KULÜP

YÜKSEK DİVAN KURULU OLAĞAN TOPLANTIMIZ YAPILDI

08 Şubat 2020 Cumartesi 12:13

Yüksek Divan Kurulu Başkanımız Vefa Küçük başkanlığında Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesisleri’nde gerçekleştirilen YDK Toplantısı’na Başkanımız Ali Koç, Yönetim Kurulu Üyelerimiz ve Yüksek Divan Kurulu üyelerimiz katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başladı
Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, kurucularımız, vefat eden yönetici, sporcu ve taraftarlarımız ve depremde, çığ düşmesinde ve uçak kazasında hayatını kaybedenler ile vatanımızın, demokrasimizin, milletimizin bekası için canlarını veren şehitlerimiz için yapılan saygı duruşunun ardından, İstiklal Marşı'nın hep bir ağızdan okunmasıyla toplantı başladı.

​“Başkanımız Ali Koç’un da dediği gibi 3 Temmuz’da şampiyonluğumuzu engellemeye çalıştılar, bugün de bizi şampiyon yapmamak üzere çaba harcıyorlar”

Yüksek Divan Kurulu Olağan Toplantısı’nın açılış konuşmasını YDK Başkanımız Vefa Küçük yaptı. Küçük konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Kulübümüzün sayın başkanı, yönetim kurulu üyeleri, sayın denetim kurulu üyeleri, Yüksek Divan Kurulumuzun siz saygı değer üyeleri, değerli katılımcılar ocak ayında yapmamız gereken toplantımızı belli gerekçelerle bugün yapabiliyoruz. Geçen hafta yapmayı düşündüğümüz bu toplantı kulübümüz yönünden önemli olan Trabzonspor maçı nedeniyle ve Başkanımız ile yönetimimizin de Trabzon’da olması nedeniyle gerekli toplantıyı bu nedenle bir hafta sonraya yani bugüne erteledik. Gecikmemizin başlıca nedeni Trabzon maçının önemi ve yönetimimizin orada olması gerektiği içindir. Ülkemiz kuruluşundan bugüne çeşitli dönemlerde iş ve dış tehlikelerle devamlı mücadele etmiştir, bugün de ülkemiz, devletimiz bizlerin huzurunu sağlamak için canla başla mücadelesini sürdürmektedir. Tabii Türkiye bir bütündür, Türkiye bölünmez bir insan topluluğudur. Bunun içerisinde spor kulüpleri, spor yapanlar, sporla haşır neşir olanlar da bu bütünün bir parçasıdır. Cumhuriyetimizin kuruluşundan önce ve Cumhuriyetten bugüne değin spor, devamlı ülkenin en çok ilgisini çeken ve üzerinde en çok senaryolar yapılıp uygulamaya konulan bir uğraş dalıdır. Bizim kulübümüz de cumhuriyetten önce, cumhuriyete ve bugüne kadar ki dönemde ülkenin makus kaderi olarak kulübümüz üzerinde çok büyük senaryolar üretilmiştir, uygulamaya konulmuştur. En sondan geriye doğru gitmek istiyorum; Futbol takımımız, geçen sene kendi yanlışıyla, kendi performansıyla başarılı olamadı ancak bu sezon ligin başlamasından bugüne kadar futbol takımımız, başkan, yönetimin ve teknik heyetin emrinde son derece başarılı maçlar yapıyorlar. Ama ülke genelinde geçmişten bugüne kadar gelen senaryolar yine kulübümüzün aleyhine yazılmaya ve uygulanmaya başlandı. Geçmişte nasıl Aziz Yıldırım kulüp başkanı olarak camiamızı temsilen çeşitli devrelerde haklı çıkışlar, haklı beyanatlar yapmışsa, 2018 yılında seçilen Sayın Ali Koç ve yönetimi, aynı haklı mücadeleyi yerine geldiği zaman çekinmeden en sert şekliyle ifade ediyor. Başkanımızın, 12 Ocak tarihinde Antalya’da yaptığı konuşma çok anlamlıdır. Tabii bu Başkanımızın ve yönetimimizin görüşü olmakla birlikte camiamızın bütününün YDK üyesi olarak sizlerin, Divan Başkanı olarak bizlerin de hislerine tercüman olan bir beyanattır. Sayın Başkan, orada şunu söylemiştir; ‘3 Temmuz’da bize kumpas kurularak kulübümüz zora sokulmak istenmiş, yönetimi değiştirilmek istenmiş, kulübümüze el konulmak istenmiş, şampiyonluklar önlenmek istenmiştir.’ demiştir. Bugün bunun bir benzerini yaşıyoruz. Yine kulübümüz üzerinde bir takım senaryolar üretildiğini ve uygulamaya devam edildiğini söylemiştir. Bu gerçekten çok anlamlı bir kelimedir. Biz, başkanlık divanı olarak ve siz değerli üyelerimizden çoğunluğuyla yaptığımız temaslarda Başkanımızın bu beyanının doğru olduğunu, bizleri de temsilen bu sözleri sarf ettiğini ve Başkanımızı, yönetimimizi desteklediğimizi, yanlarında yer aldığımızı huzurlarınızda beyan ediyorum.”

“Kötü günler bizim gücümüzün Türkiye’de ve Türk sporunda anlaşılması gerektiği noktalarda yekvücut oluyoruz”

“Camiamız iyi günde zaten yönetimimizle birlikte seviniyor ama camiamızın, sizlerin, kongre üyelerimizin, taraftarlarımızın gücü kötü günlerde ortaya çıkıyor. İşte o kötü günler bizim gücümüzün ispat edildiği, bizim gücümüzün Türkiye’de, Türk sporunda, Türk kamuoyunda anlaşılması gerektiği noktalarda yekvücut oluyoruz. Bu, sadece bugünün değil, 3 Temmuz’un da meselesidir. Cumhuriyetin kurulmasından önce yapılan sportif müsabakalarda öncelikle spordan önce vatanın müdafaası, İstiklal Savaşı’na, Çanakkale Savaşı’na, Kurtuluş Savaşı’na katkılarda bulunan bir kulübüz. Anadolu’ya silah kaçırılmasını bizzat organize eden bir kulübüz. Sporcularımız, üyelerimiz vatan uğruna Anadolu’ya silah götürülmesine yardımcı olan insanların yer aldığı bir topluluğuz. Bunu tespit eden o günün işgal kuvvetleri komutanlığı, kulübümüzü bu nedenle 2,5 ay kapattı. O günkü Başkanımız Sabri Toprak’ı Malta’ya sürgüne göndermiştir. Neden? Çünkü biz, vatanımızı koruyorduk, İstiklalimizin sağlanması, ülkemizin kurtarılması için kulüp, sporcular, üyeler, şahıslar olarak yardımcı olmuştuk. Bu, bizim iftihar vesilemizdir. Bize ceza verilmesi bize ödüldür. Aradan zaman geçti ve ben yaşanmış bazı olayları dile getirmek istiyorum. Sene 1934, Taksim Stadı’nda Galatasaray ile maçımız var. Bu maçta çeşitli sertlikler oldu. Fenerbahçe’den 9, Galatasaray’dan 8 oyuncu ihraç oldu ve maç yarıda kaldı. Ve Galatasaray’ı değil, Fenerbahçe’yi cezalandırmak için o gün federasyon ki adı federasyon da değildi, teşkilat idi. Hakem Kurulu, sadece Fenerbahçe’yi cezalandırdı. Yönetim, yapılan bu haksızlığa karşı geldi. Yasal itirazlarını yaptığı gibi ülke genelinde Fenerbahçelilerin nezdinde protestolarda bulundu. Cumhurbaşkanı rahmetli ülkemizin kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk idi, Başbakan İsmet İnönü’dür. Hepimizin iftihar ettiği gibi cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Fenerbahçelidir. Bu güce rağmen Ağrı mebusu Halit Bayrak diye bir zat, aynı zamanda futbol teşkilatının içinde ikinci başkan, Fenerbahçe düşmanı,  bütün olayları Fenerbahçelilerin çıkardığını söyleyerek Fenerbahçe’nin ceza alması için uğraş verdi. Fenerbahçe, teşkilat olarak federasyon ve kurullar nezdinde mücadele etti ve yasal yolu takip etmeye devam etti. Bahsettiğimiz Ağrı milletvekili Halit Bayrak, bizim yönetimi ve başkanımızı tehdit etti; ‘İtirazlarınızı geri alın, yoksa stadı elinizden alacağız ve kulübünüzü de kapatacağız.’ dedi. Bu gücü nereden buluyordu? Tek başına mı buluyordu, organize olarak mı buluyordu? Halen meçhul ve tarihe gömülmüş durumda. O gün kulübümüzü yönetenler ve kurucularımız ki o dönemde 3 kişilik bir heyetimiz vardı ve Ankara’ya gitti. Adliye Vekili olan Şükrü Saracoğlu’na müracaat ettiler ve ‘Gel başımıza geç, Başkan ol ve bizi bu dertten kurtar.’ dediler. Ve 16 Mart 1934’te Şükrü Saracoğlu, başkan oldu ve Fenerbahçe’nin stadının elinden alınması, kulübün kapatılması bu şekilde önlenmiş oldu. Fenerbahçe tarihinde Aziz Yıldırım’dan sonra en uzun süre başkanlık yapan ve bugün stadımızda ismi olan değerli Başkanımız Şükrü Saracoğlu, mecburiyetten ve istek üzerine kulübümüze başkan oldu. Bunlar hep gerçeklerdir. Tehditler karşısında, kulübümüze kurulan kumpaslar karşısında çareyi Şükrü Saracoğlu’na sığınarak ve onu Başkan yaparak kurtardık. Geldik 1960 ihtilaline. 1959-1960 sezonunda Türkiye Ligi başladı. Türkiye Ligi’nin o sezonki şampiyonu Fenerbahçe oldu. 1960-1961 sezonunda Fenerbahçe, ligin bitmesine yakın Galatasaray’ın 1 puan gerisindeydi. Gençlerbirliği ile İnönü Stadı’nda maçımız vardı. Fenerbahçe,  puan kazanır; Galatasaray puan kaybederse şampiyonluk ihtimali kuvvetli olarak Fenerbahçe tarafına geçti. Bu maçta Gençlerbirliği Başkanı Orhan Şeref Apak  -bizim nesiller hatırlar- Fenerbahçe’ye garezi olan bir başkandı. O gün basına verdiği demeçlerde, ‘Fenerbahçe bizi İstanbul’da yenemez, bizden puan alamaz. Eğer alırsa ben 1 seneye yakamda Fenerbahçe rozeti taşıyıp dolaşacağım.’ diyerek o kadar kesin konuştu. Bu maç hadiseli geçti. Maçın 80.dakikasına kadar Fenerbahçe 3-2 mağlup idi. Sonra 88.dakikada gol attık, yan hakem Orhan Gönül, orta hakem de Muzaffer Sarvan’dı. Meşhur golümüzü, nizami golümüzü ofsayt gerekçesiyle iptal ettirdi. Şeref Has, o iptal kararından sonra bir gol daha attı. Orta hakem golü verdi, yan hakem ısrarla saha içine girerek bu golün nizami olmadığını ve ofsayt olduğunu iddia etti ama orta hakem vicdanlı, yan hakemin bu tehditlerine boyun eğmedi ve golü geçerli saydı. Maç 3-3 beraber bitti. Asıl olaylar ondan sonra başladı. Bu olaylar herkesi tahrik etti. Sahaya yabancı madde atıldı. Yabancı maddenin birisi askerimize isabet etti. Merkez Hakem Kurulu 2. Başkanı Sulfi Baran. Bu ismi bizim nesil iyi hatırlar. Ertesi gün soluğu Sıkıyönetim komutanlığında aldı. ‘Gördünüz mü Fenerbahçe orduya düşman. Askerin üzerine yabancı cisim attı.’ 3 yöneticimiz Sıkıyönetim komutanlığına davet edildi. Görevli bir albay bu üç üyemizi tehdit etti ama üç yöneticimiz Sıkıyönetim Komutanını ikna etti ve oradan ikna edilmiş olarak ayrıldılar. Fakat arkadan şu oyunlar oynandı. MHK iki yan hakeme rapor düzenletti. Fenerbahçelilerin maç sırasında ve sonrasında hadise yarattıkları söylendi. Bu rapor neticesinde 3 yöneticimize ve 6 mili sporcumuza cezalar verildi. Bunlar niçin anlatıyorum? Kendini görevli sayan paralel yapı, ülkesine, devletine, ordusuna, bayrağına saygılı olan Fenerbahçe’ye bu paralel yapı o günde bugünde senaryolar yazıp kumpas kurup oyunlar oynadı.”

“1978-79’da Trabzonspor ile maçımız var. 80. dakikada Şenol gol attı. Büyük hadiseler oldu. Hakem nizami golü verdi. Sahaya hakem komitesi olan bir hakem ki sivil, sahaya girdi.  Bizim oyuncularımızı yakasına yapışıp tehdit etti. Sonrasında maç devam etti. Hakem uydurma bir penaltı ile maçı berabere bitirdi. Bu maçın yankısı büyük oldu. Hakem bir gazeteye yaptığı konuşmada ‘Orada çok can yanacaktı, belki ölenler olacaktı. Ben bile bile penaltı verdim. Hakem olarak yanlış yaptım,insan olarak doğrum yaptım. Bu hadiseler ancak böyle önlenebilirdi’ dedi. Maç sahada kazanılır, bizde o yoldayız. Peki maç sahada kazanılmadan önce ya da kazandıktan sonra oynanan oyunlar, kurulan kumpaslar, paralel yapının senaryoları ne olacak? Sessiz mi kalacağız. Tabi ki tepki göstereceğiz.” 

“Başkanımızı ve yönetimimizi destekliyoruz”
“3 Temmuz 2011’de Başkanımız cezaevine girdi. Onun meşhur beyanatı vardır. ‘Ne şikesi vatan elden gidiyor. Farkında değil misiniz? Vatanı kurtarın’ dedi. Bu söze o zaman kimse değer vermedi ama sonradan olaylar gelişti. 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’da da cumhuriyetimize, devletimize ve bayrağımıza darbe girişiminde bulundu. 2011’deki beyanat, 5 yıl sonra gerçek oldu. Bugünde Sayın Ali Koç ve yönetimi, bizi kayırın tarzında çıkışları olmadı. Federasyona rağmen paralel yapı olan bazı güçlerin şampiyonluğumuzun önlenmesi, yolumuzu kesmek için yaptıkları senaryoları ortaya çıkarıyor. 12 Ocak’ın ruhu budur. 12 Ocak’ta Sayın Ali Koç’un yaptığı konuşmanın esası budur. Divan heyeti olarak kendisini destekliyoruz.   Biz 3 seneliğine camiamızı onlara emanet ettik. Onlar da gözü gibi sakınıp bu emanetin hakkını vermeye çalışıyorlar. Ali Koç başkanımızın bir kaderi var. 3 Temmuz 2011 kumpasında Kulübümüzde asbaşkandı.  O dönemde kulübün bayraktarlığını yapmıştır ve kulübü diri tutmuştur. Hiçbir şeyden yılmadan camianın başına geçmiştir. Sizleri ve bizleri müdafaa etmiştir. Bugünde en yetkili kişidir. 3 Temmuz’da nasıl cesurca camiamızın haklarını korumuşsa bugünde aynısı yapmaktadır. Kendisine desteğimiz sonsuzdur. O zaman da Aziz başkana destek vermiştik. Kendi seçtiğimiz başkanlara ve yönetime hep sahip çıktık. Bundan sonra da sahip çıkmaya devam edeceğiz. “

“Biz devletimizle barışık kulübüz. Vatanımızı, devletimizi seviyoruz. Armamızda beyaz ve kırmızı renkler de vardır. Ulusa rengimizdir. Ulusal rengide taşıyan bir kulübümüz. Cumhurbaşkanımız Kulübümüz üyesi. Ekim ayındaki toplantıya teşrif ettiler. Plaket verdik. İyi bir Fenerbahçeli. Kendisini seviyoruz.  Fenerbahçeli olarak seviyoruz. 1934’de Mustafa Kemal Atatürk Reis-i Cumhurdu. İsmet İnönü başbakandı ama birileri çıktı; kulübü kapatmak istedi, stadı elimizden almak istedi. Bugünde Cumhurbaşkanımıza rağmen bazıları Fenerbahçe’nin aleyhinde beyanatlar veriyorlar. Fenerbahçe’nin başarısını kıskanıyorlar. Devir yine devam ediyor. Bundan sonra da böyle olacak ama biz devletimizi vatanımızı bayrağımızı desteklemeye, bizi yönetenlerin yanında olmaya devam edeceğiz. Başka bir amacımız olamaz.”

“Aziz Yıldırım da, Fenerbahçe’de haklı çıktı”

“3 Temmuz kumpasına uğrayan o günkü Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım hukuk nazarında, zaten vicdanlarımızda beraat emişti. Şimdi hukuk nazarında da beraat etti. Kendisinin haklılığını biz biliyorduk.   Bizim dışımızda kimse bilmek istemiyordu. UEFA’ya şikayet yazılarını yazanlar, ‘Aziz Yıldırım’ı 150-200 sene ceza alır. Cezaevinden çıkmaz’ diyenler. Futbol federasyonuna itiraz edenler. Yargılandığı mahkemenin kararını temyiz etmek isteyenler. Şimdi hepsi mahcup oldu. Aziz Yıldırım da Fenerbahçe’de haklı çıktı.  Aziz Yıldırım da kendisi için değil Fenerbahçe için bu eziyetlere katlandı. 1 sene cezaevinde kaldı. Kendisine özel yaşantısında aile yaşantısında sağlıklar ve başarılar diliyorum.”

“Ordu mensuplarımızı, emniyet güçlerimize, depremde ve çığda, uçak kazasında vefat eden vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum. Ailelerine sabırlar diliyorum. “

“Bugün uzun konuşmamız gerekiyordu. Başkana ve yönetime de destek verip yalnız olmadıklarını ifade etmemiz gerekiyordu. Spor kamuoyunda birlik ve beraberliğimizi gösteren beyanatlarda bulunmamız gerekiyordu. Divan kurulu heyetimiz adına, sizler adına ve benimle temas kuran büyük çoğunluğu üyelerimiz adına bu konuşmayı yaptım.  Sevgi ve saygılarımla.” 

Ardından geçtiğimiz aylarda vefat eden üyelerimiz ile Yüksek Divan Kurulumuza yeni katılan üyelerimizin isimleri tek tek okundu. 

Plaketler takdim edildi
Kulübe üyelikte 40. ve 50. yıllarını dolduran üyelere plaketleri Başkanımız, YDK Başkanımız ve yöneticilerimiz tarafından takdim edildi.  

40.yıl: Can Çinay, Süleyman Aydın, Necip Baykan, Fadlı Turan, Ömer Ayhan, Burak Demircioğlu, Mustafa Gür, Gökhan Karabiber, İdris Kavala, Yılmaz Tavukçuoğlu, İbrahim Yapıcıkardeşler, Mehmet Emin Sazak, Remzi Çekirdekçi, Mehmet Sadıkoğlu, Mehmet Yaşar Çağlak, İbrahim Gürhan Sayınsoy.

50.yıl: Orhan Keçeli, Mehmet Köseoğlu, Serdar Çintan, Ahmet Burhan Başoğlu, Ali Sinan Büyükyüksel, Oğuz Faik Toplay.

YK Faaliyet Raporu okundu
Daha sonra Yönetim Kurulu Faaliyet raporu okunmasına geçildi. Genel Sekreterimiz Burak Çağlan Kızılhan, başlıklar halinde son 3 aylık dönemde Kulübümüzde hangi gelişmelerin yaşandığını, yapılan planlamaları ve düzenlemeleri aktardı. Genel Sekreterimiz Burak Çağlan Kızılhan 'ın konuşması için TIKLAYINIZ. 

Denetim kurulu raporu okundu
Yönetim kurulu faaliyet raporunun okunmasının ardından gündemdeki denetim kurulu raporunun (DKR) okunması maddesine geçildi. Rapor, Denetim Kurulu Üyemiz Fuat Durutaş tarafından okudu.

DKR hakkında bilgi verilmesinin ardından YDK üyelerin düşünce, görüş ve önerilerini içeren konuşmalarının sonrasında toplantı, Başkanımız Ali Koç’un konuşmasıyla noktalandı.

Başkanımız Ali Koç'un konuşması için TIKLAYINIZ.

Fotoğraflar: Burak Saltık

Basın Fotoğrafları