Başkanımız Ali Y. Koç, Türkiye Futbol Federasyonu Statüsünün 27. maddesi hükmü gereğince 01.06.2020-31.05.2021 dönemi ile ilgili olarak düzenlenen TFF Olağan Genel Kurul toplantısında açıklamalarda bulundu.
Başkanımız Ali Y. Koç, TFF Başkanı Nihat Özdemir, TFF Yönetim Kurulu üyeleri, Kulüp Başkanları ve Genel Kurul delegelerine hitaben yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Başkanımız, Federasyon Yönetim Kurulu Üyeleri, Federasyonumuzun yetkilileri, Türk futbolunun en önemli paydaşları olan tüm liglerden kulüp başkanlarımız hepinizi sevgi ve saygıyla kucaklıyorum.
Anlatacağım çok şey var ama sınırlı tutacağım. Biliyorsunuz birkaç hafta evvel çok uzun bir süre önce değil, Kulüpler Birliği Vakfı olarak 19 kulübün imzasıyla sorunlarımızı dile getiren bir açıklamada bulunmuştuk. Bu açıklamadan geçen süre zarfında federasyonumuzla dün gece saat 21.00 sularında ilk defa konuları istişare etmek için bir toplantı yaptık. Toplantının nispeten olumlu geçtiğini düşünüyorum. Toplantıda varılan, mutabık kalınan konuların da tez zamanda yürürlüğe gireceğini ve bu biraz sonra konuşulacak konularda da en azından bir nebze son dönemlerde çok ciddi anlamda erozyona uğrayan Türk futbolundaki güven müessesine bir nebze olsun güven hususunda da fayda sağlayacağına ümit ediyorum.
Federasyonumuzdan Fenerbahçe’den olmasa bile(!) en azından diğer kulüplerimizi çağırıp, ‘nasıl bu sorunları aşarız’ yaklaşımını beklerdik
Samimi olduğunuza inanmak istiyorum. Ama diğer taraftan ben federasyon başkanı ve yönetim kurulu olsaydım Türk futbolunun en önemli paydaşları olan Süper Lig kulüplerinin ciddi serzenişlerinin bulunduğu unsurlarda hiç olmazsa Mali Genel Kurul’dan çok önce ‘Arkadaşlar, gelin oturalım. Nedir derdiniz, sorununuz? Çözelim. Komisyon belirleyelim. Çalışma grupları yapalım. İstişare edelim. Diyalogla çözülemeyecek sorun tabii ki yoktur. Her konuda mutabakat sağlayamayabiliriz, her konuda benzer düşüncelerde olmaya biliriz. Ama akıl akıldan üstündür. Diyalogla çözüm odaklı ilişkiler ve istişarelerle çok ciddi yol kat edeceğimize inanıyorum’. Hal böyleyken bu kadar sorun yaşayan kulüpler sonunda bıçak kemiğe dayanınca, yaptığımız açıklamayı yapmak zorunda kalınca en azından Fenerbahçe Spor Kulübü olarak federasyonumuzdan Fenerbahçe’den olmasa bile(!) en azından diğer kulüplerimizi çağırıp, ‘nasıl bu sorunları aşarız’ yaklaşımını beklerdik. Ama yine de her şeye rağmen dünkü toplantının bundan sonraki süreç içerisinde hayırlı sonuçlara vesile olmasını canıgönülden diliyorum.
Her sorunu aşabiliriz yeter ki gerekli irade, gerekli istek, gerekli arzu olsun!
Türk futbolu son derece yoğun, karmaşa, güvensizlik, adil ortamdan uzak, finansal açıdan çökmüş, lig yaş ortalaması olarak belki de Avrupa’daki en yaşlı liglerden biri, genç oyuncu oynatma konusunda Avrupa’da en gerilerdeyiz. Hâlbuki demografik olarak, nüfus olarak baktığımızda ‘en genç nüfusa’ sahibiz! İlgi alanı olarak baktığımızda herhalde pek çok Avrupa ülkesinden çok daha yoğun futbola olan ilginin olduğu bir ülkedeyiz ama buna rağmen ne yazık ki öz kaynaktan futbolcu çıkarmakta, futbolcu konusunda net ihracatçı konumuza gelmekten son derece uzak konumdayız. Burada pek çok stadımız var. Stat konusunda belki de Avrupa’da birinciyiz. Ama biraz evvel Sayın Mehmet Bey’in de ifade ettiği gibi ‘1 stat 40 akademi’ diyor ama baktığımız zaman birkaç kulübümüz dışında neredeyse altyapı konusunda hiç imkanımız yok, sınırlı tesislerimiz var, tabana yayılmış bir spor anlayışımız yok, futbol anlayışımız yok. Yani mahallelerde, ilçelerde, semtlerde, köylerde… futbol sahaları o tip altyapılarımız yok. Mehmet Bey’e katılmadığım konu; Mehmet Bey, Altınordu bir cazibe merkezi ve onu tekrara huzurlarınızda tekrar alkışlıyorum. Her şeyini verdi. Belki onlar cazibe merkezi oldukları için hoca bulmakta zorluk yaşamıyorlar ama bizler altyapılara hoca bulmakta da sorun yaşıyoruz. Ve bunun gibi pek çok sıkıntı olan unsuru sayabilirim. Tabii bunların hepsi mevcut federasyonumuza bağlanamaz. Futbolun bugün içinde bulunduğu durumda biz kulüplerin de çok büyük katkısı, payı vardır. Ama çözmek istiyorsak irade şarttır. İrade olmadan bunu çözemeyiz. Uluslararası alanda aranın ne kadar açıldığını her geçen gün görüyoruz; sadece finansal boyutta değil, rekabet anlamında, futbol kalitesi anlamında, yapılan yatırımın geri dönüşü arasında ne kadar geride kaldığımız herkesin malumu. Çözmek sorun mu? Bence değil. Dün de toplantıda ifade ettiğim gibi her sorunu aşabiliriz yeter ki gerekli irade, gerekli istek, gerekli arzu olsun! Şansımıza tekerleği yeniden icat etmemize gerek yok, çünkü bunu başaran pek çok ülke var: Almanya 10 yıllık plan yaptı, Belçika yaptı, İsviçre yaptı, İzlanda yaptı. Peki, biz niye yapamıyoruz?
Türkiye’nin bir devlet futbol stratejisi olması gerektiğine inanıyorum
Türkiye’nin bir devlet futbol stratejisi olması gerektiğine inanıyorum. Ve 10 yıl içinde futbolun her konusunda, her kademesinde, her katmanında büyük bir devrimsel dönüşüme, değişime, transformasyona ihtiyacımız var. Ama bu işin en başında olan sizler soruyorum, federasyonumuza soruyorum: Böyle bir irade sergiliyor muyuz? Yoksa günlük kararlar, günlük ilişkiler, ilişkiler bazında alınan kararlar, orta ve uzun vadeli düşünmeden günü kurtarmaya yakın futbol yönetim şeklinde miyiz, bunu size bırakıyorum. Ama benim gördüğüm bizler az önce saydığım ülkelerin 2000’lerin başında, 2000’lerin ortasında yaptığı bu transformasyona, bu değişime inandığımızı sanmıyorum. Son derece de uzağında olduğumuzu düşünüyorum. Bu kafayla gidersek de dibe vurduğumuzu sanıyordum ama bence daha da diplere ineceğiz. Bu bağlamda federasyonumuzun kulüplerle çekişmesini bir yana bırakıp, hepimizin aynı gemide olduğunu hatırlayıp, bu çekişmeleri bitirip ful koordinasyon, iletişim, yapıcı ilişkiler çerçevesinde futbolumuzu bugün içinde bulunduğu durumdan çıkarmak için orta ve uzun vadeli planları harekete geçirmek durumundayız. Yani ülkemize yeni bir futbol aklı, yeni bir futbol yaklaşımı sergilememizin zamanı çoktan geldi de geçti. Bunun dışında daha fazla detaya girmek istemiyorum. 3 sene evvel burada yaptığım konuşmada federasyonumuz, Türk futbolu için gereken zemini, adil rekabet ortamını vs. vs. saydım, yapmak için ‘biz sizin emrinizdeyiz’ dedim. Aradan 3 sene geçti tekrar Fenerbahçe Spor Kulübü olarak Türk futbolunun kalkınması için bize ne düşüyorsa yapmaya hazırız ama bunun için sağlıklı diyaloglar olması gerekir. Mesela 2 hafta evvel yaptığımız açıklama, orada bulunan 19 kulübün imzaladığı açıklama çok yazıktır ki şahsıma mal edildi ve çok yazıktır ki sayın başkan, sizin yönetiminizde olan bazı arkadaşlar -ve ne olur beni isim vermek zorunda bırakmayın ne kulüp ismi ne de arayanların ismini- bence son derece ahlaksızca bazı kulüpleri arayıp ‘Ali Koç’un kuyruğuna takılmayın, onun dümen suyuna girmeyin…’ Sanki o açıklamayı ben yazdım, ben zorla 19 kulübe imzalattım. Hatta buna benzer yazılar da devlete başkaldırma şeklinde gazetelerde kurgulandı. Bunu siz yaptınız demek istenmiyorum, işi o noktaya getirmek istemiyorum ama sizin yönetiminizde 1 veya birden çok kişi pek çok kulübü arayarak 19 kulübün imzaladığı açıklamayı sanki ben tek başıma kurgulamışım gibi –keşke öyle bir gücüm olsa- ‘Ali Koç’un dümen suyuna girmeyin’ –Fenerbahçe bile değil, Ali Koç- tarzında, mealinde konuşmalar yapması aslında bu acizliğin çok önemli bir göstergesi olduğunu da düşünüyorum. Ve bu telefonu eden kişilerin de Fenerbahçe Spor Kulübü’nden, benden değil özür dilemesi gerektiğini söylemek istiyorum.
Dolayısıyla demin ifade ettiğim yaklaşımı bu şekilde sergileyemeyiz. Siz bizden sonra bir açıklama yaptınız. Bu açıklama düellosuna girmeden bence diyalogla, medeni insanların yaptığı şekilde istişareyle aşılabilecek sorunlarken sizler algı yönetimi yapmaya ve bu işi bir kulübe de değil bir kişiye mal etme yolunu tercih ettiniz.
Tekrar söylüyorum, dünkü yaptığımız istişare inşallah samimidir. İnşallah bu genel kuruldan sonra bu görüşmeler, bu konuşmalar çok olumlu yöne seyreder. Hep beraber elbirliğiyle sorunlarımızı çözmek için elimizden geleni yaparız.
Yayıncı kuruluşla ilgili bir şey söyleme mecburiyeti hissediyorum. Herkes, ‘Aman o işlere girme, etme’ diyor. Ben doğru bildiğini söylemeyi seven bir insanım. Sizlerin de hiçbir zaman arkanızdan konuşmam. Yüzünüze söylemediğim hiçbir şeyi arkanızdan konuşmam ama yüzünüze söylediğim her şeyi de kamuoyu önünde açıkça ifade ederim. Yayıncı kuruluş konusunda teşekkür ettiniz. Normal olabilir, normal şartlarda. Hatta bu şartlarda da normal olabilir. Şöyle, yaptığınız güzel konuşmada yayıncı kuruluşla yaşanan problemleri de ifade etseydiniz o zaman bir nebze teşekkürünüzü anlayışla karşılayabilirdim ama buna mukabil bizler feryat ediyoruz. Anadolu kulüplerimizin en önemli gelir kaynağı yayıncı kuruluştan gelen gelirler; belki %70-80, bazı kulüplerde %90’ı. Biz benim bulunduğum dönemde 3 senedir resmen taciz edilir bir şekilde devamlı indirim taleplerine muhatap kalıyoruz. Bununla da bitmiyor, bunun yapılış şekli, bıçağın kemiğe kadar dayanması bekleniyor, bıçak kemiğe dayandığında indirimler bir şekilde alınıyor. Hep onların istediği oluyor. Bu nasıl bir düzendir ki 5 senede 2,5 milyar dolar olması gereken yayıncı kuruluş -5.senesine bu sezon gireceğiz- son 4 seneyi alalım, yapılan indirimlerin toplam tutarı 394 milyon dolar. Yani son 4 senede 2 milyar dolar olması gereken yayıncı kuruluş gelirlerinden son 4 senede 394 milyon dolar indirim yapılmış. Bu sene ne olacak bilmiyoruz. Kabaca bir hesap 3-3,1 milyar lira alırsak ki bize göre en azından onu almamız lazım. Bu demektir ki ihale şartlarına göre 170 milyon dolar daha indirim. Yani bu indirimler 500-600 milyon dolarlara geliyor. 2021-22 sezonu için şu an bir anlaşma yok. Ne olacağını bilmiyoruz. 2020-21 sezonunda da bu aylarda anlaşma yoktu. Ağustosta da, eylülde de yoktu. Liglerin 5. - 10. haftası mı ne anlaşma sağlandı. Bizler kabul etmedik. 2,6 milyar dendi, bizler kabul etmedik ama biz hukuken muhatap olmadığımız için federasyonumuz bu rakamı kabul etti. Federasyonumuzun yaptığı açıklamada dikkat ederseniz pek çok yerde şu ibare yer alıyor, ‘Kulüplerin bilgisi dahilinde’ veya ‘Kulüpler Birliği Başkanının bilgisi dahilinde’. Sanki biz bütün bu kararlara onay veriyormuşuz, sanki bilgilendirme bir onay mekanizması, bizden bu konularda onay alınıyormuş gibi pozisyonlandırılıyor.
2021-22 sezonunda ne ödeneceği belli değil. Ne zaman belli olacak o da belli değil. Normalde bir ihaleye girdiğiniz zaman, ihale şartlarını yerine getiremediğiniz zaman teminat mektubunuz devreye girer. Teminat mektubu da yok. Bizi koruyabilecek tek bir kurum var amirimiz olan Türkiye Futbol Federasyonu. Ama şöyle vahim bir durum var; bize gelen bilgilere, somut olduğunu düşündüğüm bilgilere göre başkanımızın bazı yerlerde yayıncıyla bir sorun olmadığını ifade ettiği söyleniyor, yakın zaman içinde. Ben amirimiz olarak, başımız olarak, bizi yöneten kurum olarak şu soruyu sormak istiyorum, sayın başkanımız bir daha söz alacağınızı varsayarak bunu soruyorum. Size göre yayıncı kuruluşla bir sorun var mı, yok mu? Varsa bu sorunlar nedir, ne derinliktedir? Lütfen bize aktarın. Yoksa, kulüpler abartıyor bu sorunu diyorsanız onu da anlatın. Ama burada lütfen tüm Türkiye’nin huzurunda bu konuya açıklık getirmenizi sizden özellikle rica ediyorum. Kriz var mı, yok mu?
Biz Fenerbahçe Spor Kulübü olarak sırf yayıncıyla olan ilişkiler, yaşananlar ve gelinen nokta itibarıyla bu genel kurulda ibra konusunda çekimser davranacağımızı da herkesin önünde açık ve net bir şekilde belirtmek istiyorum. Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum. Tüm başkanlarımıza, tüm kulüplere, tüm liglere adil bir sezon yaşamamızı, başta virüs olmak üzere her sağlık sorunundan uzak, adil, kazananın şampiyonluğu hak ettiği bir sezon olmasını temenni ediyorum. Sağ olun, var olun."