YÜKSEK DİVAN KURULU

Başkanımız Ali Y. Koç, YDK Toplantısı'nda gündeme dair açıklamalarda bulundu

29 Nisan 2023 Cumartesi 16:03

Başkanımız Ali Y. Koç, Fenerbahçe Spor Kulübü Yüksek Divan Kurulu Nisan Ayı Olağan Toplantısı’nda üyelerimize ve camiamıza seslendi. Birçok konuya değinen Başkanımızın açıklamaları şu şekilde:
 
“Sayın Uğur Dündar, Sayın Yüksek Divan Kurulu, Denetim Kurulumuz,  Sayın üyelerimiz, Yönetim Kurulu Üyelerim, değerli basın mensupları hepinizi sevgi ve saygıyla bir kez daha selamlıyorum.

Vefat eden üyelerimize başsağlığı diliyorum, nurlar içinde yatsınlar. Yüksek Divan Kurulu Üyesi olma hakkı kazanan herkese de aramıza hoş geldiniz, ‘hayırlı uğurlu olsun’ diyorum. 40 ve 50. yıl beratları alanlara da nice yıllar dilerim. İnşallah bizler de o günleri, o yılları görürüz.
 
BÜYÜK ACILAR YAŞADIK VE AYNI ZAMANDA ÜLKE OLARAK NASIL DAYANIŞMA İÇİNDE OLDUĞUMUZU GÖSTERDİK
 
Çok çabuk birkaç şeye değineceğim. Deprem konusuna Burak Bey girdi. Burada son görüştüğümüzde Adana Demirspor maçını konuşuyorduk, iki gün sonra Konyaspor maçımız vardı. 6 Şubat depremini yaşadık. Allah değil bize düşmanımıza bile böyle bir felaket, böyle bir acı bir daha göstermesin. Çok zor günler yaşadık. Büyük acılar yaşadık. Aynı zamanda gururu yaşadık. Ülke olarak nasıl dayanışma içinde olduğumuzu ve dayanışma ruhunu gösterdik. Futbol özelinde, spor kulüpleri özelinde nasıl dayanışma olduğunu gösterdik. Tırlar dolusu ihtiyaç malzemeleri burada doğru bir şekilde ayrılarak, doğru bir şekilde kalem kalem tırlara yüklenerek bölgeye yollandı. Burada emeği geçen herkesi tüm vatandaşlarımızı, renkten bağımsız elini taşın altına koyan, ‘çorbada tuzum olsun’ diyen herkese çok çok teşekkür ediyorum. Güzel iş çıkarttık.
 
KAMPANYAMIZDA 113 MİLYON TL TAAHHÜT EDİLDİ. 4 BİN, 5 BİN KİŞİ ARASINDA BARINMA İHTİYACINI TAMAMLAMAK ADINA ÇALIŞACAĞIZ
 
Sarı Lacivert Derneği’ni tebrik ediyorum, çok güzel bir çadır kent kurmuşlar. 23 Nisan’ı orada kutladık. Konteynır kentten bahsetti size Sayın Genel Sekreterimiz, onlar da maça gitmek için ayrıldılar, yolları açık olsun inşallah 3 puanla dönerler. Kahramanmaraş’ta 500 konteynerlik bir projemiz var. Aynı zamanda TFF’nin ‘Omuz Omuza’ kampanyasıyla ilgili de 500 konteynerlik bir projemiz var. Aşağı yukarı 4 bin, 5 bin kişi arasında barınma ihtiyacını tamamlamak adına çalışacağız. 113 Milyon TL taahhüt edildi bizim kampanyamızda. Derneklerimiz, kongre üyelerimiz, taraftarlarımız, Fenerbahçeli iş adamları… Hepsinden Allah razı olsun. Sağ olun, var olun.113 milyonun 98’ini tahsil ettik, 1 Mayıs’a kadar da kalanını tahsil edeceğiz. Yurt dışı derneklerimize de özellikle teşekkür etmek istiyorum. Maaş ödemek için para bulamadığımız bir dönemde 113 milyonun ya da 100 milyonun şu an orada durması...Camia olarak güzel iş çıkarttığımızı düşünüyorum. 50 milyonu Türkiye Futbol Federasyonu’na verilecek, onlar kendi yaptıkları konteyner projeleri arasında bir Fenerbahçe Konteynır Kent yapacaklar, diğer 500’ü de biz Kahramanmaraş’ta yapacağız. TFF ile yaptığımız projeyi de mümkünse izin alabilirsek Antakya’da yapmak istiyoruz. Katkı veren herkese teşekkür etmek istiyorum.
 
STADIN İSMİ KONUSUNU MALİ GENEL KURUL’DA OYLAMAYA SUNACAĞIZ

Stadın ismi konusu 1 senedir gündemimizde bildiğiniz üzere. Değişen hiçbir şey yok bu konudaki irademiz, arzumuz, isteğimiz çalışmalarımız konusunda. Mali Genel Kurul’da da bunu bir oylamaya sunacağız. Öyle bir mecburiyetimiz yok ama ne kadar çok katılım sağlarsak o kadar iyi olur diye düşünüyorum. 14 Mayıs’ta seçimler var. Seçimlerin sonucu ne olursa olsun ülkemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

BİZ BU İŞE BAŞ KOYDUK

4 Nisan konusuna çabucak değinmek istiyorum. Burak Bey detaylı bilgi verdi, Fethi Bey sağ olsun İrfan Bey ile televizyonda anlattı. Şunun farkına varıyorum; bu konu aslında çok bilinmeyen bir konu. Çok az insanın ne olduğu, ne ettiği… Yani bir sürü insan hatırlamıyor, hatırlayanlar da detayını hiç bilmiyor. Biz bu işe baş koyduk. Ben bunu başkan olduğumdan beri söylüyorum; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ayıbıdır, bunun ortaya çıkmaması! Epey ciddi mesafe kat ettik. Bu çıkacak, öyle de böyle de çıkacak. Kim yaptı, nasıl yaptı, niye yaptı…  Şimdi sizlere birkaç bilgi vermek istiyorum. Aslında bu olaydan birkaç gün önce 31 Mart’ta Savcı Selim Kiraz öldürülmüştü. 81 ilde elektrik kesilmişti, hatırlarsınız! 236 Balyoz sanığı da beraat etmişti. Acaba 15 Temmuz’dan 15 ay önce olan bu olaylar bir şeyin altlığını oluşturmak için yapılan olaylar mıydı, tam bilmiyoruz. Ancak şunu biliyoruz, dosyaya bakan 34 polis, 1 bekçi, savcı ve hakim hepsi FETÖ’den ihraç! Son derece alelacele, hızlı, yüzeysel, üstünkörü yapılmış bir dosya incelemesi. Kullanılan silah son derece özel ki bunları da ilerleyen zamanlardan anlatacağız. Ama en çarpıcı konuyu söyleyeyim ve bunu da burada kapatmak istiyorum ama artık sizler de lütfen biraz topa girin,  elinizi taşın altına koyun, bu hepimizi ilgilendiren bir konudur, bu hepimizin namusudur. Sadece Fenerbahçe’nin değil, Türkiye’nin namusudur. Orada feci olay, istenen, hedeflenen yapılsaydı… Bu kulüp bitmez, bu kulübü terör örgütü de bitiremez, kimse bitiremez ama Türkiye için çok vahim sonuçları olabilecek olaydı. Bu kadar önemli bir dosya ya Terörle mücadelede ya da Organize şubede bakılması gerekirken çok basit bir olaymış gibi Asayiş tarafından ele alındı. Bunu burada söylüyorum, bunu kapatıyorum. Ama içiniz rahat olsun, ferah olun. Biz, bu işin dibine kadar ineceğiz. Öyle de ineceğiz, böyle de ineceğiz.

CAMİAMIZ MÜCADELE ETTİĞİ HER ALANDA HER BRANŞTA HEP TEPEYE OYNUYOR. RAKİPLERİMİZ DEĞİŞİYOR AMA FENERBAHÇE HEP İŞİN İÇİNDE VAR

Bu hafta sonu yoğun bir hafta sonumuz var. Birkaç saat sonra Ziraat Bankkart ile final için maça çıkacağız. Durum 1-1 ve 2-1 yapan finale çıkıyor. Nispeten 5 takım sporlarında olan yatırımlarımızın en mütevazısı erkek voleyboldu. Buna mukabil Halkbank ve Ziraat Bankkart, inanılmaz bütçelerle çok iyi takımlar kurdular. Bizim buraya kadar gelmemiz bile çok önemli. Halkbank herhalde Avrupa’nın en kuvvetli takımlarından biri. İnşallah bu akşam Ziraat’ı yener en azından burada da finale çıkarız. Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımımız, EuroCup için dün iki maç yaptı; birini kazandı, birini kaybetti. Bugün bir maçları daha var. Onların da yolu açık olsun.  Voleybol Kadın Takımımız Türkiye Kupası’nda bugün Türk Hava Yolları’nı yenerse yarın muhtemelen rakip VakıfBank olacaktır, orada da bir final var. Geçen hafta finaller vardı. Devamlı bir mücadele, bir rekabet içindeyiz. Bu akşam Sivasspor’la maçımız var. İnşallah oradan 3 puan alıp yarınki derbi öncesi istediğimiz noktaya gelmek ki geçen hafta yaşadıklarımıza biraz sonra değineceğim. Ama öyle bir şey ki Fenerbahçeli olmak bir gün cennet olabiliyor, ertesi gün cehennem demek istemiyorum ama çok olumsuz noktaya da gidebiliyor. İki voleybolda final oynarız belki kupa alırız. Sivas’ta 3 puanımızı alırız belki rakiple pazar akşamı 3 puana indirmiş olabiliriz. Bunun tam tersi de olabilir, finallere de kalamayabiliriz. Allah korusun beklenmedik bir sonuçla Sivas’ta şampiyonluk konusunda büyük darbe de yiyebiliriz. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Elimizden ne geliyorsa sonuna kadar yapacağımızı aktarmak istiyorum. En azından camiamız mücadele ettiği her alanda her branşta hep tepeye oynuyor. Rakiplerimiz değişiyor ama Fenerbahçe hep işi içinde var.
 
KÜREKTE 20’DE 20 YAPTIK
 
Kürek Şubemizi tebrik etmek istiyorum. 5 senede her kupayı kazandık. Bu son şampiyonluklarla da 20’de 20 yaptık. Onlara alkış rica ediyorum. İnşallah Paris Olimpiyatları’na en çok sporcuyu yollayan biz oluruz. Kotamızı aldık. Kuzey Tunçelli’yi tebrik ediyorum. İnşallah bu kota pek çok kotanın habercisi olur.
 
FINAL FOUR İÇİN UMUTLUYUZ
 
Dün Erkek Basketbolda güzel mücadele ettik. Olympiacos ilk defa sahasında yenildi. Bize nasip oldu. Sezon içinde onlardan iki tane ağır yenilgi aldık. Yatırım yaparsınız, yapılanma yaparsınız, iyi sonuçlar alırsınız ama her şey detayda. Biz bu sene play-off hedefliyorduk, çok şükür girdik. Ama en azından 4 veya 5 olmayı talep ediyorduk. Dördüncülüğü kaybettik. Beşinci olsak Monaco’yla oynayacaktık. Neden Monaco’yu istiyorduk? Çünkü sezonda iki kere yendik ve Monaco’yu daha iyi bir rakip olarak bekliyorduk. Kızılyıldız maçını alsak böyle olacaktı. Fakat ne oldu? 27 saniye kala 3 sayı önde top çaldık, hızlı atak, boş potaya bırakırken bir hata, bir pozisyon –kişiye bağlamayalım- bu şekilde gelişmeseydi 5 sayı, 20 saniye kalmıştı ve belki de biz çok daha büyük umutlarla Final Four’u konuşuyor olacaktık. Yine umutluyuz ama EuroLeague’in en iyi takımına karşı oynayacağız. Dün oradaki atmosferi görmeliydiniz. O salondaki taraftar oysa bizde maçlar sessiz geçiyor. Hem hakemi hem bizleri hem takımı hem teknik kadromuzu öyle bir boğuyorlardı ki oradan bu takıma karşı çıkmak büyük başarıdır. Olympiacos şu an en iyi takım, lider bitirdi. 3 yıldır aynı takım, yapılanması ve hocası kuvvetli. Bakalım ne olacak. Ümitliyiz. İnşallah oradan güzel bir sürpriz getirebiliriz.
 
KADIN BASKETBOLDA İKİ KUPAYI ALDIK
 
Kadın Basketbola biraz değinmek, emeği geçenlere teşekkür etmek istiyorum. 1954 yılında kuruldu. İlk hocamız Altan Dinçer’le Önder Dahi’ydi. Sonra bir ara oldu. 1992 yılında 1907 Derneği Fenerbahçe Spor Kulübü basketbol şubelerinin sorumluluğunu aldı. 1998-99 kupa geldi. Kadında iki kupayı aldık. Sonra Fenerbahçe bu branşa yatırım yaptı ve başarılar arka arkaya gelmeye başladı. Son olarak 12 günde 7 maç yapan Takımımız 10 günde Avrupa ve Türkiye Şampiyonu oldu. Marina Maljkovic ve teknik ekibe, Genel Menajerimiz Arzu Özyiğit’e, kaptanımız Olcay Çakır ve onun nezdinde tüm oyuncularımıza ve şube çalışanlarımıza, ilgili Yönetim Kurulu Üyemiz Mustafa Kemal Danabaş’a teşekkür ediyorum ve onları kutluyorum. Helal olsun. Son 15-20 yılda üstümüze kara bulut gibi çöken o son etap, son fırsatta istediğimizi alamama, onun yarattığı baskı ve psikolojiyi bu maçta geçtik. Rahat da bir maç oldu. 9 Final Four, 4 final ve karşılığında istediğimiz yok. Geçen sene 25-30 sayıyla yendiğimiz takıma karşı kendi şehrimizde, kendi salonumuzda çok rahat kazanacağımız kupayı alamamak öyle bir baskı yarattı ki… Ben bir adım daha öteye gideyim, Yönetim Kurulu arkadaşlarımla bu şubenin geleceğini gözden geçirme kararı almıştık, oldu. Şimdi işimiz bu kadroyu muhafaza edebilmek. Kemal Danabaş ile Arzu Özyiğit’e özellikle teşekkür ediyorum ki böyle bir kadro oluşturabildikleri için. İnanılmaz bir kadro oluşturduk. Sahada neticelerini oynadıkları basketbolla gösterdiler. İnşallah takımımızın çoğunu muhafaza eder ve seneye bir kez daha kazanırız. Özellikle Rus takımları hala müsabakalarda yokken bizim için arka arkaya 2 kupa almak çok önemli. Elimizden geleni yapacağız.
 
Emeği geçenlere teşekkür etmek istiyorum. Murat Yosmaoğlu ilk Genel Menajerlerimizden. Gerçek anlamda Genel Menajer. Bu şubede döneminde başkanlık yapmış, şube yöneticiliği yapmış yöneticiler, Genel Menajerler, hocalar, çalışanlar, teknik ekip, teknik kadro herkesin bu kupada emeği vardır. Sponsorlarımıza özellikle teşekkür ediyorum. Alagöz Holding bize inanılmaz destek oldu. Yükselen Çelik, Yemeksepeti, Smart Solar’a da çok teşekkür ediyorum ama bugüne kadar olan tüm sponsorlarımıza teşekkür etmek istiyorum. İki kupası olan tek kulüp. Evet, büyük bir başarı. Burada özel bir teşekkürü Sayın Aziz Yıldırım’a yapmak istiyorum çünkü onun başkanlık döneminde Fenerbahçe’nin basketbol vizyonu ve basketbol çıtasının çıktığı seviye çok yükseldi. Biz onu devam ettirdik. Önce erkekte başarı geldi, kadında yerelde başarı geldi. Şimdi kadında da uluslararası kupamız geldi. Dolayısıyla Sayın Aziz Yıldırım’a özel bir parantez açmak istiyorum.
 
TFF ZİYARETİ
 
Burak Bey pek çok konuya girdi, anlattı. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ziyareti. Bunları söylüyor olmaktan rahatsızım bunların seviyesine indiğimiz için ama bunların seviyesine inmeden bunlarla mücadele edemeyiz. Bunu anlamanızı istiyorum. Ahmet Ketenci, Özgür Özaktaç gittik. Aslında çok önceden alınmış randevuydu, iki kere ertelendi. İyi ki de ertelendi, üstüne başka konular da geldi. Buradaki esas olay Adana Demirspor, Alanyaspor, Fatih Karagümrük, Başakşehir, İstanbulspor maçları garip geçti. Bu maçlarda sadece 4 puan kaybettik. Ama çok daha fazla puan kaybedebilirdik. Verilenler, verilmeyenler, goller, kartlar, penaltılar… Detayına girmeyeceğim. Ama çalınan puanların yanında çalınmaya çalışılan puanlar bizi ziyadesiyle endişelendirdi. Hakem hataları. ‘Kuralına Göre’ programında Burak Bey’in anlattığı olaylar. Nasıl? Bu sezon iki maç var hafızalardan silinmeyecek. Biri ‘ofsaytımsı’ maçı biri de Anada Demirspor-Fenerbahçe maçı. Hatırlarsanız ben o zaman da demiştim. Bir sürü bu kadar pozisyonun olduğu maç dünyada çok enderdir. Bir iki pozisyon değil bir sürü pozisyon konuşuyoruz. Bunlar arttı. Gittiğimiz yerlerde dayak yemeye başladık. Kartlar gösterilmiyor. Başakşehir maçında yine devam etti bu ama kart gösteren bir hakem çıktı. Bu sefer hakemi boğmaya çalıştılar.

HAKEMLER ETKİLENİYOR

Kuralına Göre programında Adana Demirspor maçının olmaması, olan maçlar ve olan maçlarda verilen mesajlar.. Niye önemli? Hakemler etkileniyor. Bu yapılan algıdan Türk hakemleri etkileniyor. Güç nerede, kuvvet nerede, kim daha çok medyada, sosyal medyada gürültü çıkartıyor. TFF kime daha çok kulak veriyor, kimden etkileniyor. Bu ne yazık ki hakemlerimizi etkiliyor. MHK ve hakemler üzerinde yapılan algıları biliyorsunuz. PFDK ve Tahkim Kurulu’nda az önce ifade edilen iki kişi… Biz çaycı alırken sosyal medya araştırması yapıyoruz. Hakikaten siz bu araştırmayı yapmıyor musunuz? Sorduğumuz zaman ‘yapmamışlar’ dediler. Yapmıyorsanız, ayıp. İnşallah yapmadığınız için çıkmıştır, talimatla değil. O şüphemiz olduğu için gittik. Hatta bize şöyle söylendi: ‘Tahkim Kurulunun oğlu yanlışlıkla babasının telefonu ile oynarken beğeni yapmıştır.’ Biz de onu yedik, ‘peki' dedik. Aslında bu kişiler derhal istifa etmeli. Onuru olan kişi istifa eder. Federasyon onurluysa bunlar istifa etmiyorsa ‘lütfen istifa edin’ der ama ülkemizde onurun da kıymeti yerlere düştü. Ne yazık ki.

FENERBAHÇE’Yİ ŞAMPİYON YAPMAYIN DİYE TALİMAT MI ALDINIZ?

Biz gittik, bütün bunları anlattık. Ve dedik ki, ‘Sn. Başkan bütün bunları yan yana koyduğumuzda artık biz iyi niyetten şüphelenmeye başladık’ Sizin de bizim de kıymetli vaktimizi boşa harcamamak için aldıysanız bir talimat söyleyin, biz de ona göre kendi işimize bakalım. ‘Fenerbahçe’yi şampiyon yapmayın diye bir talimat mı aldınız?’ Daha evvelki federasyonlarla da biz yaşadık. Zaman gösterecek ama biz en ağırını bu kulübün 18 sene başkan vekilliğini yapmış  kişinin başkanlığında yaşadık. En ağır yaptırımları, en ağır hataları, limitlerle bizi köşeye sıkıştırmak … Dolayısıyla biz her branşın federasyonu ile görüşüyoruz. Gayet normal. Basketbol, voleybol federasyonlarına gidiyoruz. Niye bu konu olmuyor?  Biz her gittiğimiz federasyona gitmeden önce açıklama mı yapacağız? Gittikten sonra da bunları mı konuştuk, diyeceğiz. Böyle bir saçmalık var mı? Başka kulüpler gittiği zaman haklarını arıyorlar, Fenerbahçe gittiği zaman altında bit yeniği aranıyor.

YETER ARTIK

Malum kulübün başkanına sesleniyorum. Biz randevu alıp, gittik. Oraya medya mensubu çağırmadık. Uzaktan fotoğraf çektirmek için kurgular yapmadık. Siz randevu almadan o eski bürokrat olan içerideki köstebeğinizle beraber oraya habersiz gitmişsiniz. Ne konuştuğunuzu bilmiyorum. Biz gittik diye oraya gittiyseniz yazık size. Biz kendi işlerimizi konuşmaya gittik. Değil sizin maçın hakemini kendi maçımızın hakemini bile konuşmadık. Yeter artık, bu nasıl zihniyettir. Bu nasıl bir anlayıştır, bu nasıl fıtrattır. Bunu anlamakta çok zorluk çekiyorum ama her zaman meyvesini aldıkları için oradaki köstebek sabahtan akşama kadar çalışıyor. Biz onları seçtiğimiz zaman Türk futbolunu yönetmesi için seçtik. Bir kulübün menfaatlerini kovalaması için seçmedik. Sn. Başkana da burada tekrar söylüyorum, ‘Dikkat edin bu kişiye.’

Rakibe geleceğim. Ben bir dosya hazırlatmışım. Sn. Erden Timur için. Hiç onu ciddiye almadım. Ta ki Fatih Altaylı ağır bir yazı yazana kadar. Demek ki o da etkilenmiş. Bakın algı nasıl… Fatih beye bir telefon uzaktayız. Açıp sorabilir. Böyle bir şey oldu mu, diye. Biraz sonra anlatacağım olay çünkü bir sürü insan için gerçekleşti. Bunlar özel konuşmalar. Kulüpler Birliği içindeki 13-15 kişi arasındaki konuşmalar. Bunu açıklamak zorunda olmak da bizim tarzımız değil ama açıklamak zorundayız, çünkü kamuoyuna yansıdı. Ben herhangi bir yanlış anlamaya mahal vermemek için önce Sn. Metin Öztürk’ü aradım. 'Siz böyle bir şey dediniz mi?' dedim. ‘Ben dosya hazırlıyorum’ diye. Konu birebir benim hatırladığım gibi o da aynı şekilde hatırlıyor. Böyle bir şey de söylemediğini söyledi.

Kulüpler Birliği toplantısındayız. Sn. Metin bey kulübünü temsilen geldi. Ben kendisine az önce Burak beyin anlattığı konular gibi yapmayın, algı operasyonları, gazetecilerin yazdıkları…Bir gazetecinin tek işi Fenerbahçe’ye ve özellikle Ali Koç’a karşı haber yapmak olabilir mi? Tek işleri.. Mütemadiyen.  TSYD uyan. Böyle insanları içerisinde tutuyorsanız, uyanın. Çünkü yarın bir gün size de maliyeti olur. Konuşuyorduk, Metin bey çok medeni bir şekilde ‘Niye aranızda konuşmuyorsunuz’ dedi. Biz aramızda değil, devamlı çağırıyoruz. 'Televizyona çıkalım, herkes eteklerindeki taşı döksün. Artık milleti germeyelim. Kamuoyu da kim haklı, kim haksız karar versin. Bu kadar basit. Bugüne kadar kime çağrı yaptıysam kimse çıkmadı ama orada da ne hikmetse. Böyle yapalım' dedim. Kimi istiyorsa yanında getirsin. Orada başka bir muhabbet geçti ama burada söylemek şık olmaz. 'Bize bu kişi hakkında bir sürü bilgi geliyor, tutulmayan sözler, zamanında teslim edilmeyen mülklerle ilgili, biz buna mı tenezzül edelim' dedim. 'Bu seviyeye mi inelim' dedim. Bu iş döndü Ali Koç dosya hazırlıyor. Benim dosya hazırlamaya ihtiyacım yok. Bu konuyla ilgili internette siteler var. Ben ne dosya hazırlayacağım. Nasıl bir itibarsa bu. Az önce de söylediğim gibi tutulmayan sözler, zamanında yapılmayan teslimatlar vsvs. Bununla ilgili siteler var, mağdurların. Hakikaten çok yazık. Sn. Altaylı da gerçekleri öğrenmek isterse benimle veya Metin beyle görüşebilir ama benim için önemli olan Metin beyin ağızından çıkan laftır. Onun da hatırladığı konu aynı benim hatırladığım gibidir.

Rakibimizden konu açılmışken, Burak beyin söylediklerine çok ama çok dikkat edin. Bu çok önemli. Bu spor ötesi olay. Para ilişkisi muhakkak irdelenmeli. Para ilişkisi cebinden çıkarıp para verdim, havale ettim değil. Araç ödemesi olabilir, birinin çocuğunun eğitim ödemesi olabilir vsvs. Faydalar, diyelim. Biz her gün bunu yaşıyoruz. Size yaptığımız küçük bir örnekti. Nasıl bir organize yapıyla mücadele ettiğimizi görün. Sadece biz değil yeri geldiğinde başka kulüpler de mücadele etmek zorunda ama bunun meyvesini o kadar toplamışlar ki, yaptıklarını çok doğal karşılıyorlar. Fonlanan, faydalanan örgüt mü diyeyim, yapı mı diyeyim ne diyeyim…Başta TFF olmak üzere özellikle hakemleri, futbolu etkisi altına almak, kontrolü altına almak istiyor. Ve hakemler çok etkileniyorlar. Sevgili Fenerbahçeliler bizim tahmin edebileceğimizin çok ötesinde etkileniyorlar. Bugün federasyon çıkıp, ‘Kardeşim elinde ne belge var, çıkart’ dese. Bir arkasında durabilse, bu kadar rahat hareket etmeyecekler. Mektubunda yazmış, yapı var diyor. Ben sordum, Kulüpler Birliği’nde. ‘Ne yapı var Sn. Başkan.’ Klik var diyorsunuz, yapı var diyorsunuz. Ne var kardeşim, çıkın anlatın.

‘ELİMİZDE BELGE VAR’ DİYORSUNUZ. BU FİLMİ GEÇMİŞTE DE GÖRDÜK. AÇIKLAYIN

‘Elimizde belge var’ diyorsunuz. Bu filmi geçmişte de gördük. Açıklayın. Ben federasyon başkanı olsam... Açıkla. Kamuoyuna ne varsa açıkla. Ama er meydanına gelmiyorlar. Alkışlayacağım onları, tebrik ediyorum kötülük yapma meziyeti, gücü, kabiliyetinden dolayı tebrik ediyorum. Takdire şayan bir camia. Gerçekten. Bunu yaparken herhangi bir vicdani sorun yaşamaması, sorgulama yapma ihtiyacı duymaması da çok enteresan.  İnsan yatarken demez mi ‘ben yine birine saldırdım, haksızlık yaptım…’ Bilmiyorum. Biz yapamayız. Bunlar trolleriyle, bot hesaplarıyla, yöneticileriyle, fayda sağladıkları medya mensuplarıyla, o medya mensuplarının yaptığı algıdan da normal medya mensuplarının etkilenmesiyle –Fatih Bey’de de gördüğümüz gibi- enteresan bir yapı. Kurumları baskı altına alıyorlar, yalan haberle kamuoyu algısını etkiliyorlar, kamuoyunu algılarla manipüle ediyorlar, iftira ediyorlar, itibar suikastı yapıyorlar, tehdit ediyorlar. ‘Ligi bitirtmeyiz’ dendiği zaman ‘Ligi bitirmemek gayrimenkul projelerini bitirmemeye benzemez’ demek gerekiyordu herhalde. Onu o zaman akıl edememişiz, zaten bilmiyorduk. Tehdit etmek, kurdukları yapı, organizasyon, örgüt ne dersiniz bilmiyorum, halkı kandırmak… Çoluğu çocuğu kandırmak. Saf duygularla takım tutan, maçlara giden veya evinde televizyon seyreden, kahveye giden insanları kandırmak bunların yaptığı. Ve bu şekilde de menfaat sağlamak, rekabeti spor dışına çıkarmak.

Beşiktaş dün bir açıklama yaptı ‘Pusu kültürü’ diye. Bizimle ilgili küçük bir kısım var, tam anlayamadım onu ama dikkatinize getiriyorum. Lütfen okuyun, rica ediyorum. Mevcut tabloyu, durumu o kadar güzel özetliyor ki. Kim kalem aldıysa da tebrik ederim.

ŞAMPİYONLUK POSTERLERİNİ REVİZE ETMEK ZORUNDA KALMAYI ALLAH HİÇBİR KULÜBE NASİP ETMESİN

Biraz evvel tarif ettiğim hareket şekli, metodoloji, duruş, fıtrat neyi hatırlatıyor? Hangi yapıyı hatırlatıyor size? Hangi örgütü hatırlatıyor? Bu devleti ele geçirmeye çalışan, ülkeyi ele geçirmeye çalışan bu terör örgütünün en kuvvetli, en gaddar olduğu dönemde futbolda en çok faydayı kim sağladı? Siz faydalanırken biz ise devletin bütün gücünü arkasına almış en şaşalı döneminde bu yapıyla mücadele ediyorduk, savaşıyorduk. Bu savaş, bu örgütle verdiğimiz mücadele Fenerbahçe tarihinin gurur madalyalarından biridir. Sizin için ise şampiyonluk vesilesidir. Şampiyonluk posterlerini revize etmek zorunda kalmayı Allah hiçbir kulübe nasip etmesin. Size yine bir konuda şapka çıkarıyorum. Siz her dönemin güçleriyle kol kola olmayı çok iyi bilen bir yapısınız. Bu dönemde de bunu nasıl başardığınızı Florya projesini anlatmaya başladığımız zaman tüm Türkiye görecek. Not edin bunu. Şu seçimler bitsin. O Florya projesinde neler döndüğünü bir anlatalım bakalım adil rekabet mi var, ne var göreceksiniz.

Şu seçimler bitsin, o Florya projesinde neler döndüğünü bir anlatalım size bakalım adil rekabet mi var, ne var göreceksiniz.

TEKRAR EDİYORUM MERT OLAN ER MEYDANINA ÇIKAR, ARKADAN GÜREŞMEYİN, HAZIRIZ VE BEKLİYORUZ

Özetle sevgili üyelerimiz, büyüklerim,

Her köşeyi sarmış bu vicdansız, köhne zihniyet ile ciddi bir mücadele veriyoruz ve bu mücadeleyi verebilmek için onların seviyesine inmek zorundayız. Lütfen bu konuları hafife almayın. Şurada trolleri, 3-5 tane gen, ergen demeyin, bu bir yapı, organize edilmiş bir yapı. Bu örgüt kimlerin yuvalarını yıktı! Kimler vefat ettiler. Türkiye’ye bir jenerasyon yok oldu bunlardan, bu yaklaşımlardan, örgütten bahsediyorum. Tekrar ediyorum mert olan er meydanına çıkar, arkadan güreşmeyin, hazırız ve bekliyoruz.

‘Türk futboluna pusu kültürünü getirenlere geçit yok’ lütfen okuyun bunu.  Her yerde var.

Gelelim futbola… Sayın Köksal Özbek, ne olur bir başkan bulun ve bulduğunuz an genel kurula gidelim. Arayın bulun. Kapı kapı dolaşıyorsunuz. Hemen hazırız gitmeye. Kapı kapı dolaşıp başkan aradığınızı biliyorum. Bulduğunuz an gelin, Genel Kurula gidelim.

O güzel cümlelerle bezenmiş konuşmalarınızdan dolayı tebrik ederim. Ama çoğunun içi boş ve benim de artık sabrım taşıyor. Dolayısıyla bulana kadar da rica ediyorum, altımızı oymayın. Ama bulduğunuz an er meydanına ben geliyorum.

BİZ KÖTÜ OYNARSAK HAKKIMIZIN YENMESİNİ Mİ HAK EDİYORUZ. KÖTÜ OYNADIĞIMIZDA HAKKIMIZI KORUMAMALI MIYIZ? KÖTÜ OYNADIK DİYE ‘ÇALDILAR’ DEMEYECEK MİYİZ?

Sevgili taraftarlarımız, sevgili camiamız, kongre üyelerimiz. Yine garip bir sezon yaşıyoruz. Umutlarımız darmaduman oldu, sabrımız taştı, gerginlik tribünlere yansıdı ve bir kez daha ‘yine olmadı’ konumuna geldik, geliyoruz. Camiamız çarçabuk bu konuma gelmeye çok müsait. Biraz önce sizlere anlattım, diğer camianın paydaşları, trolleri, gazetecileri… nasıl camiasına kol kanat geriyor, bizdeyse durum tam tersi. Kol kanat germeyin ama altımızı da oymayın. Şimdi 8 yıldır şampiyon olamamanın verdiği çok haklı bir sabırsızlık, çok doğan bir tahammülsüzlük, gerginlik… İnsan psikolojisinden az bir şey anlarsanız bunu anlamak mümkün. Bir de sezona müthiş başladık, dünya çapında çok iyi bir hoca getirdik, arzuladığımız ve özlediğimiz ezen, ezici, saldıran, gol atan futbola döndük. Otoriteler bizi daha ekim ayında şampiyon yapmaya başladılar, dolayısıyla beklentiler de çok arttı. Sonra Dünya Kupası arası ve bu ara sonrasında değişen gidişat, artan, tavan yapan endişeler ve hiçbir şekilde kabul edemeyeceğimiz ki geçmişte de pek çok şampiyonluğu alt takımlara, küme düşen takımlara kaybettiğimiz puanlarda kaybettik ama bu senenin özelinde bu iklim, bu futbol, bu hoca, bu kadro, beklentiler… sonra da Ümraniyespor, Giresunspor, İstanbulspor’a kendi sahamızda kaybedilen puanlar. Bir de kendi sahamızda ezeli rakiplerimizle yaşadıklarımız ki Beşiktaş maçında yaşananlar olacak gibi değil, 1-0 ve 50 küsur dakikada 10 kişi kalıyor, penaltı atsan 2-0 ve 3’mü, 4’mü, 5’mi olacak derken olanı görüyorsunuz. Bu da bir tek bizim başımıza geliyor. Dolayısıyla hiçbir şekilde yorum yapmadan bütün bu samimi tepkileri anlayışla karşıladığımızı bilmenizi istiyorum. Yalnız sizinle biraz data paylaşmak istiyorum. Yani İstanbulspor maçında da olacak gibi değil. İkinci golü atıyoruz, sonra 2-0’dan maç 3-3’e dönüyor. Ama böyle olunca ‘golümüz sayılmadı’ diyemiyoruz,  ‘haksız yere penaltı verildi’ diyemiyoruz, ‘penaltımız oldu niye verilmedi’ diyemiyoruz. Biz kötü oynarsak hakkımızın yenmesini mi hak ediyoruz. Kötü oynadığımızda hakkımızı korumamalı mıyız? Çalınan ve çalınmaya çalışılan puanlar ki bir kaçını da çalamadılar, son dakika goller vs. ama İstanbulspor’da çaldılar! Kötü oynadık diye ‘çaldılar’ demeyecek miyiz?

Size bir şey anlatmak istiyorum. Biz bu sene UEFA’ya 107. sırada başladık. 29 Nisan itibarıyla 107. sıradayken 14500 puanımız varken şu an 30000 bin puanla 58. sıraya geldik. Biz, ilk 25’te olmalıyız, 58 kabul edilebilir değil ama ivmeyi göstermek için söylüyorum.

BİZİ DEĞERLENDİRİRKEN, YORUM YAPARKEN ÖZELLİKLE TARAFTARLARIMIZDAN RİCA EDİYORUM, BÜTÜNSEL RESMİ İYİ GÖRSÜNLER!

Son 10 yılın puan averajını sizinle paylaşmak istiyorum. 2012-2013 sezonundan 2022-2023 sezonuna kadar bizim en düşük puan averajımız bizim ilk senemiz, 1.35. Son 10 yılın en yüksek puan averajı bu sene, 2.20. UEFA’da ivme kazanmışız, puanda son 10 yılın en iyisiyiz ama bulunduğumuz noktaya bakın. Sizi anlıyorum ama biz bu sene doğru şeyler yaptık. Köksal Bey’in dediği gibi hakemlerden sonra hoca tartışabilirsiniz; ‘niye öyle oynatmadı, niye öyle, niye böyle’ ne isterseniz diyebilirsiniz. Bu seneki performansımızla bizim şu an şampiyonluğun havasına girmiş olmamız gerekirdi. Sadece 2 maçı size söylüyorum: ofsaytımsı ve Adana Demirspor, 5 puan fark ediyor. Ben sadece onlardan dolayı oluyor demiyorum ama bizi değerlendirirken,  yorum yaparken özellikle taraftarlarımızdan rica ediyorum, bütünsel resmi iyi görsünler! Bizim trollerimiz, bakın ‘troll’ diyorum, Fenerbahçe logolu, isimli, Fenerbahçe’ye yakın olduğunu anlayacağınız hesaplar, troll olmayan hesaplar hep bizi aşağıya çekmek için. Bizde de organize bir yapı var ama organize yapı hep bize karşı. Yarın başka başkan olsa belki de ona karşı. Bizde de bunları besleyenler var. Ama görün diye söylüyorum; öbür camia nasıl hareket ediyor, bizim camiamızın sosyal medya aktivitesi… Dün Olympiacos maçını seyrediyoruz, ilk çeyrek 26-10 felaket vs. Sertaç Bey yanımdaydı, ne kadar ağır tweetler atıyorlar. Maç bitiyor ve o tweeti atanların hiçbirinden bir şey yok. Bari ‘bravo’ deyin, takımınızı tebrik edin. Benim sosyal medya hesabım yok. Dün Sertaç Bey’in yanında oturmasam belki gerçek zamanını tam bilmezdim, belki arkadaşlar pazartesi raporlardı. Ya adam maç boyunca devamlı yazıyor, rezil ediyor, alay ediyor vs. ama maç bitiyor o hesaplardan tık yok. Bakın eski yöneticilerimiz var. İşler kötü gittiğinde tweetler vs. ama işler iyi giderken tısss. Ya sen bu kulübe yöneticilik yapmışsın. Bir kulübün yöneticisi kendinden sonra o kulübün kötü gitmesini ister mi ya? Bu nasıl bir zihniyet? Arkadaşlar silkelenmemiz lazım. Taraftarlarımız sizi anlıyorum, anlayışla karşılıyorum, hatta bazı tepkilerinizi takdir de ediyorum ama hiç tasvip etmiyorum. Çünkü fayda sağlamıyor!

HEP DESTEK TAM DESTEK’, ‘PAZARA KADAR DEĞİL MEZARA KADAR’, ‘YENSEN DE YENİLSEN DE’ BUNLARDIR BİZİM KÜLTÜRÜMÜZ

Bizi ayakta tutan, özellikle de 3 Temmuz’da, ‘hep destek tam destek’, ‘pazara kadar değil mezara kadar’, ‘yensen de yenilsen de’ bunlardır bizim kültürümüz. Biz böyle büyüdük. Bizi böyle eğitildik. Ama bugün bakın rakip takımın gol atanı alkışlanıyor, 1-0 geriye düşelim ikincisi için tezahürat yapılıyor. Bu normal mi? Lütfen artık silkelenmemiz lazım. Bizim en büyük gücümüz en büyük zaafımız olmak üzere.

SON YAPTIĞIMIZ YDK TOPLANTISINDA ŞAMPİYONLUK İÇİN İNANCIMIZ NEYSE, BUGÜN HALA AYNISIDIR

Bağırsınlar, biz ifade özgürlüğüne karşı değiliz ama bize bağırsınlar, maç bitsin bize bağırsınlar. Genç oyuncular, sporcular etkileniyorlar. Dolayısıyla son yaptığımız YDK toplantısında şampiyonluk için inancımız neyse, bugün hala aynısıdır. Size bir şey söyleyeceğim; bir dostumla konuşuyordum ve dedim ki ‘vallahi ilahi adalete olan güvenimi kaybettim’. Dedi ki ‘Şanssızlık ve şans yoktur, kimse devamlı şanssız olmaz, kimse devamlı şanslı da olmaz. Bunun bir ortalaması vardır, dönemleri farklıdır. Dönecek bir gün’. İnşallah döner.

Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum."
 


Basın Fotoğrafları