Preldzic:“Şampiyonluğu hak ettik”

14 Haziran 2010 Pazartesi 00:00

Fenerbahçe Gazetesi’nin 78. sayısında Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın oyunculardan Emir Preldzic ile yapılan röportajın tam metni aşağıda yer almaktadır.- Basketbol yaşantınızın nasıl başladığından bahseder misiniz? "Babam eski bir basketbolcu zaten.. Basketbolu bıraktıktan sonra koçluk yapmaya başladı. Çalıştırdığı takımda basketbol ile tanıştım. Bana öğrettikleriyle basketbol hayatımda çok önemli ve değişilmez bir yere sahip oldu." - İstanbul’daki yaşantınızdan ve takım içindeki uyumunuzdan bahseder misiniz? "İlk geldiğimde zorlandım çünkü farklı bir basketbol çevresine gelmiştim. Bulunduğum ortama ayak uydurmak, uyum sağlamak ilk başta zor oldu. Bu herkes için böyledir zaten. Alıştığınız çevreden çıkıp başka bir çevreye geleceksiniz ve ayak uydurmaya çalışacaksınız. Gerçekten zordur ve benim için de zor oldu. Ama zaman içinde her şey farklı gelişti, çok güzel şeyler yaşadım. Takıma da İstanbul’a da ısındım ve alıştım. Takım beni kabullendi ve beraber çok pozitif bir enerji oluşturduk. Her şeyin olumlu yönde devam etmesi beni mutlu ediyor." - Fenerbahçe forması giymenin nasıl bir duygu olduğunu anlatır mısınız? "Gerçek anlamda benim için inanılmaz bir duygu.. Fenerbahçe’de olmak keyif verici bir durum.. Yaklaşık otuz milyon taraftarı olan bir kulüpte oynuyorum. Taraftarlar takımımızı inanılmaz bir şekilde destekliyor. Bunun kıymetini bilmem gerektiğini düşünüyorum. Bu benim için anlatılamaz bir mutluluk.. Böylesine büyük bir kulüpte oynamak, bu kulübün sporcusu olmak tarifsiz bir şekilde motive edici oluyor."- Bu sezonu değerlendirir misiniz?"Aslında inişli ve çıkışlı bir sezon geçirdiğimizi söylemek gerekiyor. Öncelikle Euro Lig’de son altıya kalamadık. İstediğimiz sonuçları elde edemedik. Ama Türkiye Kupası’nda elde ettiğimiz başarıyla herkese bir takım olabileceğimizi gösterdik. Ve sonuç olarak Efes Pilsen’i devirdik ve şampiyon olarak bu şampiyonluğu hak ettiğimizi göstermiş olduk. Emin adımlarla ve başarılarla takım olarak yolumuzda yürüyoruz. Herkese kim olabileceğimizi gösterdik."- Efes Pilsen ile final mücadelelerinde karşı karşıya geldiniz. Bu final mücadelelerinin havasını ve nasıl geçtiğini kısaca açıklar mısınız?"İlk başta rakip sahadaki final mücadelesine iyi başlangıç yaptık. Avantajlı bir başlangıç yaptık. Ardından tekrar rakip sahada bir maç verdik ve seride durum 1-1’e geldi. Daha sonra kendi sahamızda iki maçımızı da kazanarak seride durumu 3-1’e getirdik. Daha sonra deplasmanda yenildik ve seri 3-2’ye geldi. Müthiş bir finalin ardından skoru 4-2’ye taşıdık ve herkese Fenerbahçe Ülker’in ne kadar iyi bir takım olduğunu göstermiş olduk."- Bakıldığında Fenerbahçe her branşta şampiyonluk hedefi ile oynuyor.. Bu hedefin oluşmasını sağlayan en önemli etken sizce nedir?"Fenerbahçe Spor Kulübü bence Türkiye’nin en büyük ve en iyi kulübü unvanını taşımaktadır. Ayrıca Avrupa’nın da en büyük kulüplerinden biri olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda, imkânlar dâhilinde basketbolda, voleybolda ve daha birçok branşta iddialı bir kulüp haline gelmekteyiz. Bu şekilde Fenerbahçe’nin büyüklüğünün tüm branşlara başarılı bir şekilde yansıma yaptığını söyleyebilirim. Fenerbahçe Spor Kulübü bünyesindeki her takımın final oynamayı hak ettiğini düşünüyorum."- 2008-2009 sezonunda Euro Lig’de "yılın en iyi genç oyuncusu" ödülüne aday gösterildiniz. Bu bağlamda sizden çok şey bekleniyor. Genç ve yetenekli bir sporcu olarak kendinizi nasıl tanımlarsınız? "Takıma ilk geldiğimde bir uyum sorunu yaşadım. İlk başlarda pek de başarı gösterdiğim söylenemez. Koçumuz Bogdan Tanjevic’in bana olan katkısı, güvenip sahada oynatma sürelerimdeki uzunluğu yadsınamayacak kadar önemlidir. Bu benim basketboluma olumlu bir yönde yansıdı. Daha verimli olmaya başladım. İlk başlardaki uyum sorunum artık kalmadı. Günden güne daha iyi olduğumu ve zaman içinde kendimi daha da iyi geliştireceğime inanıyorum." - Takım olgusu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Yani başarılı bir takım olabilmek için neler söyleyebilirsiniz?"Her şeyden önce biz bir takımız. Fenerbahçe iyi bir takım kurdu.. Biliyorsunuz ki takım 12 kişiden oluşuyor. Fenerbahçe’de bireysel yetenekleri açısından oyuncuları değerlendirdiğinizde çok başarılı bir takım ortaya çıkıyor. Ama önemli olan o yetenekleri takım halinde bir araya getirmek ve ortaya koymaktır. Takım olgusu bu şekilde kendini ortaya çıkarır. Bu da başarının gelmesi demektir. Saha içinde bir vücut olabilmek, aynı anda hareket edebilmek takım olgusunun en önemli parçasıdır." - Sizin asıl mevkiiniz forvet.. Ama zaman zaman guard olarak da gördük sizi.. Peki, sadece en iyi oynayabildiğim yerde oynarım mantığı ile mi hareket ediyorsunuz yoksa her bölgede oynayabilirim diyorsunuz? "Ben koçumuzun tercihi doğrultusunda her bölgede en iyi şekilde oynamaya çalışıyorum. Elimden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyorum. Bu da kazanmak adına verdiğim çabadır. Ben daha basketbol’a ilk başladığım yıllarda point guard olarak oynuyordum. Geçmişte point guard olarak oynamanın vermiş olduğu avantajla saha içinde her oyun alanına zorlanmadan uyum sağlayabiliyorum." - Türkiye, Avrupa ve Amerika basketbolunu karşılaştırdığınızda ne gibi farklılıklar görüyorsunuz? Bu farklılıklar hakkında neler söyleyebilirsiniz?"Avrupa’da daha çok takım oyunu oynandığını söyleyebilirim. Amerika’da öyle değil. Bakıldığında ticaret işin bir parçası haline gelmiş bir durumda. Bu anlamda ciddi bir fark oluşmakta takım oyunu adına.. Bireysel değerler ve yetenekler daha ön planda oluyor. Bu yüzden Amerika’da tam bir görsel şölen varken, Türkiye ve Avrupa da ise tamamıyla takım oyunu ile kazanma arzusu vardır."- Fenerbahçe Ülker 2009-2010 sezonunu şampiyon olarak tamamladı. Beko Basketbol Ligi’nde elde edilen bu başarı gelecekte Avrupa’da nasıl kendini gösterir? "Öncelikle üç sene öncesine baktığımızda çok sayıda genç oyuncu kadroda yer almaktaydı. Bu genç oyuncuların üç sene içinde çok yol kat ettiğini düşünüyorum. Daha çok tecrübe kazandık. Takım içinde daha tecrübeli ağabeylerimiz vardı. Bu ağabeylerimizin de katkılarıyla daha tecrübeli bir takım olduk. Bu açıdan bakıldığında gelecek sezon takım olarak daha başarılı olabileceğimizi söyleyebilirim. Kazanılan tecrübelerin Avrupa’da kendini olumlu bir şekilde göstereceğini kesinlikle söyleyebilirim."- Geleceğe dönük olarak belirlediğiniz hedefleriniz nelerdir? NBA ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?"Benim öncelikli hedefim kendimi daha fazla geliştirmektir. Bu anlamda takıma yapabildiğimin en iyisini yaparak katkı sağlamaktır. NBA konusuna gelince ise, şu an için ben burada mutluyum. Kalabildiğim sürece burada kalmak istiyorum. Çünkü biz burada bir aile gibiyiz. Gerek takım arkadaşlarım gerekse teknik heyet hepimiz uyum içindeyiz. O yüzden Fenerbahçe Ülker’de basketbola devam etmek isterim. Şuan için aklımda gitmek gibi bir düşünce yer almamaktadır."- Futbol hakkındaki görüşleriniz nedir? Oynuyor musunuz ve takip edebiliyor musunuz? Ve futbolcu olsaydınız hangi mevkide oynardınız?"Fenerbahçe’nin kendi sahasında oynadığı tüm maçlara gitmeye çalışıyorum. Gidemediğim maçları da televizyondan takip etmeye çalışıyorum. Futbol izlemeyi seviyorum.. Sevdiğim bir spor dalı olduğu için ayrıca da oynayabiliyorum. İyi bir görüş açısına sahip olduğumu düşündüğüm için orta sahada oynamayı tercih ederdim. İyi bir pas anlayışıyla hareket ettiğimi düşünüyorum." - Taraftara herhangi bir mesajınız var mı?"Gelecek sezon taraftarımızdan bizi her maçta desteklemelerini isteyebilirim. Takımımızı, kendi evimizdeyken yalnız bırakmasınlar. Fenerbahçe taraftarı çok büyük bir taraftar.. Bu büyüklüğü bizi destekleyerek göstersinler, bu enerji bize yeter.. Kazandığımız ve kazanacağımız her kupayı taraftarımıza hediye ediyoruz."