilerim. Ancak bu şekilde davranışların, bu şekilde davrananların aynaya bakıp bu işin fayda-zarar analizini yapmalarını kendilerine tavsiye ediyorum, çünkü bindiğimiz dalı kesiyoruz. Yapın. Her türlü eleştiriyi yapın, bekleyin maç bitsin. Maçtan önce yapın. Şunu da söylemek istiyorum. Bunu söylerken kelimelerimi dikkatle seçmek istiyorum çünkü Hulusi Belgü ve bu zihniyetin uzantıları cımbızla çektikleri kelimeler ve gerçek olmayan söylemlerle Fenerbahçe Spor Kulübü’nü, başkanlığını zayıflatmak, erozyona uğratmak için her türlü numarayı yapıyorlar. Taraftarlarımıza şunu söylemek istiyorum. Bilin ki içinizde ve çoğunlukta demiyorum, küfür edilmedikçe her türlü aleyhte tezahüratı -maç öncesi ve maç sonrası ama lütfen müsabaka devam ederken değil- saygıyla karşıladığımı üstüne basarak söylüyorum. Ama bilin ki, bir grup var, bu sezon aramıza katıldılar. Geçmişte çoğunun hiçbir zaman kombine almadıkları tespitlidir. Skor kötü giderken rollerini oynamak üzerine gelen gruplar var.

SIRF ALEYHTE BAĞIRMAK İÇİN GELEN İNSANLAR OLDUĞUNU DA UNUTMAYIN

Bakın, daha dördüncü hafta başladı. Dördüncü hafta durum neydi? 3 galibiyetle geldik Sivasspor maçına, 0 gol yemişiz, dördüncü maçımız 1-1 bitti, Başkan Yardımcımız Sayın Erol Bilecik, stadın dışında basınla konuşmaya çalışırken protestolar başladı, 60-70 kişilik. O grubun içinde 3-4 kişi vardı, onları güvenlik kameralarından inceledik. Üçü maça bile girmeyen kişilerdi, stadın etrafında dolaşıyorlardı. Ne yazık ki bugünün teknolojisi bunları tespit etmenize imkan sağlıyor. Dolayısıyla evet, haklısınız serzenişlerinizde, haklısınız yönetime karşı ettiğiniz tezahüratlarda. Bundan en çok biz üzülüyoruz. Bu durumu en son isteyecek kişiler de bizleriz. Ama oraya sırf aleyhte bağırmak için gelen insanlar olduğunu aranızda da lütfen unutmayın.
 
YAŞANAN TÜM EKONOMİK OLUMSUZLARA RAĞMEN FENERBAHÇE GERÇEK ANLAMDA EN REKABETÇİ SPOR KULÜBÜ KÜLTÜRÜNÜ HER ŞEYE RAĞMEN YAŞATMAYA DEVAM ETMİŞTİR
 
Sportif anlamda şu 3,5 seneye bakalım:
 
Futbola gelmeden önce sportif anlamda amatör şubelerde neler olduğunu çabucak size anlatmak istiyorum. Yaşanan tüm ekonomik olumsuzlara rağmen Fenerbahçe gerçek anlamda en rekabetçi spor kulübü kültürünü her şeye rağmen yaşatmaya devam etmiştir. 2018 yılına kadar çok fazla dillendirilmeyen belki de o zamana kadar şahsım ve Sayın Milletvekili Saffet Sancaklı’nın tek değindiği ancak o tarihten itibaren spor gündeminin en öncelikli gerçeklerinden ve konularından biri haline gelen büyük kulüplerin içinde bulunduğu derin ekonomik buhrandır. Bu ekonomik çöküşün 100 yıldır rekabet ettiğimiz büyük kulüplerin amatör şubelerindeki vizyon ve hedef küçültmelerine sebebiyet verdiği hepinizin malumudur. Tüm bu gerçek ve örneklere rağmen Fenerbahçe Spor Kulübü, yarıştığı her branşta bireysel sporlar olsun, takım sporları olsun yarıştığı her branşta zirve hedefleriyle mücadele etmeye hiçbir zaman ara vermemiştir. Bununla beraber geçmişte olduğu gibi son olimpiyatlarda da 108 kişilik Türkiye kafilesinin 22 sporcusu Fenerbahçe’dir. Fenerbahçemiz, bayrağı 22 sporcuyla olimpiyatlarda dalgalandırmıştır. 3,5 yıllık bu süreç içerisinde ‘amatör şubeleri küçültün hatta kapatın, tüm odağınızı ve yatırımlarınızı futbola verin’ düşüncesini sık sık zikredenler de olmuştur. Bu düşünceyi tenkit etmiyorum. Hangi açıdan baktığınıza bağlı olarak bu düşünceyi haklı da bulabilirsiniz ama tüm bu olumsuz ekonomik koşullara rağmen, ‘küçülelim’ düşüncelerine rağmen Fenerbahçe’nin 115 yıllık geleneğine ve var oluş hikayesine paralel olarak her türlü özveriyi göstererek kulübümüz bu geleneği sürdürmüştür. Son dönemde yaptığım konuşmalarda bu kültürün istikrarlı bir şekilde devamının riskleri ve zorluklarına dikkat çekmiştim. İnşallah Fenerbahçe var olduğu müddetçe yönetimde kim olursa olsun Fenerbahçe, Türk sporu için her zaman öncü olmaya, bir lokomotif olmaya devam eder.
 
HİÇBİR ZAMAN BİZİM İYİ NİYETİMİZDEN, HARCADIĞIMIZ MESAİDEN, ÇABALARIMIZDAN ŞÜPHE EDEMEZSİNİZ; KİMSENİN BURAYA ÇIKIP BUNU BÖYLE KÜÇÜLTECEK, AŞAĞILAYACAK ŞEKİLDE KONUŞMASINA MÜSAADE ETMEM
 
Şimdi gelelim başta şahsım, yönetimimiz ve hepimiz olmak üzere bizi üzen, bizi mutsuz eden futbol takımımızın, futbol şubemizin son 3,5 sezonluk değerlendirmesine... Bunları daha evvel de söyledim,  tekrar söylüyorum: hata yaptık, yaptığımız yerler de oldu. Evet, farklı bir vizyon, farklı emeller, farklı arzular ile huzurunuza çıktık. Zaman zaman evdeki hesap ne yazık ki çarşıya uymadı. Ama hiçbir zaman bizim iyi niyetimizden, harcadığımız mesaiden, çabalarımızdan şüphe edemezsiniz; kimsenin buraya çıkıp bunu böyle küçültecek, aşağılayacak şekilde konuşmasına müsaade etmem, onu da size söyleyeyim.
 
Şimdi evet, hoca ve kadro istikrarı... Sayın Phillip Cocu ile imzalarken hayalim bu dönemi beraber geçirmekti. 40-50 yaşları arasında dinamik, başarı sağlamış, kendisi Ajax’ın olduğu ligde üç sene üst üste şampiyon olmuş, altyapı hocalık tecrübesi olan yıllarca onu da yapmış, yeni bir maceraya ve daha büyük bir kulübe gitmek için hazır bir profil çizdik. Sayın Phillip Cocu, bu profile uydu ama Türkiye’ye uymadı. Sportif Direktör konusu ve halen doğru olduğuna inandığım bir yapı. Kendine göre bir isim yapmış birini getirdik, tutmadı. Tutmasın mı istedik? Phillip Cocu, başarısız mı olsun istedik? Bu kadar fedakarlığın, bu kadar çabanın kötüye gidip bana göre Fenerbahçe’ye neredeyse hiçbir faydası olmamış insanların ağzına çiklet olup gözümüzün içine baka baka birçoğu yanlış, birçoğu sosyal medya doldurmasından gelip burada konuşması için mi yaptık? Olmadı, tutmadı. Bir geçelim bunun üstünden.

2018-2019 SEZONU: HİÇBİR ZAMAN YAPTIĞIMIZ HATAYI BAŞKASINA YÜKLEMEDİK. HER ZAMAN KARŞINIZA ÇIKIP AÇIK AÇIK KONUŞTUM. EVET, ÇOK FAZLA TAŞI YERİNDEN OYNATTIK VE ÖNGÖREMEDİĞİMİZ SONUÇLARA SEBEBİYET VERDİK

2018-2019 sezonu; 20 yıllık bir iktidardan sonra yepyeni bir yönetim, bununla beraber Samandıra özelinde teknik direktör, idari menajer ve yeni bir sportif direktörle çok fazla taşı aynı anda yerinden oynattık. Dönüp baktığım zaman belki de o zamanki hocamız Sayın Aykut Kocaman’ı tutup bir sezon daha devam etmek daha doğru bir karar olabilirdi. Ama şu beyefendinin dediği gibi hiçbir zaman yaptığımız hatayı başkasına yüklemedik. Her zaman karşınıza çıkıp açık açık konuştum. Evet, çok fazla taşı yerinden oynattık ve öngöremediğimiz sonuçlara sebebiyet verdik. Transferdeki tüm Finansal Fair-Play kısıtlamalarına rağmen o dönem oyuncu satışından elde ettiğimiz kaynaklarla taraftarlarımız nezdinde de yaptığımız, yapacağımız transferler tek tek açıklandığında büyük bir heyecan yaratmıştık. Pozitif bir havayla sezona başladık ama ligi altıncı bitirmiştik. O sezon içerisinde yaşadıklarımızla belki de tarihimizin en acılı sezonlarından birini sizlere yaşattık.

2019-2020 SEZONU: TARAFLI TARAFSIZ HERKESİN KABUL ETTİĞİ HAKEM KATLİAMLARIYLA 15-18 PUANI YİTİRDİK VE ŞAMPİYONLUK YARIŞININ DIŞINA İTİLDİK

2019-2020 sezonu; yine son derece umut veren, isimler açıklandıkça heyecan yaratan bir transfer dönemi gerçekleştirdik. Sezona çok da iyi başladık. 19-20. hafta itibarıyla şampiyonluğun bahis sitelerinde en büyük favorilerinden biriydik. Ama enteresan bir şey oldu. 20. haftaya başlamak üzere, Trabzonspor ile başlayan süreçte 7 maç, onu takip eden 7 maçta 21 puanın sadece 3’ünü alabildik ve taraflı tarafsız herkesin kabul ettiği Fenerbahçe’nin hakem katliamlarıyla 15-18 puanı yitirdik ve şampiyonluk yarışının dışına itildik. Hatırlayın, burada da Alanyaspor maçıyla başlamıştı. Bu yönetim beceriksizliğinden mi oldu? Yanlış transferlerden mi oldu?
 
2020-21 SEZONU: ŞAMPİYONLUK AVUCUMUZDAN KAÇTI. HANGİ SEZON ŞAMPİYON OLURSAK OLALIM, -BİZ OLALIM, OLMAYALIM- GÖRECEKSİNİZ FENERBAHÇE ARKASINI GETİRECEKTİR
 
2020/21 sezonu, üçüncü sezonumuz. Hem saha içi hem de saha dışında birlik ve beraberlik ruhuyla şampiyonluk yarışında son haftaya kadar geldik. Son anda Sivasspor maçımızı garip bir şekilde kazanamayınca şampiyonluk avcumuzun içinden kaçtı. Şu iki sezondan birinde şampiyonluk olsaydı inanın Fenerbahçe Spor Kulübü hem istikrarı hem de pek çok şeyi arkasından zincirleme gelecek başarıları yakalayacaktı. Hangi sezon şampiyon olursak olalım, -biz olalım, olmayalım- göreceksiniz Fenerbahçe arkasını getirecektir. Geçen sezon kıl payı kaçırdığımız şampiyonluğumuzda yine Fenerbahçeliler nereden bakarsanız bakın, 12-15 puanımız hakemler tarafından gasp edildi. Sayın Hulusi Belgü ve zihniyetine söylüyorum, ‘yok efendim çıkmış, hakemler yüzünden şampiyon olmamış’ demiyorum ama bu faktörleri es geçemezsiniz diyorum. Hakemler eliyle Fenerbahçe’ye yapılan bu engellemeyi sadece biz, sadece Fenerbahçeliler değil, medyadaki en azılı Fenerbahçe karşıtları bile hala ifade ediyorlar. Uyanın arkadaşlar. Hatırlayacaksınız, aynı sezonun yaz aylarında ‘Sevgi limit tanımaz’ diye bir slogan çıkarttık. Niye çıkarttık? Harcama limitleri adı altında bizi baskılamaya ve engellemeye çalışan zihniyete karşı meydan okuduk. Ondan sonra limitlerimiz açıldı. Zira bir önceki sezon bir sol bek alabilmek için neler yaşadığımızı ben ve profesyonel arkadaşlarımız bilir. Lisans kurulunun mecburen bir şeyi kabul edip daha evvel bize verdiği limiti kesip limiti arttırmamak için verdiği uğraşları biliyoruz. Büyük Fenerbahçeli Sadık Çiftpınar maaşında indirim yaptı ki Sayın Belgü’nün beğenmediği bir oyuncuyu getirebilmemiz için. Sanki çok imkanımız, manevra alanımız var da onlarca oyuncu arasından yanlış oyuncuyu seçiyoruz.
 
TARAFTARLARIMZIDAN RİCA EDİYORUM; İÇ SAHA MAÇLARIMIZDA TAKIMIMIZIN DESTEĞİNİZE ÇOK İHTİYACI VAR
 
Öte yandan geçen sezonun en garip gerçeklerinden biri ise, hatırlayacaksınız -bana göre futbolun olağan akışına aykırı olarak- deplasman maçlarında tarihi puan rekoru kırdık. Aynı kadroyla kendi sahamızda tarihi puan kaybı rekoru kırdık. Bu futbolun olağan akışına aykırı bir durum. Bu noktada bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Kendi mabedimizde ne hikmetse tuhaf bir şekilde hem takımımız performans düşüşü yaşıyor hem de oyuncularımızın yaptığı amatörce hatalar giderek artıyor. Taraftarlarımızdan bu bağlamda özellikle rica ediyorum, iç saha maçlarımızda takımımızın desteğinize çok ihtiyacı var. Bu konuda hassasiyetinizi rica ediyorum.

2021-2022 SEZONU: TRABZONSPOR MAÇINDA OYUN VE SKOR HAKİMİYETİ BİZDEYKEN BİR KEZ DAHA TARAFLI TARAFSIZ HERKESİN KABUL ETTİĞİ GARİP BİR HAKEM KARARIYLA O MAÇTA DÜŞÜŞ BAŞLADI. BU SÜREÇ YENİ BİR ÇÖZÜLME SÜRECİNE SEBEBİYET VERDİ. SONRASINDA TAKIM TOPARLANAMADI VE HEDEFLERİNE ODAKLANAMADI. BİZ DE TAKIMIMIZI SİLKELEYİP BU KÖTÜ GİDİŞATA DUR DİYEMEDİK

2021/22 sezonu. Bu sezon Samandıra’da her şeyden önce ciddiyet, disiplin, hedefe odaklanmış, kafasında başka bir şey olmayan bir takım ve takımın yürüdüğü yolda ona her anlamda destekleyecek yönetim bilinç ve yaklaşımıyla çok pozitif bir havayla sezona başladık. Bir kez daha kısıtlı manevra alanımıza rağmen camiamıza umut ve mutluluk veren bir takım yapılanmasına imza attık. Son derece başarılı bir sezon kampı geçirdik, bütün maçlarımızı kazandık. Sezonun ilk haftasında hedeflediğimiz, planladığımız şekilde yürüdük, liderdik. Ta ki Trabzonspor maçına gidene kadar. Oyun ve skor hakimiyeti bizdeyken bir kez daha taraflı tarafsız herkesin kabul ettiği garip bir hakem kararıyla o maçta düşüş başladı. Şunu da söyleyeyim; ‘o hakem kararına rağmen kazanabilirdiniz’ dersiniz. Kazanabilirdik belki. Ama o ana kadar bariz üstünlüğümüz, skor avantajımız vardı.  O kırmızı kart, arkasından frikik golüyle 87.dakikaya kadar dayansa da takımımız, o maçı verdik. Olabilir, maç kazanırsınız, maç kaybedersiniz fakat bu süreç yeni bir çözülme sürecine sebebiyet verdi: Takım toparlanamadı, hedeflerine odaklanamadı. Biz de takımımızı silkeleyip bu kötü gidişata dur diyemedik. Orada da biz hatalıyız. Olmaması gereken puan kayıplarıyla lig yarışında geri düştüğümüz ve hocamızla yollarımızı ayırmak zorunda kaldığımız bir süreç yaşadık. Ancak bu sezon kimsenin, belki de Türk futbol tarihinin hiç görmediği, alışık olmadığı bir şekilde puan farkı çok erken şekillendi.

VİTOR PEREİRA KAZANDIĞIMIZ ZAMAN BİLE TENKİT EDİLİYORDU

Hocamızla yollarımızı ayırdık. Zaten hocamız buraya gelmeden önce yerden yere vuruluyordu. Buraya gelince ilk tökezlemede devam edildi. Kazandığımız zaman bile tenkit ediliyordu. Aynı kişiler Türk hocalara ‘yok bir tanesi 7 maç kaybetmiş sabretmek lazım’ derken bizim iyi gittiğimiz ortamda hocamızı yerden yere vuruyorlardı. Bu oradan sosyal medyaya yansıyor, sosyal medyadan taraftara… Kendi hocamıza tahammülümüz kalmıyordu. Bunları niye söylüyorum? Bundan sonra biz oluruz, olmayız, hoca seçimlerinde, hoca sahiplenmede Fenerbahçe’nin çok daha dikkatli, dirayetli olması gerekir.

İSMAİL KARTAL, BÜTÜN OYUNCULARLA TEK TEK GÖRÜŞTÜ, DERTLEŞTİ, ONLARI ANLAMAYA ÇALIŞTI. FUTBOLCULARLA BU ŞEKİLDE İLİŞKİ KURMASI TÜM OYUNCULARIMIZIN ÜZERİNDE POZİTİF BİR HAVA YARATTI

Biz hocamızla yollarımızı ayırdıktan sonra yeni hoca görüşmelerine ivedilikle başladık. Bir yandan da bu sezon için elimizde olan hedeflerimiz doğrultusunda geri düşmemek adına kulübümüzün her türlü dinamiğini çok iyi bilen, 2015 yılında takımımıza yaşatılan ve ne yazık ki hala açıklığa kavuşturulmayan 4 Nisan saldırısında Fenerbahçemiz ile şampiyonluğun kıyısından dönen İsmail hocamızla anlaştık. Hocamız kendi tarzıyla göreve gelir gelmez Samandıra çatısının altında bütün oyuncularla tek tek görüştü, dertleşti, anlamaya çalıştı. Onlarla bu şekilde ilişki kurması tüm oyuncularımızın üzerinde pozitif bir hava yarattı. Bunu da dışarıdan görmek son derece mümkün. Antalya kampımız iyi geçti ancak tüm oyuncularımız orada olabilseydi, olamadılar. Antalya’da pekişen bu sinerjinin inşallah bu gece sahaya yansımasını diliyorum. Bu geçiş döneminde camiamızın önemli değerlerinden biri olan, kulübümüze hem futbolcu hem teknik direktör olarak hizmet etmiş, 19 yaşından beri tanıdığım İsmail Kartal’a huzurlarınızda başarılar diliyorum.
 
BÜTÜN BU YAŞADIĞIMIZ BAŞARISIZLIKLARIN TEK SEBEBİNİ YÖNETİMSEL HATALARA BAĞLARSANIZ DIŞ ETKENLERİN BÜYÜK RESİMDEKİ ETKİSİNİ GÖRMEZDEN GELMİŞ OLURSUNUZ
 
Bu noktada genel tabloya baktığımızda futbol anlamında özetle hiç arzu etmediğimiz, beklemediğimiz, planlarımızın ve hedeflerimizin çok dışında olan bir üç buçuk yıl yaşadık. Geride bıraktığımız bu üç buçuk yıl içerisinde daha evvel de ifade ettiğim gibi istikrar ve kadro mühendisliğinde hatalarımız oldu, hedeflerimizin dışında gelişmeler oldu. Ancak bütün bu yaşadığımız başarısızlıkların tek sebebini yönetimsel hatalara bağlarsanız dış etkenlerin büyük resimdeki etkisini görmezden gelmiş olursunuz. Belki de görmezden gelmek işinize de geliyor olabilir. Evet, Fenerbahçe’yle ilgili her konuda başkan ve yönetim yegane sorumludur. Sonuç ve sebep ne olursa olsun, bu camianın lideri olarak başarısızlık olduğunda “Yok çıkıp biz mi gol atacağız? Yok çıkıp sahada biz mi oynayacağız?” mazeretleri üretmeden bütün sorumluluklar bizimdir. Ve biz göğüsleriz bu sorumlulukları. Başkan ve yönetim için istediğiniz tezahüratları yapın. Sevgili taraftarlarımız, sizlerden rica ediyorum. Bu çocuklar etkileniyorlar, sahada. Bir gol yiyince acaba tribünlerden neler gelecek endişesiyle maçı oynuyorlar. Sizden rica ediyorum: Bana ve yönetimimize olan tepkilerinizi maç öncesi ve maç sonuna bırakın, rica ediyorum. Bu akşamdan başlamak üzere maç boyu takımımızdan desteğinizi esirgememenizi üzerine basa basa maça gelecek tüm taraftarlarımızdan rica ediyorum.

TEKNİK DİREKTÖR KONUSU

Evet, gelelim herkesin merak ettiği önümüzdeki sezon teknik direktör konusu. Devre arası transferleri ve UEFA listesi ve bunların hepsini derinden etkileyen UEFA Finansal Fair Play hususu. Öncelikle Vitor Pereira’yı getirmekle hata etmediğimizi bir kez daha söylemek istiyorum. O dönem çok hocayla konuştuk. Çok istişareler ettik. Kendisi Lazio’yla görüşüyordu. Çin’den sonra çalışmayı düşünmeyip, sonra Lazio gelince görüşmeler başladı. Olmadı. Ama bir hocanın neyine bakarsınız? Kazandığı kupalara bakarsınız. Hangi ülkelerde bunu kazandığına bakarsınız. Oynadığı sezonlarda elde ettiği puan averajına bakarsınız. Yabancı bir ülkeye gelince adapte olup olamayacağına bakarsınız. Dört ülkede şampiyon olmuş, Türkiye’yi biliyor. Türkiye’de yaşamış. Futbolun Türkiye’deki örf adetlerini, medyasını, hakemlerini, federasyonunu, takımlarını biliyor. Puan averajı neredeyse Almanya tecrübesi hariç hepsinde 2.0’ın üstü. İlgilenenler varsa rica ediyorum bakın Transfermarkt'da kafanızda 3-5 hoca seçin, bakın puan averajlarına ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Pek çok kupa kazanmış vs. vs. Ben hala bu tercihin yanlış olmadığını düşünüyorum. Ancak ülke futbol ikliminde, bizim ona sunduğumuz iklimde başarılı olamadı. Bizim ona sunduğumuz iklimin de altını şu an çiziyorum. Ne demek istediğimi de inşallah ileriki günlerde ifade edebileceğim. Ancak Türkiye’ye gelen bir yabancı hoca iseniz, Türkiye’de büyük bir takıma geliyor iseniz, nasıl sıkıntılar yaşandığını tecrübe ederek gördük. Daha hocamız gelmeden, demin de ifade ettiğim gibi yıpratılma operasyonları başlatıldı. Bunu şimdi niye söylüyorum. Bundan sonraki hocamızı konuşacağımız için söylüyorum. Türk hocalar maç kaybederken her türlü müsamaha, sabır telkinleri yapan kişiler, aynıları; yabancı hocalar maç kazandığında dahi onların eleştirilerine maruz kalabiliyorlar. Bunu bir kez daha yaşayarak gördük. Dolayısıyla önümüzdeki sezon için hangi hocayla anlaşırsak anlaşalım, karşımıza çıkacak argümanların bilincindeyiz. Ben şahsen özgüveni yüksek biri olarak bile etkilenebiliyorsam bundan, bu saldırılardan, bu yayınlardan, düşünün o genç arkadaşları, gelen hocaları, gelen hocaların ekiplerini. Dolayısıyla sizlerden bu bilinçte olmanızı rica ediyorum. Ve bu algı operasyonlarına hem kendinizi hem de kendiniz üzerinden kulübümüzün alet olmaması için azami hassasiyeti göstermenizi önemle rica ediyorum.

Şimdi hocamız ayrıldı. Yok efendim biz hiçbir karar alamıyormuşuz. O iki tane arkadaş var ya, ikisi zaten birbirleriyle aynı yönetim kurulunda bir dönem olmak üzere aday olmuşlardı, kazanamamışlardı. Yok 365 gün hocamız olmamış, yok 9 tane hocamız olmamış. Sayma şekline bağlı olarak, kötü niyetli saymak istiyorsanız böyle sayarsınız. Bir hocamız ayrılıyor, yeni hocamız gelmeden önce arada o geçiş dönemi hocalık yapana bir tane daha hoca getir diye sayıyorlar, bu zihniyet. Biz hocamız ayrıldıktan sonra ilk önceliğimiz doğal olarak minimum homurdanma getirecek, herkesin, çoğunluğun kabul edebileceği bir ismi ivedilikle devre arasına en geç yetiştirmekti. Konuştuğumuz isimler ki eminim çoğunluğu tatmin edecek isimlerin sezon ortasında çalışmaya sıcak bakmamaları neticesinde onlarla hibrit bir sistem konuştuk. Nedir hibrit sistem? Çalışacağınız ekipten bir numaralı asistan direktörünüzü, yardımcı antrenörünüzü yollayın bizim ekiple beraber mayıs ayına kadar götürelim. Bu arada yeni sezon planlamasını yapalım. Yeni bir hoca bir kulübe geldiği zaman genelde 6 ile 8 hafta yaz kampıyla tanıma süreci olur. Burada 6 ile 7 ay olsun ve önümüzdeki sezona en iyi şekilde hazırlanmaktı ikinci modelimiz. Konuştuğumuz hocalardan ikisi buna sıcak baksa da sonuçta bu konuda adım atamadık. Geldiğimiz nokta itibariyle belirlediğimiz 3 hocayla görüşme müzakeremiz devam etmektedir. İkisiyle parasal konuları müzakere etme aşamasına gelinmiştir. Çünkü bu insanlar hemen para pul konuşmuyor. Konsept, kulüp, vizyon. Ne yapmak istiyorsunuz? Nereye varmak istiyorsunuz? Kadrolar inceleniyor, maçlar seyrediliyor. Ve bu yüzden biz de arzu etmemize rağmen İsmail Hoca’yı da getirdikten sonra bu konuda acele etmeden en sağlıklı kararı verebilmek için devam ediyoruz. Şimdi şöyle düşünecektir demin bahsettiğim zihniyet ve uzantısı. Ah başta mevcut hoca varken böyle konuşulur mu? Bu nasıl başkanlık? Sayın İsmail Kartal bütün bu gerçekleri bilerek, kendisine anlatılarak, senaryoların bir parçasına da kendisi dahil olabilir. Önümüzdeki sezon o da biliyor. En şeffaf şekliyle anlattık. Buna rağmen kayıtsız, şartsız Fenerbahçemize geldi. Ona bir kez daha teşekkür ediyorum.
 
CRESPO, OZAN TUFAN VE MUHAMMED GÜMÜŞKAYA HAKKINDA
 
Şimdi UEFA listesine bakalım. Bu da bize bir saldırı unsuru. Bildiğiniz gibi Finansal Fair Play içindeyiz. Nasıl olduğunu biraz sonra anlatacağım. Rossi, ilk UEFA listemizde olan Rossi’nin kiralama bedelini yaz ayındaki UEFA liste kaydından sonra yaptığımız için yaz ayında gelebildi ama kış transfer sezonunda herhangi bir satış yapmadığımız için listeden çıkmak zorunda kaldı. Crespo’ya bonservis bedeli ödedik. Ne yaz, ne kış dahil edemedik. Crespo konusunda da bir parantez açmak istiyorum. Vitor Pereira hocamız bize enteresan oyuncular getirdi. Kim Min-Jae ve Crespo, kimsenin bilmediği oyuncular. Crespo’ya şimdiden büyük ilgi var. Şu an en formda futbolcumuz olmasına rağmen kendisine bonservis ödediğimiz için ne yazın ne de kışın listeye yazabildik. Burak Kapacak’a bonservis bedeli, Çağtay Kurukalıp’a yetiştirme bedeli ödedik. Bunlar da Fenerbahçe’nin geleceğinde olacak futbolcular. Yok efendim, Muhammed Gümüşkaya listedeymiş, listeden niye çıkardınız? Güzel ve haklı bir soru. Hele listeye yeni isimler koyamadıktan sonra niye çıkardınız? Muhammed Gümüşkaya da yine Kim Min-Jae ve Crespo’da olduğu gibi Vitor Pereira’ya teşekkür etmek istiyorum. 6-7 kulüp kendisini istedi. Biz de yaz transferinde satacaktık. ‘Sakın ha, burada cevher var. Burada müthiş bir oyuncu var ve ben bu çocuğu geliştireceğim. Bize çok büyük fayda sağlayacak’ dedi. İyi ki demiş ve Muhammed’e çok inanıyoruz. Ozan Tufan konusu gelişince, Ozan bizde oynadı ve buradan Watford’a gitti. Yani aynı sezon içinde üçüncü bir kulüpte oynaması kurallara göre söz konusu değil.  Watford’un sahibi ile görüştük, yemek yedik. Sonra telefonda istişare ettik. Dedi ki: ‘Biz ligde kalırsak Ozan Tufan’ın satın alma opsiyonunu kullanmak zorundayız. Dolayısıyla bizim oyuncumuz olacak. Ligde kalmaz isek size dönecek. Şu bulunduğum noktada yaptığım yeni transferler çerçevesinde Ozan’ı devre arası listesine koyamıyorum. Bu oyuncu oynamazsa, sana da bana da gelecekse, ikimize de zarar verecek durumdan bahsediyorum. Almak ister misiniz?’ Hemen İsmail hocaya sorduk: ‘Muhakkak almak istiyorum’ dedi. Ozan Tufan konusu çarşamba günü belli oldu. Apar topar buraya getirdik. UEFA listesine yazdırdık, Muhammed’i de yazdırdık. Giresun’dan talep gelince hocamız, ‘Bu çocuğun oynaması lazım. Ozan gelince oynama dakikası azalacaktır. O yüzden Giresun’a oynama mecburiyeti maddesiyle kiralayalım’ dedi. Kiraladık.
 
TRANSFER KONUSU
 
Sol bek, forvet ve kanat forvet ihtiyacımız var. Sol bek için Konan ve birkaç isim telaffuz edildi. Evet en çok istediğimiz oyuncu Konan'dı. Çok büyük rakamlar istenildi. Toplamda menajeri, komisyonu, bonservisi vs vs. 9 milyon Euro'nun üzerinde 3.5 yıl için gelecek bir sol bek için ama kulübüyle anlaşmıştık. UEFA’ya yazdırmak için çarşamba gününe kadar ben fırsat transferi diye adlandırayım ama bedelsiz kiralık veya bonservis bedeli olmayan oyunculara odaklandık. Orada istediğimiz isimleri, istediğimiz noktaya getiremedik veya müsait olanlar da bizim istemediklerimizdi. Sırf almak için almadık. Niye çünkü konuştuğumuz hocalarla doğal olarak parasal mevzularını konuşana kadar yeni kadro planlamasını da konuşuyoruz. 14 yabancımız var. Seneye 12’ye iniyor. Cephanemizi en iyi şekilde kullanmamız gerektiği düşüncesiyle ve bu hocalara da soruyoruz, ‘şunu alsak mı, bunu almasak mı?’ diye. Her adımımızı dikkatli atmak adına, almış olmak için almayalım. Kalan 3-4 gün içinde bir şey alacaksak, 3.5 ay 4 ay için alalım. Ne çıkar, bilmiyorum. Durumumuz bu. Devre arasında niye agresif değiliz? Yabancı sınırlaması, yeni hocayla yapılan çalışmalar ve Finansal Fair Play.
 
FİNANSAL FAİR PLAY KONUSU
 
Gelelim Finansal Fair Play’e. Diyorsun ya, ‘Aziz Yıldırım’ın döneminden sen de sorumlusun vs.vs.’ Ben 2012 yılında yönetimden ayrıldım. Fenerbahçe’nin ekonomik tablolarının çöküşü 2014 yılıyla başlamıştır. Bunu da lütfen aklının bir tarafına kazı. 2012 sezonunda bile, saldırıya uğradığımız sezonda bile 2012 finansal rakamlarına bakın, belkide son dönemin en sağlıklı finansallarına sahiptik. Kulübümüz 20 Mayıs 2016 tarihinde UEFA ile 2016-2020 yıllarını kapsayan uzlaşma anlaşması imzaladı. Yine bizden önceki dönemde, bu anlaşmaya göre denk hesap taahhüt etmek zorundasınız. Bizden önceki dönemde bu denk hesap hedeflerine ulaşılmadığı için UEFA tarafından yaptırım uygulaması amacıyla Yargı Dairesi’ne sevk edilmiştik. Biz geldiğimiz zaman 3 senede bunu üstümüze aldık. Ceza yememek için ne yaptık? Kulübümüzün finansal dönüşümü adına yapmış olduğumuz sermaye artışı, gelir artışları, takım bütçesindeki tasarruflar, borçların TL’ye döndürülerek yapılandırılması ve bununla beraber, TFF’nin uyguladığı yerel Finansal Fair Play. Harcama limitleri girişimini anlattık ve bu sayede uzlaşma anlaşmasından Avrupa’da men cezası almadan kurtulabildik ama tamamen değil. Buna rağmen, sattığın kadar alırsın uygulamasına 2 sezon daha devam etmemiz kararlaştırıldığı için, içinde bulunduğumuz sezon da dahil olmak üzere UEFA müsabakalarına yazacağımız oyuncular bu kontrolden geçmektedir. Bu sebeple göreve geldiğimizden beri kucağımızda bulduğumuz ve her türlü manevra alanımızı kısıtlayan Finansal Fair Play’e rağmen her sezon bu kısıtlı imkanlarla bir şeyler yaparak; yaratıcı formüllerle iyi transfer dönemleri geçirdik ama bir türlü takım olamadık. Hangi transfer, hangi hoca dönemi olursa olsun bir türlü o kimyayı, o sinerjiyi yakalayamadık. Geldiğimiz noktada durum nedir? Bu konuyu da bize saldırı malzemesi olarak kullanma üzere aportta tutuyorlar. Geldiğimiz noktada UEFA bu yaz bitiyor biliyorsunuz, UEFA kontrollerine devam etmekte, bizi incelemekte ve mart ayında da görüşmelere çağıracaklar. Bu hesaplamada son üç sezona bakılıyor. Dolayısıyla olumsuz tablomuz halen devam etmektedir. Bunun iki nedeni vardır: Öncelikle içinde bulunduğumuz pandemi sezonlarında ciddi anlamda gelir kayıplarımız oldu. Gider artışlarımız oldu ve ülke ekonomisinin içinde bulunduğu kur hareketlerinden dolayı oluşan ağır yükler oldu. Bizim tarafımızdan kaynaklanmayan bu kayıpları UEFA’ya açıklayarak bu etkilerin arındırılması, bu arındırılma lafı çok önemli, gerektiğini anlatıyoruz. Zaten bir kısmının da arındırılacağı UEFA’nın yeni çıkardığı düzenlemelerde de yer alıyor. Bizi daha da önemli etkileyen konu, demin de ifade ettiğim gibi 3 sezonun averajı alınıyor, fakat UEFA hesaplamada farklı bir modele geçti. 2019-20, 2020-21 sezonunu pandemi dolayısıyla tek sezon olarak aldı. Dolayısıyla 3 senemiz, bizim görev yaptığımız 3 sene değil, bizim göreve geldiğimizden bir evvelki sezonu da dahil etti. Bu uygulamayı kulüpler lehine bir uygulama olduğu için yaptı ama gelin bakın ki şansımıza, kulüplerin geneline fayda sağlamak için yapılan bu uygulama bizi son derece olumsuz etkiledi. Çünkü 2017-18 sezonunun denk hesap açığı 57 milyon Euro. Bunu düşünürseniz normalde 3 sezonda toplamının denk hesapla farkın 5 milyon Euro ile sınırlandırılan talimata uymanın ne kadar zor olduğunu tahmin edebilirsiniz. Halbuki bizim görevde olduğumuz 3 sezon hesaplansa ve o arındırılma prosesi, UEFA’ya burada şapka çıkartıyorum. Finansal Fair Play’i cezalandırmak için kullanmıyor. Yapabileceği her türlü esnekliği de veriyor. Türk kulüplerine geçmiş yıllarda da vermiş olduğu kur hareketlerinden dolayı kulüplerin sorumluluğunda olmayan ama kulüplere büyük maliyetler yaratan konularda esneklik göstermiştir. O esnekliği de bu sene gösterse bizim son üç sezonumuz hiçbir şekilde bu anlaşmanın devamını gerektirmiyor. Rahat edebilecek bir ortamı sağlıyordu. Sezon sonunda bu denk hesaba uymamızın zor olduğunu bilerek, şunu söylemek istiyorum. Mart ayında toplantıya gittiğimizde röntgenimiz zaten çekilmiş olacak ve müzakereler başlayacak. UEFA’nın değerlendirmeleri sonucunda bir yaptırım ya da yeni bir uzlaşma riski ne yazık ki söz konusu. Şunda da endişemiz var. Geçmişte bu arındırılma konularında yardımcı olan heyet ayrıldı ve yeni bir heyet geldi. Bu yeni heyete bunu anlatmak takdir edersiniz ki, konuyu bilenlere anlatmaktan çok daha zor.

BU ORGANİZE YAPININ GERÇEK GÜNDEMİ ASLA VE ASLA FENERBAHÇEMİZİN MENFAATLERİ DEĞİLDİR
 
Şimdi sosyal medyaya değinmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın Yüksek Divan Kurulumuza teşrif etmelerinden sonra ki 100-110 küsür günlük süreçte şahsım 33 defa olumsuz anlamda twitter dünyasında TT yapıldı. Trol hesaplarından müthiş saldırıya uğramış biri olarak, şahsen bu mecrayı çok iyi inceleyen, hiçbir hesabım olmamasına rağmen dinamiklerini, yapının nasıl işlediğini tahlil etmiş biri olarak sizlerle birkaç konuyu paylaşmak istiyorum. Sosyal medya dünyanın gerçeği. İletişim çağının aynı zamanda en etkili manipülasyon aracı olan sosyal medya hayatımızın dibine kadar içimizde. Yaş grubumuza göre ilişkiniz, ilişki seviyeniz bu ortamlarla değişiyor olabilir. Ancak muhakkak ifade özgürlüğü, muhakkak anlık haber alma gibi insanlığa pek çok faydası olan bu mecralar aynı zamanda da yalan, iftira ve spekülasyon aracı olarak her geçen gün daha yoğun şekilde kullanılmaktadır. Beni en çok hayret ettiren iş güç sahibi üst düzey yönetici seviyesine gelmiş insanların geceleri, gece vakitleri çoğunlukla bu mecralardan kendilerini de popüler tutmak adına Kulübümüzle yapmış olduğu iletişimlerdir. Sosyal medyanın olumsuz yönleri en çok siyaset, spor ve sanat dünyalarını hedef almaktadır. Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: bir kez daha kelimelerim cımbızla çekilip itibarsızlaşma ve yıpratma operasyonunun parçası haline gelmesin diye samimi, gerçek, tek amacı Fenerbahçe’nin iyiliği olan taraftarlarımızı kesinlikle kastetmiyorum bundan sonraki söyleyeceklerimde ama burada etki-tepki konusu var. Her şey birbirini tetikliyor. Bu taraftarlarımızın görüşleri bizler için her zaman değerlidir ve söyleyeceklerim sizlere hitap edilen kelimeler değildir. Ancak sizlerin samimi duygularınızı kullanmak isteyen organize yapılar bulunmaktadır. Hatta bu yapıların yarattığı sanal gündemden medet uman, bunlardan fayda sağlamak isteyen bazı kişi ve gruplar kendi amaçları doğrultusunda ne yazık ki bunları finanse ederek beslemektedirler. Ve bu dört ayaklı bir yapıdır! Gerçek insanlar, gerçek insan olup gerçek kimliklerini koymayan ‘trol’ dediklerimiz, ‘bot hesaplar’ dediğimiz yani makinaların attığı tweetler ve medya mensupları, medya ayağındakiler, çünkü bir algı operasyonu yapılıyor, samimi taraflara katılıyor, makinalarla sanki binlerce tweet atılmış gibi bir hava yaratılıyor ve beraber çalışan kişiler bunları medyaya, geleneksel medyaya taşıyıp bu işi köpürtüyorlar. Bakın, biz göreve geldiğimizde öğrendik ki isimlerini vermeyeceğim bazı futbolcularımızın müthiş bir algı operasyonuyla tribünlerin önüne atıldığı ve bunu takip eden süreçte de bu kişilere saldırıyı kesmek adına ayni maddi menfaatler sağlandığı kendi futbolcularımız tarafından biliyoruz, eski futbolcularımız tarafından… Bu genç çocukları tribünlerin önüne atıyorlar, tribünler doğal olarak reaksiyon veriyorlar; etki-tepki, birbirini tetikleme, ondan sonra da genç arkadaşlarımız kendilerini korumak adına, kendilerini müdafaa etmek adına bu kişilerin hıncından kendilerini korumak adına bir şekilde menfaat sağlıyorlar onlara. Benzer şeyleri siyasetçilerimiz yaşıyor. Siyasi partiler yaşıyor. Her gün sanatçılar, ünlüler... Bizler de yaşıyoruz. Benim özelimdeki özel şey bir şekilde yıpratana kadar saldırmak! Bakalım kimin nefesi daha uzun dayanacak.
 
FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ’NÜN SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN YÖNLENDİRİLMESİNE, ETKİ ALTINA ALINMASINA HİÇBİR ZAMAN, HİÇBİRİMİZ MÜSAADE ETMEMELİYİZ
 
Bu organize yapının gerçek gündemi asla ve asla Fenerbahçemizin menfaatleri değildir. Aksine amaçları sizin duygularınızı kullanarak Fenerbahçe gündemini sosyal medya üzerinden kontrol altına almaya çalışmaktır. Bunu yaptığınız zaman gücünüzü gösteriyorsunuz, sizden fayda sağlamak isteyen insanların sayısı doğal olarak artıyor. Bu da ne demek? Sizin sağlayacağınız menfaatler de artıyor. Bakın 2018’de bir iki kişi olarak kulüplerin batak olduğunu konuşuyorduk, şimdi herkes konuşuyor. Bakın bu konuyu belki bir iki kişi değil, bir iki kişiden fazla insan konuşuyor ama göreceksiniz hayatımızda çok büyük bir sorun olarak hatta ilerleyen dönemlerde dünya demokrasilerini en büyük tehdit eden konu haline gelecektir. Şimdi belki bu anlamda hafife alıyor olabilirsiniz ama şunu söylemek durumundayım, bunu yaptığım konuşmalardan da takip edin, bu organize yapılar benim sözlerimin bazılarını çarpıtarak, samimi taraftarlarımız ile bağlarımıza yine zarar vermeye çalışacaklardır. İnşallah başaramazlar. Benim kime, neyi, niçin söylediğim aleni bir şekilde ortadadır. Bir Norveç konusu tuttu gidiyor. Yine benzer bir çalışma olarak ‘Ali Koç, bırak git’ hashtag çalışması! Biz de doğal olarak az önce de ifade ettiğim gibi bunları inceliyoruz. Bu Hulusi Belgü ve zihniyeti uzantısı ‘Ali Koç dolduruşa geliyor, iletişimci arkadaşlar tarafından yanlış yönlendiriliyor’. Ben bu dataları Fenerbahçe Spor Kulübü’nden de almadım. O gece bir çalışma yapılıyor, ‘Ali Koç bırak git, Ali Koç istifa et’ demek herkesin hakkı ama bunu organize bir yapıya getirip, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Başkanına bir terör örgütü gibi, az önce konuştuğum terör örgütünün de bu yöntemleri vardı, saldırmasına biz gücümüzün yettiği kadar müsaade etmeyeceğiz. Siz de yardım edin. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün sosyal medya üzerinden yönlendirilmesine, etki altına alınmasına hiçbir zaman, hiçbirimiz –biz olalım ya da olmayalım- müsaade etmemeliyiz. Çünkü bu yatağa girersek çıkamayız. Bu çok tehlikeli bir yer. Samimi taraftarlarımızdan rica ediyorum; sosyal medyanın yarattığı sanal ortama aklınızı ipotek etmeyin! Fenerbahçe Spor Kulübü gibi bir yapı, bu organize yapılara teslim olduğu taktirde inanın ilerideki zararları ve maliyetleri çok çok daha fazla olacaktır.
 
BUGÜN SAĞLIKLI GÖZÜKÜYORSAK, BİR NEBZE KAR YAPMIŞ OLDUYSAK; BU DA DİJİTAL GELİRLERİN SAĞLADIĞI FAYDADANDIR
 
Mali konulara çok girmek istemiyorum, yalnız şunu ifade etmek istiyorum; evet, herkesten daha iyi sonuçlara imza attık, dijital konularda size daha önceden de ifade ettiğim gibi yeni gelir kalemleri yaratmamız lazım dediğimiz konulardan biri dijital konuydu, burada iş birliklerinden dolayı Paribu’ya teşekkür ediyorum. Bu sene hiçbir şekilde maaş ödemelerinde geri kalmadan işlerimizi, gemiyi yüzdürüyoruz, işlerimizi yürütüyoruz. Bu bir seferlikti, seneye daha yeni dijital gelirler bulmamız lazım ama bu bağlamda bugün sağlıklı gözüküyorsak, bir nebze kar yapmış olduysak; bu da dijital gelirlerin sağladığı faydadandır. İnşallah yakında Fenerbahçe Token’ı uluslararası platformlara da taşıyacağız. Burada Paribu’ya teşekkür etmek istiyorum.
 
En önemli gelir kaynağımız olan yayıncı kuruluş gelirleri her geçen gün daha da azalıyor. Şimdi ihalede ne rakam çıkacak bilemiyorum. Ama herhalde çok az lig vardır ki Türkiye Ligi gibi yayıncı kuruluşun son dört senede ödediği paraların dramatik bir şekilde %15-%20 düştüğü herhalde başka bir lig de yoktur.
 
BİRKEZ DAHA DEMOKRASİ BAYRAMI OLARAK GEÇİRMEYİ UMDUĞUMUZ YÜKSEK DİVAN KURULU BAŞKANLIĞINA ADAY OLAN TÜM ADAYLARIMIZA BAŞARILAR DİLİYORUM
 
Yüksek Divan Kurulu seçimine dair, Sayın Vefa Küçük bundan sonra beraber oluruz olmayız bilemiyorum ama bugüne kadar hem adaylık dönemimde hem de başkanlık dönemimde göstermiş olduğunuz duruş, camiamızın akil insan kimliğiyle tavsiyeleriniz, eleştirileriniz… Her şey için teşekkür ediyoruz. Evet, diğer kulüplerde ne yazık ki, ne yazık ki demeyeyim bizi ilgilendirmez de diğer kulüplerde sanki Yüksek Divan Kurulu bir muhalefet gibi hareket ediyor. Burada daha senkronize bir yapı var. Ama şunu da ifade etmek istiyorum; Sayın Selim Ergüder Beyin tavsiyeleri benim de çok dikkatimi çekti. O tavsiyelerin bir kısmını, hepsini, yarısını neyse hayata geçirebildiklerimizi bundan sonra Yüksek Divan Kurulu Başkanımız kim olacaksa hararetle tavsiye ediyoruz. Belki de kulübün gidişatında, kulübün işlerinde daha etkin olacak, daha fazla katma sağlayacak bir Yüksek Divan Kurulu, Yüksek Divan Kurulu Üyeleri yapısının oluşması için bunu hedeflememiz gerektiğini de ifade etmek istiyorum. Bu bağlamda şu ana kadar adaylığını açıklayan Sayın Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Vefa Küçük, Sayın Nail Kır, Sayın Sait Yılmaz hepsine başarılar diliyorum. İnşallah bir kez daha demokrasi bayramı olarak geçirmeyi umduğumuz Yüksek Divan Kurulu Başkanlığına aday olan tüm adaylarımıza ‘yolunuz açık olsun, başarılar’ diliyorum. Daha evvel de ifade ettiğim gibi adaylarımız Fenerbahçe Spor Kulübü’nün iletişim mecralarını ve tesislerini kullanabilirler ama amacımız Vefa Bey ile de bunu konuştum, diğer adaylarla da en kısa zamanda bir araya gelip bunu konuşacağım, amacımız 3 adayın bir araya gelip hangi şartlarda bu tesislerin ve mecraların kullanılacağına karar verip, onların karar verdiği şekilde daha adil bir ortam, daha adil bir rekabet yakalamak için bunun adını koymak istiyoruz. Genel Sekreterimizin dediği gibi şu anda tarihi belirleyemiyoruz, çünkü maç fikstürleri henüz belli değil.

Kapanış mesajımı vermeden önce takdir edersiniz ki tüm görüşlere cevap veremeyeceğim, verirsek maçın ilk yarısını değil hepsini kaçırırız. (Ahmet Bulut’un konuşmasına cevap:) Ahmet Bey, ağzınıza sağlık, keşke dilediğiniz gibi hep beraber kenetlenebilsek, hep beraber aynı hedefe odaklanabilsek. Bunu 3 Temmuz gibi önemli bir davada bile başaramıyoruz. Ama başarmalıyız çünkü bizim sorumluluğumuz. Bu birlik ve beraberlik çağrınızı geçen sefer de yapmıştınız, size katılıyorum. Teşekkür ediyorum. Bir üyemiz stadın isim değişikliğinden bahsetti.  Evet, beni de mutlu eder demiştim ama şu beş sene daha stadın ismi ne olacağı yapılan isim anlaşmasıyla belirlenmiş vaziyette. O süreç bitince bu konuyu tekrar değerlendirebiliriz.
 
TODORİ İŞLETMESİNİ, BİZE YÜK OLMASINA RAĞMEN SİZLERE YAKIŞIR, RAHAT EDEBİLECEĞİNİZ SİZİN HEDEFLEDİĞİNİZ MALİYETLERE YAKIN BİR YER HALİNE GETİRMEK İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ
 
Şimdi Dereağzı... Yok orada lokanta açıkmış, yok burada şöyleymiş, yok 70 senedir o yapı oradaymış… Hepsine katılıyorum. Bazen zor ve önemli kararlar radikal yaklaşımlar gerektirir. Orada pedagojik olarak bırakın Covid’i, pedagojik olarak altyapı sporcularımızın yemek yediği yerde, yetişkinlerin yemek yemesinin ne kadar yanlış olduğu bize raporlarla anlatıldı. İkincisi, Covid özelinde konuşacağım. Biz, her bir sporcumuzu korumak zorundayız. Belli sayıda üyemiz oraya geliyor diye onları bu Covid riskine atamayız. 17 Şubat belirledik açılışı. Peki, neden biz herkesten daha fazla belirliyoruz? Bizim işimiz lokantacılık değil, restoran işletmiyoruz. Biz, bir spor kulübüyüz ve bu spor kulübü için mücadele eden, her ne yaş grubu olursa olsun insanları azami bir şekilde bu Covid sürecinde korumak zorundayız. Hem onların sağlığı için hem de takımlarımızın performansı için… Bakın voleybol takımımız Kazan’a gidemedi, 7 oyuncumuz covidden etkilendi diye. O yüzden Sayın Ferruh Bey, size söylüyorum. Biliyorum, kızıyorsunuz. Sizi her zaman saygıyla takdir ediyorum çünkü içiniz, dışınız bir. Ne düşünüyorsanız onu burada açık, net ve istikrarlı bir şekilde söylüyorsunuz. Ama siz de takdir edersiniz ki bu spor kulübünün birinci önceliği sporcularımızın sağlığı. Böyle bir karar verdik. Yanlış yaptıysak özür dileriz. Bu kararın doğru olduğunu verirken, ben birkaç yöneticimle bir odaya girip ‘hadi şunu da biraz daha uzatalım, ona eziyet çektirelim….’ Böyle karar vermiyoruz. O yüzden uzun vadede de bir spor tesisinde küçük yaştan, 19-20 yaşlarında çocukların olduğu yerde yetişkinlerin aynı ortamda yemek yemelerini, aynı ortamda sosyalleşmelerini uygun bulmuyoruz. O yüzden Sayın Ömer Temelli’nin sorumluluğunda Todori işletmesini, bize yük olmasına rağmen sizlere yakışır bir şekilde, sizin rahat edebileceğiniz bir şekilde ve sizin hedeflediğiniz maliyetlere en yakın bir şekilde maçınızı da seyredeceğiniz, muhabbetinizi edeceğiniz, gerekiyorsa tavlanızı da oynayacağınız; size yakışır bir yer haline getirmek için mücadele ediyoruz. İnşallah sizin için yeterli olur.
 
SİZİN BURAYA ÇIKIP YALANLARLA, İFTİRALARLA BİZİ KÜÇÜK DÜŞÜRMENİZE KESİNLİKLE MÜSAADE ETMEYECEĞİM
 
Hulusi Belgü Bey. Öncelikle daha ilk dönemde ‘çıkın aday olun’ dedim. Bu kadar şikayetiniz varsa çıkın aday olun. Ben bu mevkiye gelirken birkaç defa şu lafı kullandım; beni kerhen destekleyenler. Ne demek istiyorum? Benim için çok ölüp biten değil, ‘nasıl olsa Aziz Yıldırım’ı geçemeyiz, yenemeyiz, Ali Koç geçsin, o gelince onu deviririz zihniyeti olan insanlar var’ dedim. Siz onlardan birisiniz. Bu bir. İki; Fenerbahçe’yle var olanlarla Fenerbahçe için var olanlar dedim, siz Fenerbahçe’yle var olanlardansınız. Üç; ‘Yönetimi Fenerbahçe’yi tanımayan insanlardan oluşturdunuz’ gibi mütemadiyen bir itham içindesiniz. Siz çok iyi tanıyorsunuz ki, aday olduğunuz yönetime bir zatı aldınız ve o zat kendi gittiği başka bir takıma Fenerbahçe’nin kadın basketbolcularını transfer etti. Herhalde Fenerbahçe’yi çok seviyordu, çok biliyordu ki sonra Sayın Aziz Yıldırım’la camiamıza yakışmayacak bir polemik yaşandı. Siz Fenerbahçe camiasına çok sadık, çok iyi bilen insanlarla ekip kurdunuz, olmadı, sonra o kişi gitti basketbol takımı aldı ve bizim takımımıza saldırdı. Bu mu Fenerbahçelilik, bu mu sizin anlayacağınız Fenerbahçelilik? Doğru olduğunuz çok yer var. Net söylüyorum. Evet, beceremedik, istediklerimizi yapamadık. Sportif anlamda futbolda başarısız olduk. Ama sizin buraya çıkıp yalanlarla, iftiralarla bizi küçük düşürmenize kesinlikle müsaade etmeyeceğim. Size dedim, ‘çıkın, aday olun’. Tekrar söylüyorum, çıkın aday olun. Üçüncü defa belki şanslı olursunuz. Allah’ın hakkı üçtür derler, belki gelirsiniz, hayallerinizdeki Fenerbahçe’yi yaratabilirsiniz. İnşallah yapabilirsiniz, inşallah. Bunu küçümsemek için söylemiyorum. Artık sizin camiamızı, daha da önemlisi beni yıpratmak için ucuz ucuz attığınız tweetlerden bıktım. Herkes kendi düşüncesinde haklıdır, saygı duymak zorundayız ama sizinkiler… Yok efendim ‘6 bin kişi gelmiş de şu kadarı oy vermemiş.’ Hangi derneğin, hangi kulübün genel kurulunda bütün üyeleri geliyor? Tarihimize geçen başkan seçimleri 21 bin kişidir, Türk spor tarihine geçen, sadece Fenerbahçe’nin değil. Çıkıyorsunuz pişkin pişkin burada yok 6 bin kişi oy vermiş değil de bütün üyelerden onu eksiltiyorsunuz, şu kadar bin üye, ne kadar ucuz. Yok ‘Pamela Anderson’un sevgilisini getirdiniz.’ Kötü futbolcu getirdin deyin. Ne demek Pamela Anderson, ne alakası var. Son görüşmemizde yine fantastik bir şeyler anlattınız. Getir projeni al dedim şurada bir lokantada yaptığımız buluşmada. Ne oldu? Yok halka açacakmışsınız da bilmem neymiş. Koskoca Fenerbahçe Spor Kulübü futbol takımı halka açıldı, açtığımıza pişmanız. Tamamen zararda olan basketbol takımını halka açacakmış veya şu kadar milyon sponsor getirecekmiş. Onun için siz Fenerbahçe için var olanlardan değilsiniz, Fenerbahçe’yle var olanlardansınız. Çünkü bu tweetleri atmasanız esameniz okunmayacak. Aykut Kocaman’ı yollayacaksak da niye beklemişiz. Bunun bir cetveli mi var? Siz misiniz bunun mükemmeliyet merkezi? Bunu belirleyen, o yanlış, bu uzun, bu kısa diye karar veren? Aziz bey ne kadar haklıymış. Aykut Kocaman’ı ben kovmadım. Aykut Kocaman benim için bu saatten sonra da ne olursa olsun bu camianın en kutsal değerlerinden biridir. Aykut Kocaman niye benim için kutsal bir değerdir? Eminim sizin için de öyledir. Aykut Kocaman gol krallıklarıyla, şampiyonluklarıyla değil, hocalığıyla değil, bizzat gözümle şahit olduğum 3 Temmuz’daki duruşuyla kutsaldır.
 
BEN SPORTİF ANLAMDA CAMİAMIZA ARZU ETTİĞİM ŞEKİLDE BAŞARI GETİREMEDİM AMA HİÇBİR ZAMAN NİYETİMİ SORGULAYAMAZSINIZ
 
Soruyorum. Dolduruşa gelmişim de onun ekibini atmışım. Siz başkansınız ve Samandıra’da çalıştırdığınız teknik ekip Fenerbahçe adreslerinden Google adresine ve oradan da üçüncü bir adrese 2018-19 sezonunun ilk kamp gününden itibaren biz konuyu tespit edene kadar 170 küsür mail, bütün idman datamız, videolarımız, istatistiklerimizi yollasa ne yapardınız? Tekrar ediyorum. Her şeyi bana söyleyebilirsiniz bir şeyi kabul etmem. Yolsuzluk, usulsüzlük, kulübün parasına zarar getirmeyi hiçbir şekilde kabul etmem. Bir daha ağzınızdan böyle bir şey çıkarsa pişman olursunuz. Yok ben kulübü menajerlere teslim etmişim… Hangi menajere teslim ettim? Çalıştığımız bir sürü menajer var. Gel kulübe yaptığımız transferi kaç ayrı menajerlik kulübüyle yaptığımızı verelim. Bak kardeşim iddia sahibi sensin, iddianı açıkla. Gel buraya tespit et. Kimsin sen? Gelip buraya çamur atıyorsun. Menajerlere teslim etmek ne demek biliyor musun? Para götürüyorsunuz demek. Kendine gel. Terbiyesiz. Demokratik ortamda herkes görüşünü ifade etmeli. Bir katkısı olsun hiçbir şey demeyeceğim. Ama sen beni ve yönetimimi satır arasını okursan para götürmekle suçluyorsun. Ben sportif anlamda camiamıza arzu ettiğim şekilde başarı getiremedim ama hiçbir zaman niyetimi sorgulayamazsınız. Genel kurul kararı alıp almayacağımıza biz karar veririz. Sen bir aday ol, ondan sonra bak ne oluyor.
 
FENERBAHÇE İÇİN UĞRAŞ VERDİĞİMİZ MÜCADELEMİZİN MUVAFFAKİYETİ İÇİN CAMİAMIZLA BİR VE BÜTÜN OLMAK ZORUNDAYIZ
 
Sizi bu konuyla meşgul ettiğim için çok özür diliyorum ama artık buramıza geldi. Benim ne sosyal medya ekibim var ne böyle planlı algı operasyonu yapacak niyetim veya değerlerim var. Bu adamlara ben ancak buradan cevap verebiliyorum. Onun için affınıza sığınıyorum hem uzattığım için hem bu konuyla meşgul ettiğim için. Kapanış olarak tüm taraftarlarımıza sesleniyorum: Futbol takımımızın olmaması gereken puan kayıplarından sonra lig sıralamasında geride kaldığımız süreçte camiamızın yaşadığı gergin dönemde her şeye rağmen Fenerbahçemizin yanında olan tüm taraftarlarımıza ve derneklerimize teşekkür ediyorum. Her daim Fenerbahçe’nin yanında olan, sadece Fenerbahçe diyen, şu an üzülen, haklı şekilde kızgın olan, haklı şekilde eleştiren taraftarlarımıza da şunu söylemek istiyorum; biz buradayız, eleştirilerinizi hem görüyoruz, sizi üzmenin bizi üzen en büyük unsur olduğunu bilmenizi istiyorum. Siz 1 üzgünseniz biz 100 yüz üzgünüz. Saygı çerçevesinde yapılan her türlü eleştirinize saygı duyuyoruz, mesajlarınızı almaya çalışıyoruz. Şunu da bilmenizi istiyorum, daha iyisini yapmak için gece gündüz çalışıyoruz. Bunu bilin. Fenerbahçe için uğraş verdiğimiz mücadelemizin muvaffakiyeti için camiamızla bir ve bütün olmak zorundayız, ana odağımız bu. 8 yıllık şampiyonluk özlemimizin, evet tarihimizde böyle bir dönem yok, başka kulüplerin var, bizim yok. Bu kafayla gidersek Allah korusun biz öyle olmayalım da daha zor hedeflere ulaşırız. Bundan doğan sabırsızlık, gergin gündem var, evet. Camiamızın şampiyonluk ateşine ne kadar ihtiyaç duyduğunun her birimiz farkındayız. Net olarak şunu biliyoruz, futbolda bir başarıyı yakalasak tüm gerilimler bitecektir, camianın silkelenip ayağa kalkmasını sağlayacaktır, problemler daha hızlı çözülecektir, olumlu bakış açısı çok daha güçlü hakim olacaktır. Atılan her adımı, maddi manevi her hamleyi, olimpik branşlardaki başarıları, kulübün kurumsal sistemini, mali, durumunu geleceğini, ekonomik kurtuluş adına yapılan hamleleri, verilen büyük emeklerin hepsini ortaya çıkaracaktır bir şampiyonluk. O olana kadar bütün emekler hiçe sayılıyor. Şampiyonluk geldiği zaman bu gibi zihniyetlerin konuşacak hiçbir şeyi kalmayacaktır. Her şey ve her şey o zaman çok daha karşılık bulacak, anlam kazanacaktır. Takımımız lig yarışında zirveden uzak kalsa da bu sene hedeflerimizin olduğu alanlarda başarı için camia olarak topyekun mücadelemizi sürdürmeli ve bundan asla vazgeçmemeliyiz. Bu süreçte yan yana, omuz omuza birbirimize destek olursak, Fenerbahçe’yi sahiplenir, kucaklar korursak ancak o zaman hep beraber başarıya yürüyebiliriz. Hepimizin mücadelesi Fenerbahçe’nin başarısı için. Bu samimi ve iyi niyetli çabamızın, fedakarlıklarımızın elbet bir gün geri dönüşü olacaktır. Elbette bu yaşadığımız şanssızlıklar son bulacak, kara bulutlar dağılacaktır. Kişilerden bağımsız olarak camia olarak kenetlenmeli, bir ve bütün olarak Fenerbahçemize sahip çıkmalıyız. Gelin hep beraber özellikle maça giden taraftarlarımıza sesleniyorum, bu gece gelin hep beraber kenetlenerek yeni bir sayfa açalım."


Basın Fotoğrafları