Engellilerin eğitimine yeterince önem veriyor muyuz?

12 Mayıs 2009 Salı 00:00

Doğuştan veya sonradan, herhangi bir hastalık veya kaza sonucu, bedensel, zihinsel, ruhsal, sosyal, duyusal ve duygusal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan bireyler 'engelli' olarak tanımlanmaktadır. Başbakanlık Özürlüler İdaresinin 2003 yılında yaptığı araştırma sonucuna göre ülkemiz nüfusunun %12.29'unu özürlü vatandaşlarımız (ortopedik özürlüler %1.25, görme özürlüler %0.37, konuşma özürlüler %0.38, zihinsel özürlüler %0.48, diğer özürlüler %9.70) oluşturmaktadır. Türkiye'de eğitim çağında 1 milyon 100 bin engelli bulunmakta ve bunların 132 bin 750'si eğitim alabilmektedir. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı'nın verilerine göre, Türkiye'deki 8 milyon 341 bin 937 engellinin yüzde 36,3'ü okuma-yazma bilmiyor. Engelliler arasında, ilkokul mezunlarının oranı yüzde 41. Yüksekokula devam edebilenlerin oranı ise sadece yüzde 2.24. Örgün eğitim verilen okulların özel alt sınıflarında, kaynaştırma sınıflarında, kaynak odalarında ve rehabilitasyon merkezlerinde verilen özel eğitim, engellilerin eğitim ihtiyacını karşılamıyor. Resmî örgüt özel eğitim kurumlarının sayısı 644 olup, bu kurumlarda toplam 39 bin 520 engelli öğrenci eğitim görüyor. Öğretmen sayısı ise 6 bin 811. Eğitim imkânlarından yoksun kalan engelliler, iş hayatlarında da yer alamıyor. Özel eğitim; Engelli fertlerin eğitim gereksinmelerini karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleri ile bireylerin özür ve özelliklerine uygun ortamlarda sürdürülen eğitimlerdir. Özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilerin kaynaştırma yoluyla eğitim uygulamasından yararlanılmasına önem verilmektedir. Kaynaştırma eğitimindeki engelli çocuklar öğretmenin yönlendirmeleri sayesinde ve normal çocuklarla gerçekleştirdikleri oyun ya da etkinliklerle kendilerine güvenmeyi, kendilerini arkadaşlarına kabul ettirmeyi öğrenirler. Ülkemizde sekiz ayrı gruba (görme, işitme, ortopedik, zihinsel engelliler, süreğen hastalığı olanlar, uyum güçlüğü olanlar, dil ve konuşma güçlüğü olanlar, üstün ve özel yetenekliler) okullarda kaynaştırma uygulamalarıyla eğitim verilmektedir. Engelli çocukların erken yaşta eğitime başlaması çok önemlidir. İşitme engelli bir çocuk işaret dilini öğrendikten sonra ona konuşmayı öğretmek çok zor olmaktadır. Çünkü çocuğun sosyal çevre tarafından konuşmaya teşvik edilmesi gerekir. Otistik çocukların eğitiminin ileri dönemlere bırakılması da eğitilebilme olanaklarını çok sınırlayabilir. Ailelerin engelli çocukları bir ceza gibi algılamadan, sorumlu anne-baba olmanın gereğini yerine getirmesi büyük önem taşımaktadır. Çocuğu sosyal çevreden ve insanlardan kaçırmak, saklamak, utanmak problemleri çözmez. Çocukların benlik saygıları güçlendirilmelidir. Engelli çocuklar da diğer çocuklar gibi ilgi, sevgi ve desteklenmeye ihtiyaç duymaktadır. Aileler bu konuda bilinçlendiklerinde, çevrelerini de bilinçlendirmeye başlarlar. Ailelerin de engellilik konusunda bilinçlendirilmesi çok önemlidir. Hamile bayanlarda gebelik öncesi ve gebelik döneminde yapılan taramalarla engelli artış oranı alt düzeyde tutulabilir. Hamile kadınların şekersiz ve dengesiz beslenmesi bebeklerde fiziksel ve zihinsel geriliğe yol açmaktadır. Bebeklerin doğumundan ve beslenmeye başlanmasından 24-72 saat sonra topuklarından bir damla kan alınarak, incelenmesiyle zekâ geriliğine yol açan fenilketorüni hastalığının önüne geçilebilmektedir. Türkiye'de her bin bebekten 3'ü ileri derecede işitme kaybı ile doğmakta, yenidoğan döneminde ucuz ve uygulanması kolay testlerle işitme engelinin önüne geçilebilmektedir. Akraba evliliğinin sakıncaları bilinmektedir. Bu tür evliliklerden kaçınmak engelli çocuğa sahip olma riskini azaltır. Anne karnında ve doğumdan hemen sonra yapılan tarama testleriyle bazı genetik ve metabolik bozukluklar teşhis edilerek, gerekli müdahalelerle engellilik önlenebilmektedir. Genç araştırmacılar çevrelerine duyarsız kalmamalı, engelli vatandaşlarla ilgili projelere eğilmelidirler. Avrupa Birliği'nin desteklediği proje çalışmalarını takip edebilir, Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı'nca gerçekleştirilen çalışmaları inceleyebilirler. Engellilerin rehabilitasyon ve eğitimi ile ilgili sivil toplum kuruluşlarının yürüttüğü etkinlikler de dikkat çekicidir. Ayrıntılı bilgi için http://www.siviltoplumakademisi.org.tr/haberdetay.asp?bolum=455&uyeid=0