“Değiştiğimizi biz değil, başkaları söyleyecek”

01 Temmuz 2010 Perşembe 00:00

Fenerbahçe Dergisi 89. sayısında yer alan Sportif direktörümüz ve yeni teknik direktörümüz Aykut Kocaman’ın röportajının tam metni aşağıdaki gibidir: Röportaj: Alper Kekeç Fotoğraf: Tolga Ovalı Eski gol kralımız, sportif direktörümüz ve yeni teknik direktörümüz Aykut Kocaman ile Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri’nde sezon açılışından hemen sonra görüşme fırsatı bulduk. Göreve gelmesiyle ilgili saptamalar yapan, yaşanan süreçlerle ilgili görüşlerini açıklayan, Fenerbahçe’nin yeni sezonda oynayacağı futbol ve transferler hakkında ipuçları veren Aykut Kocaman, birçok konuya bildik üslubuyla açıklık getirdi. Fenerbahçe’deki sportif direktörlük kurumunun rafa kalkmadığını sadece şekil değiştirdiğini söyleyen Aykut Kocaman, Fenerbahçe’de yaşanacak değişimi yorumladı, hedefler konusunda açıklık getirdi. - Hocam, sizi Fenerbahçe’nin gol kralı futbolcusu, 1. ligin başarılı teknik direktörlerinden ve son olarak Fenerbahçe’nin sportif direktörü olarak tanıdık, bildik. Şimdi ise yeni bir sıfatla karşımızdasınız. Türkiye’nin en gözde, Avrupa’nın sayılı kulüplerinden Fenerbahçe’nin teknik direktörlüğü koltuğundasınız. Fenerbahçe Teknik Direktörü olarak nasıl bir Aykut Kocaman izleyeceğiz? Öncelikle, bu saydığınız tüm görev ve konumlarda ben hep aynı kişiydim, aynı Aykut Kocaman’dım. Zaman, elbette bana bir şeyler katmış, bendeki bir şeyleri değiştirmiştir, farklılaştırmıştır ama ben futbolcuyken de ligde teknik direktörlük yaparken de, Fenerbahçe Sportif Direktörlüğünü yürütürken de aynı Aykut Kocaman’dım. En azından ben öyle olduğunu düşünüyorum. Benim için değişen bir şey yok. İlkelerimin, dünya görüşümün, görev anlayışımın hiçbir şekilde değiştiğini sanmıyorum. Hatta sorunuza ironik bir cevap vermek gerekirse, benim hayat felsefem hep aynı kalabilmek, ilkeli olabilmek üzerine kuruludur diyebilirim. İnsanlar 10-15 yıl önce Fenerbahçe’nin bir futbolcusuyken nasıl bir Aykut Kocaman gördülerse, bundan sonra da aynı Aykut Kocaman’ı görecekler. Burada benim açımdan çok Fenerbahçe açısından bir değişiklik olacak. Çünkü Sayın Mustafa Denizli’den 10 yıl sonra Fenerbahçe ilk kez bir Türk teknik adam ile yeni sezona başlamış oldu. Eski takım arkadaşım Rıdvan Dilmen’in göreve gelmesinden 11 yıl sonra Fenerbahçe ilk kez eski bir futbolcusu teknik direktör olarak sezon açılışı yaptı. Yine eski takım arkadaşlarım Turhan Sofuoğlu ve Oğuz Çetin ile Tamer Güney’den 7-8 yıl sonra Fenerbahçe’de ilk kez bir yerli hoca görev aldı. Bence bu daha önemli bir farklılık ve Fenerbahçe’nin önümüzdeki dönemdeki farklı görüntüsüne zemin oluşturacak temel olgu. Fenerbahçe yönetimindeki sorumlular, radikal bir karar alarak, yabancı ve uluslararası kariyerleri bulunan teknik adamlardan sonra Fenerbahçe’nin başına yerli bir teknik adam ve eski bir futbolcusunu getirme kararı aldı. Bence bu önemli karar, köklü değişikliklerin de habercisi olarak algılanmalı. -Fenerbahçe yönetimi zaten geçen sezonun başında radikal bir karar alarak Türkiye’de ilk kez sportif direktörlük kurumunu Fenerbahçe’de tesis etmiş ve bu göreve de sizi getirmişti. Şimdi sizin teknik direktörlüğe getirilmenizle sportif direktörlük rafa mı kalktı? Yoksa şekil mi değiştirdi? Hayır böyle bir şey yok. Sportif direktörlük rafa kalkmadı. Sadece bir format değişikliğinden söz edebiliriz. Yani beni Fenerbahçe’nin hem sportif direktörü hem de teknik direktörü olarak tanımlayabilirsiniz. Hatırlarsanız, ben geçen sezon sportif direktörlük üzerine konuşmuş ve orada şunları söylemiştim: Türkiye’de daha önce kulüpler iki ayak üzerinde dururdu. Bunlardan biri başkan ve yönetimi, diğeri ise teknik direktörlerdi. Şimdi ise buna üçüncü bir ayak eklendi. Çağın ve endüstriyel futbolun bir gereği olarak sportif direktörlük pozisyonu ortaya çıktı. Bunda değişen bir yok. Ne çağ geriye gitti, ne Fenerbahçe değişti, ne de benim sorumluluklarım azaldı. Sportif direktörü, bir profesyonel olarak o şubeyle ilgili tüm kararları alan kişi şeklinde de tanımlayabiliriz. Bunu Türkiye’de ilk kez Fenerbahçe denedi ve bir takım şeyler ortaya çıktı. Elbette her yeni denenen şeyde olduğu gibi sancılar yaşandı. Bakın hiçbir yenilik el bebek gül bebek hayata geçmez. Bu sadece Türkiye’de değil Dünya’nın her yerinde böyledir ve bu sadece futbol için geçerli bir kural değildir. Hayatın her alanında da böyledir. Sportif direktörlük kurumunun Fenerbahçe’de kalıcı olacağını, faydalar sağlayacağını düşünüyorum. Ben sadece sportif direktör olarak da Fenerbahçe için çalışıyordum. Çalışmalarımız zaten aralıksız sürüyordu. Şimdi sadece işim ve sorumluluklarım arttı. -Fenerbahçe için geçen sezon çok şeyler yazıldı çizildi. Tam her şey bitti derken bir anda rüzgarın dönmesi ve şampiyonluğun ayağımıza kadar gelmesi. Kaybedilen bir final, ardından şampiyonluğun inanılmaz bir şekilde kaçması, yaşanan büyük şok, kargaşa ve belirsizlik ortamı, hatta yanlış anons. Son olarak da eski teknik direktör Daum’la yaşananlar. Sanki Fenerbahçe bir lanetin içinden geçiyor gibiydi. Fenerbahçeliler, son 1.5-2 ayı bir korku filminin başrol oyuncuları gibi geçirdi. Bunlar hakkında neler söylemek istersiniz? Bakın şimdi geçmişi kurcalamanın, oraya takılıp kalmanın hiç ama hiç kimseye, hiçbir kuruma, hiçbir yapıya bir faydası yoktur. Evet, Fenerbahçe inanılmaz olayların içinden geçti ya da yaşananlar Fenerbahçe’yi bir yerlere getirdi. Şampiyonluğun kaçmasını futbolun bir cilvesi olarak görebiliriz. Tıpkı sizin de dediğiniz gibi her şey bitti denilirken, art arda kazanılan maçlarla şampiyonluğun kapımıza kadar gelmesi gibi. O büyük şoktan sonra yaşananları da Fenerbahçe gibi dev bir camiayı göz önüne aldığınızda normal olarak görmelisiniz. Tüm bunların yaşanması gerekiyormuş ki; yaşandı. Böyle düşünmeliyiz. Elbette ki gerekli dersler çıkarıldı, notlar alındı. Sayın Daum’la bir yıl süreyle Fenerbahçe için mesai harcadık. Onun görev ve sorumlulukları belliydi, benim görev ve sorumluluklarım belliydi. O konu da geride kaldı. Ancak bu yaşananları, geçen süreci, bir pazarlık, bir para pazarlığı gibi görmemek lazım. Basın bu yönünü ortaya çıkarıp öyle lanse etti ama yaşananları profesyonel hayatın bir gereği olarak yorumlamak daha doğru olur. Bu bakış açısı hem Fenerbahçe hem de Sayın Daum için daha faydalı bir yaklaşım olacaktır. Daum da her profesyonel gibi haklarını korumuş, karşılıklı görüşmeler yapılmış ve bir noktada anlaşılmıştır, Yaşananları bu şekilde değerlendirmek lazım. Ortaya çıkan resim Fenerbahçe’ye zarar vermiş midir? Evet belki ilk bakışta böyle görülebilir. Ama Fenerbahçe gibi dev bünyelerdeki değişim süreci, demin de bahsettiğim gibi sancısız geçirilmez. - Değişimden bahsediyorsunuz. Türk bir hoca, hatta takımın eski bir futbolcusu olan yerli bir hoca. Bu değişim somut olarak Fenerbahçe’ye nasıl yansıyacak? Sezonu açtık ve çalışmalara başladık. Sezon başı, hazırlık kampı, o dönemde yapılan hazırlık maçları bir takım için çok ama çok önemlidir. Bakın ben bu camiaya 20 yıl önce girdim. Türkiye liglerinde çeşitli takımlar çalıştırdım. Son bir yıldır da Fenerbahçe’de sportif direktör olarak görev yaptım. Tüm bunlar, sezon başında Fenerbahçe için karşılıklı bir tanıma, tanışma sürecinin olmayacağını, bu sürecin her takıma kaybettireceklerinin yaşanmayacağı anlamına gelir. Bu ilk başlardaki en büyük avantajımızdır. Benim takımı tanımam, ligi tanımam, Türk futbolunun yapısını biliyor olmam bir avantajdır. Sportif direktör olarak son bir yılda yaptığımız her türlü çalışmayı, teknik direktörlük sorumluluğunu da yüklenerek yapmaya devam edeceğiz. Bu da bir avantajdır. Yani süreçte bir kesinti olmayacak, kapsam farklılaşacak. Takımı içeriden tanıyor olmak da büyük yararlar sağlayacak. Değişimin başlangıcı; tanımanın, iyi bilmenin avantajından ivme kazanacak. Değişim derken; biz şöyle değişeceğiz, biz böyle değişeceğiz demiyorum. Değişimi yaşayacağız ve değiştiğimizi biz değil başkaları söyleyecek. -O zaman transferleri soralım. Öncelikle transferler devam edecek mi? Yeni alınan oyuncular Stoch ve İlhan Eker hakkında neler söylemek istersiniz? Yeni transferler eşliğinde Fenerbahçe’nin bu sezon oynayacağı futbol ve hedefleri hakkında neler söylemek istersiniz? "Fenerbahçe’de transfer hiçbir zaman bitmez" denir. Bu bir bakıma doğrudur. Fenerbahçe gibi büyük bir camia önündeki maçı ya da maçları düşündüğü gibi önümüzdeki sezon hatta sezonları da şimdiden düşünmek zorundadır. O nedenle evet Fenerbahçe’de transfer hiç bitmez. Ayrıca bu sezon için de gelecek yeni oyuncular olacaktır. Bu takım bir araya geldikten, eksiklikler görüldükten sonra da olabilir, şu anda da olabilir. Çünkü transfer, bir zamanlama işidir de aynı zamanda. Doğru zamanda, doğru futbolcuyu, doğru fiyata bulduğunuzda; almalısınız. Stoch’u uzun süredir zaten takip ediyorduk. Stoch, başarılı bir ekip çalışmasıyla kadromuza dahil edildi. İlhan Eker de yine uzun süredir takibimizde olan bir oyuncuydu ve onun transferi de gerçekleşti. İlhan Eker, savunmamızdaki açıkları giderecektir. Stoch gençliği, yetenekleri, dinamizmi, toplu ve topsuz oyundaki sürati ve yüksek özgüveni ile takıma katkı sağlayacaktır. Fenerbahçe, her zaman yüksek teknik becerisi olan yıldız oyunculardan kurulu bir takım olmuştur. Biz bu sene bu teknik becerinin yanına bir da hızlı düşünülen ve hızlı oynanan bir oyun anlayışını ekleme k istiyoruz. Futbol yapımız için şimdilik, göze hoş gelen ama aynı zamanda da süratli futbol oynayan bir takım yaratmak amacındayız diyebilirim. Gelecek oyuncular da bu anlayış üzerine monte edilecektir. -Peki ya hedefler için neler söylemek istersiniz? Fenerbahçe hiçbir sezona, "Ben bu sene ikinci olacağım" diye başlamaz. Fenerbahçe’de her zaman için hedef, çıtanın durduğu en yüksek noktadır. Bu Türkiye için de Avrupa için de böyledir. Fenerbahçe’nin hedefi şampiyonluklardır, kupalardır. Ama hayat, mevcut şartlar, o anki gereklilikler sizi öncelik belirlemeye yöneltebilir. Fakat başlangıçtaki amacınız değişmez. Bu yarışılan her alanda şampiyonluktur, kazanmaktır. Ayrıca Fenerbahçe’de estetik her zaman için öncelikler arasındadır. Fenerbahçe seyircisi bol gollü galibiyetleri sever, güzel futbolu ve maç içinde göze hoş gelen hareketleri önemser, futbolcusunda bunları görmek ister. Takımını coşkusunu hisseder ve takımla birlikte o coşkuyu yaşar. Fenerbahçe seyircisini, taraftarını, yönetimimizi ve camiamızı memnun edecek bir futbolla, her kulvarda en başarılı sayılacağımız hedefler için yola çıktık diyebiliriz. - Hocam belki bu kısa sohbetimizde bir çok mesaj verdiniz ama son olarak Dergimiz aracılığıyla eklemek istediğiniz bir şey, taraftarlarımıza vermek istediğiniz mesajlar var mı? Elbette. Taraftarlarımızla güzel bir bağ kuracağımıza inanıyorum, hatta bunu şimdiden görebiliyorum. Onlardan isteğim ve onlara söyleyeceklerim ise şunlar: Geçtiğimiz sezon yaşananların, kaçan o şampiyonluğun üzerine bir sünger çeksinler. O kötü süreçleri akıllarından çıkarsınlar. Fenerbahçe’nin büyüklüğünü gücünü ise hiçbir zaman akıllarından çıkarmasınlar. Taze bir başlangıç yapmanın mutluluğu ile bize inanıp güvensinler ki; başarılarımızı hep birlikte kutlayalım.