KULÜP

YDK Başkanımız Vefa Küçük'ün konuşması

18 Temmuz 2020 Cumartesi 12:29

Koronavirüs salgını nedeniyle online (internet üzerinden) gerçekleştirilen Yüksek Divan Kurulu (YDK) Temmuz Ayı Olağan Toplantımızın açılış konuşmasını yapan Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Vefa Küçük’ün açıklamaları şu şekilde:
 
“Değerli başkan, sevgili arkadaşlarım, bizi izleyen YDK üyelerimiz, kulüp üyelerimiz ve milyonlarca taraftarlarımız hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. 15 Mayıs 2020 tarihinde yine online yaptığımız toplantının üzerinden 2 aylık zaman geçti. Biliyorsunuz Yüksek Divan Kurulu sene de 4 kere olağan toplantı yapar. Ocak ayında, nisan ayında, temmuz ayında ve ekim ayında. Biz bugün 2020 yılının üçüncü toplantısını gerçekleştiriyoruz. Bugünlere de şükürler olsun hepimiz sağlıklıyız. Son zamanlarda sağlık nedeniyle hem ülkemizde hem dünyada baş gösteren bu koronavirüs nedeniyle hepimiz tedbirliyiz. Dikkat ettiğimiz sürece –Allah’ın da takdiridir- inşallah sağlıkla yaşantımızı sürdüreceğiz.
 
15 Mayıs’tan bu yana 2 aylık süreçte neler olduğuna kısaca değinmek istiyorum. 27 Mayıs 1960 yılında askeri bir darbe oldu, ordu yönetime el koydu ve Milli Birlik Komitesi ülkeyi yönetmeye başladı; Cumhurbaşkanını, Başbakanı ve o zamanın iktidarı olan Demokrat Parti’nin milletvekillerini Yassıada’ya gönderdi ve sonra da Yüksek Adalet Divanı adı altında özel olarak kurulmuş bir mahkemede onları yargıladı. Türkiye’de Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana çeşitli olağanüstü durumlar nedeniyle İstiklal Mahkemeleri kurulmuştur. 1960 ihtilalinde Yüksek Divan Kurulu adı altında yetkili bir mahkeme kurulmuştur. 1980 ihtilalinden sonra Örf İdare Mahkemeleri kurulmuştur ve 2000 yıllarına geldiğimizde de Özel Yetkili Mahkemeler kurulmuş, özel yetkili savcılar tahsis edilmiştir. 1960 ihtilalinde Yassıada’da yargılananlar arasında daha önce de birçok kez söylediğim gibi Kulübümüzde başkanlık yapmış 3 değerli isim; Medeni Berk, Agah Erozan ve Osman Kavrakoğlu yargılanan ve Yassıada’da ceza alan Fenerbahçe’nin başkanlarıydı. Ama şükürler olsun ki bundan birkaç ay önce TBMM Yassıada yargılamalarını yok saymış ve o gün yargılananlara iade-i itibarda bulunmuştur. Dolayısıyla Fenerbahçe’nin merhum 3 değerli başkanı da iade-i itibara uğrayarak hem millet vicdanında hem de Fenerbahçeliler vicdanında beraat etmişlerdir.
 
Daha sonra 15 Temmuz 2016 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasisine, milletin egemenliğine, meclisin temsil yetkisine son vermek için, bu ülkenin birliğine, beraberliğine dinamit koyma suretiyle bir ihtilal kalkışması yapılmıştır. Bu ülkemizin maruz kaldığı en feci, en üzüntü verici bir eylemdi. Çünkü kendi bağrımızdan yetişmiş, başta ordu mensupları emniyet mensupları olmak üzere yine milli servetimiz olan tanklarımızı, tüfeklerimizi, uçaklarımızı, milletimizin üzerine kullanmaktan çekinmemişler. Milli idarenin tecelli ettiği Büyük Millet Meclisi’ni bombalamışlar, devletimizin temsilcisi, devletimizin başı Cumhurbaşkanımızı bulunduğu yerde yakalamak için büyük gayret göstermişler ama ulu Tanrı onların gayelerini boşa çıkarıp, bugün rahat ediyorsak huzur içerisinde, demokrasi içerisinde bu toplantıları ve yaşantımızı sürdürebiliyorsak, biz yine ordumuza, yine emniyet güçlerimize başta sokağa çıkma suretiyle bu kalkışmayı önleyen Yüce Türk milletine büyük vicdan borcumuz vardır ve hepsine teşekkür ediyoruz. Hepsinden Allah razı olsun. Bu mücadelede hayatını kaybeden 251 vatandaşımız oldu. Onlara Allah’tan rahmet diliyorum.  2 bin 193 gazimiz var.  15 Temmuz kalkışmasından dolayı. Onlara da sağlık, mutluluk ve başarı diliyorum. 3 Temmuz ve 15 Temmuz’un çok yakın bağlantıları var. İrtibatları var. Türkiye Cumhuriyeti’ne 15 Temmuz’da el koymaya yeltenen başta büyük devletler olmak üzere dış mihrakların desteği ve yardımıyla demokrasimize el koyup, parlamentre sistemize son verip, seçimlere katılmadan ülkenin yönetimini ele geçirmek niyetinde olan FETÖ teşkilatı 3 Temmuz 2011 yılında spor kulüplerini ve spor camiasını ele geçirip, ön hazırlık yapma niyetiyle o günkü Başkanımıza bazı yöneticilerimize ve kulüp çalışanlarımıza kumpas hazırlamışlardır. Bu kumpas o günün mevzuatına göre özel yetkili savcılar tarafından ve onların emrinde olan yine FETÖ mensubu emniyet güçlerinin iş birliği ile Başkanımız ve yöneticilerimiz cezaevine gönderilmişlerdir.
 
Türkiye’de 1960 ihtilalinden sonra kurulan Yüksek Adalet Divanı gibi özel yetkili savcılar ve mahkemeler, ihlas edilmiş ve 3 Temmuz kumpası da bunların hüküm sürdüğü bunların diktatör olarak hukuku uyguladıkları bir döneme rastlamıştır. Yüksek Adalet Divanı’nın Başsavcısı Altay Ömer Egesel, Mahkeme Başkanı Salim Başoğlu, bizim yaşımız bunları bilmeye müsait. Türkiye’de herkes, başta Fenerbahçeliler, uydurma kumpas iddianamesini hazırlayan savcı Mehmet Berk’e, Özel Yetkili Başsavcı Vekili Zekeriya Öz’e ve kumpasın içinde olan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mehmet Ekinci’yi  çok iyi bilirler. Bunların hepsi bu FETÖ örgütünün mensubu oldukları daha sonra ortaya çıkan insanlar. Bir kısmı yurt dışına kaçmışlardır, mahkeme başkanı da kaçmaya teşebbüs ederken yalanmış ve cezaevinde bulunmaktadır.
 
İlahi adalet; kime yanlış yaparsanız, kime kumpas kurarsanız, o an için başarılı olduğunuzu zannedersiniz ama bumerang gibi döner dolaşır, ilahi adalet yakanıza yapışır, 3 Temmuz’dan dolayı da uğradığımız haksızlığa kumpası kuran başta FETÖ olmak üzere, FETÖ elebaşısı olmak üzere hepsi şu anda yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Fenerbahçe’ye yaptıkları kumpasın ve yanlışın vicdan azabıyla yaşıyorlar. Biz Fenerbahçeliler 3 Temmuz’a çok önem veriyoruz. 3 Temmuz Kulübümüz açısından ne kadar tehlikeli olursa olsun, bizler yine Tanrı’nın bizleri imtihan etmesi ile karşılaştık. 3 Temmuz’da o günkü Başkanımızla yönetimde olan arkadaşlarımız büyük sebat ve direnç gösterip, büyük cesaret gösterip, Fenerbahçe camiasına birlik ve beraberliği aşılayarak, bizler Fenerbahçeliler, o günkü Başkanımıza, yöneticilerimize, tabi ki Türkiye’nin hukuk sistemine sahip çıktık. 15 Temmuz’da sokağa dökülen milyonlarca Türk insanının 3 Temmuz’da biz Fenerbahçeliler sokağa inmekle, Anıtkabir’i ziyaret etmekle, çeşitli yasal yürüyüşler yapmakla kumpasların karşısında olduğumuzu, demokratik hukuk nizaminin dışındaki her türlü uygulamalara karşı geldiğimizi ispat ettik. Bu yönüyle Fenerbahçe camiası Türk toplumu içinde, Türk sporu içinde ayrıcalığa sahiptir. Fenerbahçeli olmakla hepimiz iftihar ediyoruz. İnşallah hem ülkemiz, hem kulübümüz, bir daha bu kumpaslarda veya benzeri kalkışmalarla, benzeri ele geçirmelerle muhatap olmaz. Hem Cumhuriyetimiz, hem kulübümüz, ilelebet payidar olur. Bu dilek ve temennilerle konuşmalarımı sonlandırıyorum."

Basın Fotoğrafları