YÜKSEK DİVAN KURULU

Başkanımız Ali Y. Koç, Olağanüstü Genel Kurul öncesi YDK Üyelerimizle bir araya geldi ve önemli açıklamalarda bulundu: Bu camianın hakkını korumak bizim vazifemizdir

29 Mart 2024 Cuma 19:41

Başkanımız Ali Y. Koç, 2 Nisan Salı günü Stadımızda yapılacak tarihi Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı öncesi Yüksek Divan Kurulu Üyelerimizle bir araya geldi ve camiamıza çağrıda bulundu:

“Sayın Yüksek Divan Kurulu Başkanım, Yüksek Divan Kurulumuz, Yüksek Divan Kurulu Üyelerimiz, İlker Paşam, Sayın Vefa Küçük, küçüklüğümden beri tanıdığım insanları burada görmek çok memnuniyet verici. Hepiniz hoş geldiniz, hepinizi şahsım ve yönetim kurulum adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

ÖNEMLİ BİR SÜREÇTEN GEÇİYORUZ

Başkanımız ’18.15’te bitireceğiz’ dedi. Gerekirse biraz daha da uzatabiliriz. Çünkü Fenerbahçe tarihinin en önemli toplantılarından birini yapıyoruz. Önemli bir dönemeçten geçiyoruz. Benim bugün amacım niye bu noktadayız? Milli aralar kulüpler için, kulüp yöneticileri için en keyifli anlardır, hele bir de galibiyetle milli araya girdiyseniz en son isteyeceğimiz bu tip bir süreçte bu konularla ilgili mesaimizin neredeyse %100’ünü harcamak. Güzel bir derbi galibiyetiyle milli araya girdik ama aslında hiçbir şey güzel değil. Niye güzel olmadığını hem bugün, hem dün, hem geçmişte hem de korkarım ki ileride olamayacağını şahsım, yönetim kurulum adına sizlerle biraz paylaşmak istiyorum.

NE HİKMETSE HİÇBİR KULÜBÜN TARİHİ BOYUNCA BAŞINA GELMEYECEK TEK OLAY BİZİM 15-20 SENEDE DEFALARCA BAŞIMIZA GELDİ, HEM İÇERİDE HEM DE DIŞARIDA

Süreçte bazı yanlış anlamalar var. Uğur Bey de değindi, oraya da değineceğim ama kısaca şunu söylemek istiyorum: Bu gidişat gidişat değil, kabul edilemez bir gidişat, organize bir kötülük içindeyiz. Uzun süredir organize bir kötülük içindeyiz. Adaletin, hakkın, hukukun tesis edilmediği bir ortamda rekabet etmeye çalışıyoruz. Ne hikmetse hiçbir kulübün tarihi boyunca başına gelmeyecek tek olay bizim 15-20 senede defalarca başımıza geldi, hem içeride hem de dışarıda. Fenerbahçe mağduru vs. oynamıyor. Bu söyleyeceklerim, sayacaklarım hepinizin bildiği konular ama bütünsel baktığımız zaman nasıl olur da bir kulübün başına bütün bunlar gelir, bizi yöneten insanlar nasıl buna müsaade eder, bunları bir gündeme getireceğim. Sonra da nasıl ilerleyeceğimizle ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.

LÜTFEN 2 NİSAN’DA FENERBAHÇE OLARAK YEKVÜCUT, OMUZ OMUZA TÜM TÜRKİYE’YE ARTIK ‘YETER’ DEMENİN ZAMANININ GELDİĞİNİ HEP BERABER GÖSTERELİM

Öncelikle biz Olağanüstü Genel Kurul çağrımızı yaptığımız gün 4-5 saat yönetim kurulu olarak toplandık. Artık işin geldiği boyut Trabzonspor maçından sonra bazı gelişmeleri tahmin ederek ve bütünsel bakış açısıyla artık işin boyutu genel kurul seviyesine getirilmeli ve bundan sonra nasıl ilerleyeceğimizi hep beraber aklıselim bir şekilde, akıl akıldan üstündür, herkesin çorbada tuzu olacak bir yöntemle ilerlemenin en doğru olduğunu ifade ettik. Çağrımızı yaptık. Şu ana kadar çok yüksek bir katılım olacağını hissediyoruz ama ilk önce söyleyeceğim; inşallah 2 Nisan’daki toplantımızda bir hafta sonraki toplantıya ihtiyaç duyulmadan, gerekli sayıyı toplayıp ve toplantımızı yapıp en aklıselim kararı veya kararları hep beraber alırız. Hedefimiz budur! Bunu yapmak için de Yönetim Kurulumuz etraflıca istişare ettik ve bu kararı aldık. Bugün buradaki yoğunluk salı günü bizler açısından da ümit vadediyor. O yüzden tekrar söylüyorum; bu toplantının ikincisi olmasın, lütfen 2 Nisan’da Fenerbahçe olarak yekvücut, omuz omuza tüm Türkiye’ye artık ‘Yeter’ demenin zamanının geldiğini hep beraber gösterelim. Çünkü bıçak kemiğe değdi, kesiyor ve bacağı kopartmak üzere.

Yanlış bir algılama var, belki bunun sebebi biz olabiliriz. Fenerbahçe Spor Kulübü için iki tane ekstrem var: Biri hiçbir şey yapmamak, hiçbir şey denememek, hiçbir eylem içinde bulunmayıp hayatımıza devam etmek ki bana sorarsanız en kötü seçenek budur. En ekstremse ki ligden çekilmeden de ekstrem bir sonuç var, o da bir müddet futbol faaliyetlerini durdurmak. Bu iki ekstremin arasında da muhtelif konular var, alternatifler var, hareket planları var. İnsanlarla konuştukça, istişare ettikçe daha da yeni fikirler geliyor. Dolayısıyla bunu 1 ve 0 oyunu olarak görmemeniz lazım. Fenerbahçe Spor Kulübü, kendisine reva görülen muameleye artık isyan ettiği için, bu duruma artık tahammül edemeyeceği için camia olarak belli konularda karar almak için salı günü toplanıyor.

SANMAYIN Kİ DUYGUSAL BİR KARAR ALDIK VE HİÇ DÜŞÜNMEDEN, TAŞINMADAN 2 NİSAN’I BEKLİYORUZ VE CAMİAMIZ BELKİ DE HİÇ OLMAMASI GEREKEN BİR İSTİKAMETE GİDECEK BEKLENTİSİ İÇİNDE OLMAYIN. HEP BERABER EN DOĞRU, EN AKLISELİM VE EN FAYDALI KARARI VERECEĞİZ

Bugüne kadar ne yaptık? Bireysel görüşmelerimiz oldu. Şu an hayatta olan Fenerbahçe Spor Kulübü’ne asil ve yedek üye olarak yönetim kurulu seviyesinde hizmet etmiş 250 insan var ve onların aşağı yukarı 100'üyle de beraber bu salonda bir istişaremiz oldu. Dün Ankara’da 350 kişilik bir katılımla, yüksek yargı mensuplarının katılımıyla HUFEDER’in(Hukukçu Fenerbahçeliler Derneği) ev sahipliğinde bir toplantı yaptık. Oradan görüşler çıktı. Bugün sizlerden görüşler alacağız. Sponsorlarımızla toplandık. Ne karar verirsek verelim, bu sponsorluğu devam ettirip ettirmeyeceklerini sorduk, yazılı bir şekilde aldık, hatta bazı sponsorlarımız ‘Daha da fazla vermek istiyoruz’ dediler. Onlardan Allah razı olsun. SPK ve Ziraat Bankası ile toplandık. Yarın Samandıra’da esas bu oyunun öznesi olan futbolcularımız ve teknik kadromuzla buluşacağız. Yani sanmayın ki duygusal bir karar aldık ve hiç düşünmeden, taşınmadan 2 Nisan’ı bekliyoruz ve camiamız belki de hiç olmaması gereken bir istikamete gidecek beklentisi içinde olmayın. Hep beraber en doğru, en aklıselim ve en faydalı kararı vereceğiz. İçiniz rahat olsun.

GÖRDÜK Kİ BİR KEZ DAHA FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ’NÜN ŞAMPİYONLUK ŞANSI, ŞAMPİYONLUK HEDEFLERİ ZORBALIK İLE ELİNDEN ALINACAKTI

Nasıl bu noktaya geldik? Şunu belirtmek istiyorum: Trabzonspor maçı kesinlikle ve kesinlikle bugün burada toplanmamızın veya 2 Nisan’da Olağanüstü Genel Kurul’a gitmemizin nedeni değildir, bardağı taşıran damladır! Niye bardağı taşıran damladır? Şöyle bir inceleyelim: Trabzonspor’daki olan bize göre tamamen organize, belli bir amaç ve hedef doğrultusunda o amaç da bizi bir kez daha zorbalıkla şampiyonluktan etmek, bu Trabzonspor’un amacı demiyorum ama organize kötülüğün tavan yaptığı örneklerden bir tanesi. Niye böyle düşünüyoruz? Öncelikle bir güvenlik zafiyeti var. Bu güvenlik zafiyetini kimse bize açıklayamaz. Hiç kimse bize bu güvenlik zafiyetini açıklayamaz. Derbilerin nasıl olduğu, nasıl gergin geçtiği biliniyor. Özellikle yıllardır biriken sorunlardan dolayı Trabzonspor-Fenerbahçe, Fenerbahçe-Trabzonspor derbilerinin ne kadar gergin geçtiği bilinen bir ortamda statta polis olmaması bizim açımızdan hiçbir şekilde açıklaması olacak konu değildir. Ben size bir örnek vereyim; bizim stadımızda maç olduğu zaman hatta maç mesai günlerindeyse kadın çalışanlarımız ruj, çakmak taşımıyorlar. Niye biliyor musunuz? Gündüz polis iki bariyer güvenlik vaziyeti alıyor, öğle yemeğine çıkanlar dönüşte aranıyorlar ve çantalarında bu malzemeler varsa polis alıyor. İstanbul polisi bu kadar dikkatliyken hatta bizim derbi maçlarında dikkat edin, maç bitmeden 5-6 dakika önce çevik kuvvet sahanın içine girer, tribünleri çevirir, tünelde de ekstra polis konur ve böyle maçlar oynanır. Burada polis yoktu. Pet şişeler sahaya atılıyordu ki genelde bardak su verilir maçlarda ve dediler ki ‘Ramazan ayı, iftar vs. ondan pet şişe’, tamam, peki. Trabzonlu dostlarımızla konuştuk, maça girerken hiç üst araması olmamış. Ona da tamam.

ORGANİZELERDİ

Maskeli insanlar… Karadeniz insanı merttir. Rizesi olsun, Trabzon’u olsun maskeyle maça gidildiğini hiç hatırlamıyorum. Ama maskeli insanlar tribünlerde. Dolayısıyla gördük ki bir kez daha Fenerbahçe Spor Kulübü’nün şampiyonluk şansı, şampiyonluk hedefleri zorbalık ile elinden alınacaktı. Michy Batshuayi golü atmasa ne olacaktı? ‘İsmail Kartal 2-0’da tutamadı oyunu, teknik, taktik vs.’ konuşulacaktı. Sahaya atılan maddeler? Trabzon’da oynadığımız maçlarda hiç bu kadar su atılmamıştı, çok olaylar yaşandı. Son 10 senede 2 maçımız zaten maç oynanırken iptal edildi ve bu üçüncüsü. Yani %30’unda sıkıntı vardır diyebiliriz. Ama hiç bu kadar madde atılmamıştı, özellikle de su. Dolayısıyla bize göre bu bir organize iş idi. Trabzon emniyeti maça polis tahsis etmiyorsa, tahsis ettiği polisleri stadın içinde değil dışında bekletiyorsa Trabzonspor veya ev sahibi ne yapsın ki ev sahibi güvenlikten sorumlu olmasına rağmen. Bize göre Trabzon emniyetinin büyük zaafı olmuştur, emniyet müdürünün hala görev olması da bizlere bir mesajdır, onu da söyleyeyim. Trabzon emniyetine şunu da söyleyeyim;

HOCAYA MAÇIN 60. DAKİKASINDA MESAJ ATTIM: ‘SAHADAN ÇEKİLEBİLİRSİNİZ, YETKİ SİZİNDİR’

60. dakika bir şekilde hocamıza mesaj yolladım. Ben İstanbul’dan maçı seyrederken maçın nereye gideceğini net bir şekilde görüyordum, belliydi. Arkadaşlar, maç 2-0'ken, Fenerbahçe tarihinin en yüksek puanını aldığı sezonda, şampiyonluğa dört nala giderken, Konferans’ta giderken, Süper Kupa alma imkanı varken, takımımız 2-0 öndeyken bir kulübün başkanının hocasına mesaj yollayıp, ‘Sahadan çekilebilirsiniz, yetki sizindir’ deme ihtiyacı duyması ne demektir, siz biliyor musunuz? Türk futbolunun geldiği kepazeliğin en güzel ispatlarından bir tanesidir. En önemli viraj, en önemli derbi, şampiyonluğa gidiyorum, takım 2-0 önde ve futbolcularımızın can güvenliği için hocamıza ‘İstediğin an takımı çekebilirsin’ mesajını verme ihtiyacı duyuyorum. Peki, Trabzon emniyeti siz görmüyor musunuz? Bu olaylar birdenbire olmuyor ki! Aşama aşama ki bu noktaya geleceği belliydi. Biz, İstanbul’dan geliyoruz, kendi takımımızın güvenliğini sağlayabilmek için bunu söylüyoruz, öyle küçük bir şehirde ikinci yarıya gerekli polis önlemi alınmıyor. Çok enteresan.

Tünel görüntüleri. Esas kavgalar tünelde oluyor. Biz tünel görüntülerine ulaşamıyoruz. Her kulübün, stadın Netaş’ın altyapısını kurduğu hepsi federasyona bağlı kameralar var. Ne hikmetse biz görüntüleri alamıyoruz.

SEVK KONUSU: SENİN HAKEMİN DÜZGÜN MAÇ YÖNETSE ZATEN MAÇ İPTAL OLURDU, İŞ BU NOKTAYA GELMEZDİ. SİZİ KİM SEVK EDECEK? SİZDEN KİM HESAP SORACAK?

Sevkler yapılmadı. Neden yapılmadı? Ne bekleniyor? Seçimle ne alakası var. Ve duyum almaya başlıyoruz, futbolcularımıza ceza verilecek diye. Neden? Fazla güç kullanmış Fenerbahçeli futbolcular. Kaçmalıymış. Federasyonun şu anda bulunduğu nokta; kaçsaymış Fenerbahçeli futbolcular ekstra güç kullanmak zorunda kalmazlarmış, o yüzden de sevkler olmazmış. Zihniyete bakar mısınız? Senin hakemin düzgün maç yönetse zaten maç iptal olurdu, iş bu noktaya gelmezdi. Sizi kim sevk edecek? Sizden kim hesap soracak? Bu noktaya gelmesinin bir numaralı sorumlusu sahadaki yönetimdir. Ama Türkiye’de böyle siyasi, bürokrasi gücü olan bir kulübün maçını iptal edebilecek bir babayiğit hakem var mı? Federasyon açsaydı, söyleseydi; 'Bu gidişat değil, maçı durdur.' Soyunma odasına gidersin, beklersin… Yapabileceği yaptırımlar da vardı ama hamleleri yapmadı, yaptıklarını çok geç yaptı. Dolayısıyla federasyon ve hakem sorumludur. Yurt dışında böyle maç yönetse o kokart kendisinden alınır.

Yabancı hakem ısrarımızı anlıyor musunuz? Dolayısıyla bu işin Trabzon tarafı. Futbolcularımıza ceza vereceklermiş. Onların menfaatleri açısından inşallah vermezler. Çünkü Türk futbolu uluslararası alanda çok sıkıntıya girer. Şimdi kılıfına uydurmaya çalışıyorlar çünkü üstlerinde baskı var. Zaten her şeyi kılıfına uydurmaya çalışıyorlar. Bu maçta da Fenerbahçe’ye nasıl ceza vereceğiz diye uğraştılar. Baktılar ki pabuç pahalı. Ne yapıyorlar bilmiyorum. Fenerbahçeli futbolcuların linç mi edilmesi gerekiyordu? O bayrak Mert Müldür’ün bir tarafına girdikten sonra mı işin ciddiyetini anlamamız gerekiyordu? Yoksa otobüsümüz viyadükten uçsaydı mı işin ciddiyetini anlamamız gerekiyordu?

Trabzonspor maçında yaşananlar bizim için bardağı taşıran nokta oldu. Dikkat ederseniz iki kulüp de gerginlik olmasın diye dikkatli hareket ediyor. Biz orada çok iyi ağırlandık. Birbirimizle özellikle Ahmet Ketenci üzerinden bilgiler, videolar paylaşıyoruz. Yanlış bilgilendirme, gaza gelme, taraftar baskısıyla işi olduğu yerden daha kötü bir yere götürmemek için azami gayret gösteriyoruz.

Sevkler olmadı. ‘Neden olmadı?’ diyoruz. ‘Merak etmeyin, olacağı zaman tedbirsiz olur, Adana maçını etkilemez.' Peki, 7’sine maç koymuşsunuz, onu etkiler mi? Ona mı ceza vereceksiniz? O maça mı hazırlıyorsunuz?

Aslında Trabzonspor maçından 1 hafta geriye gidelim. Zorbalıkla orada da gidiyordu bizim şampiyonluk şansımız. ‘Ne zorbalık yaşandı?’ diyeceksiniz. Sahaya atlayan olmadı, sahaya atılan madde olmadı. Olmadı. Daha kötüsü oldu. 2006 yılında Denizli’de maçı durdurarak çaldıkları şampiyonluğumuzdan daha çok durdu maç Pendikspor maçında. İlk yarı 16 dakika top oynandı. Uzatmalarla 56 dakika, 23 dakika top oynandı. Bir takım nasıl maçı kazanacak? Denizli’de atağa kalktığımızda konfeti atılıp duruyordu, burada oyuncular yere yatıyor. En çok faul çalınan maç. Pendikspor’un böyle başka maçı var mı? Camiamızın uyanması için bunları söylüyorum. Aslında 1 hafta evvel de bize organizasyon yapıldı.

FENERBAHÇEMİZE YAPILANLAR

2006 hepinizin malumu. Orada yine zorbalıkla şampiyonluk gitti. 3 Temmuz’u yaşadık. Kimse yanımızda değilken dimdik ayakta durduk. Kulübümüz rakiplerinden her branşta fersah fersah iyi durumdayken, hisselerimizin değeri 1 milyar dolarken bunu bize yaptılar, ondan sonraki 13 sene malumunuz. Ama devlete kasteden bu terör örgütü kimin duvarına tosladı? Sarı lacivert duvara tosladı! Ne oldu? Fenerbahçe’nin finansalları altüst oldu, futboldaki sportif başarısı altüst oldu, itibarı, repütasyonu yerle bir oldu. 3 Temmuz’dan sonra devletin Fenerbahçe Spor Kulübü’ne borcu vardır. Bizi övmeye gelince övüyorsunuz, 'Fenerbahçe şöyleydi, sarı lacivert duvar' vs. peki, ne oldu bizim kayıplarımız maddi ve manevi? Bırakın maddi, manevi kayıplarımızın adreslenmesini, bir rakibimizi öne çıkarmak için her türlü yola başvurdunuz. Dolayısıyla 3 Temmuz, 3 Temmuz’da yaşadıklarımız, 3 Temmuz’dan sonraki davalar… Fenerbahçe zarar görmedi. Nasıl Fenerbahçe zarar görmemiş? Kim Şampiyonlar Ligi’ne 2 kez yollanmadı? Biz. Sadece oradan hareketle 70 milyon Euro.

2007’de Ali Sami Yen’e şampiyon gittik, su savaşları… 19 polis yaralandı birinin gözü kör oldu. Hiçbir şey olmamış gibi maç devam etti, o da iptal edilmedi.

2014’te şampiyon olduk. Tam psikolojik travmadan kafamızı kaldırdığımızı düşündüğümüz bir ortamda bir sonraki sezon şampiyonluğun en büyük adaylarından biriyken, liderin 2 puan gerisindeyken 5-1’lik muhteşem Rize galibiyetinden dönerken yaşananları biliyorsunuz. Ondan sonra takımı toparlayamadılar. Yabancı futbolcularımız ayrılmak istediler. Biz nasıl toparlayacağımızı da bilmiyoruz. Bizim futbolcularımız da burada çok travma yaşadı. Ne oldu? Orada da şampiyonluk gitti. Belki otobüs kurşunlanması olmasaydı bambaşka bir şey konuşuyor olacaktık. Zorbalıkla şampiyonluklar gitti.

Niye faili meçhul? İstendiği zaman herkes bulunuyor. En küçük bir tweet paylaşan bulunuyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyaya rezil edecek suikast girişimi Allah’tan muvaffak olmadı, olsaydı ne olacaktı? Niye bulunmuyor? Devletimize soruyorum. Kaç defa bu kürsüye çıkıp 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ayıbıdır' dedik, bunların faili meçhul olması. Bakın bunlar hep Fenerbahçe’ye oluyor. Hala faili meçhul. Belki onu bulsalardı bugün bir sürü şeyi konuşmuyor olabilirdik.

Deprem oluyor –Allah kimseye, hiçbir ülkeye bir daha göstermesin- sonra takip eden haftalarda ligler başlayınca 3 büyük kulübün stadında hükümete tepkiler oluyor, sonra Fenerbahçe Spor Kulübü’nün taraftarlarına deplasman yasağı getiriliyor, dönemin İçişleri Bakanı’ndan. Neden öbürlerine gelmiyor da bize geliyor? Fenerbahçe stadında ekstra bir şey mi oldu? Hayır ama bize geliyor. Bizi siyasetin içine çekiyorlar!

Trabzonspor maçına 9 oyuncumuz sarı kart sınırında çıktık. Bugün hangi takımın 9 oyuncusu sarı kart sınırında. Yaptığımız faule bakıyoruz, aldığımız sarı kartlara bakıyoruz; rakibimizin yaptığı faullere, aldığı sarı kartlara bakıyoruz mukayese götürmüyor. Neden? Çünkü birikiyor, son viraja gelince o ekilen tohumlar meyve veriyor.

Riyad’da kriz çıkıyor o da bize. 2 takım var, federasyon var, Spor Bakanlığı var, bir masanın etrafında karar alınıyor, iş dönüp dolaşıp yine Fenerbahçe’ye bağlanıyor.

13 senede 1 şampiyonluk. Evet. Yeri geldi yanlış yatırımlar, yanlış kadro mühendisliği belki yanlış hoca tercihi. Ama yeri geldi bangır bangır şampiyonluğa giderken aşağı çekildik. 13 senede 1 şampiyonluğu siz sadece Fenerbahçe’yi yönetenlerin yanlış kararlarından ya da kadro mühendisliğinden mi oldu zannediyorsunuz? 7 senede son maçta 3 şampiyonluk kaybetmeye hiç girmiyorum. Denizli’yi konuşmuştuk. 2’si de bizim sahamızda. Orada da operasyonlar yapıldı. Belki biri olabilirdi. 3’ü birden olmaz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olmaz. 7 senede böyle bir kulübün son haftada 3 şampiyonluk vermesi dünyanın hiçbir yerinde olmaz.
Bu sezon bana göre Türk futbol tarihi bundan daha aşağılık bir sezon yaşamamıştır. Bu sezonda olan olayların hepsine bir bakın, belki başka ülkelerde 50-100 sezonda olmuyor. Bunları 4-5 ay içinde yaşadık. 1959 öncesi şampiyonluklar için bastırıyoruz, komisyon kurulacak vs. hiçbir şey yok. Biz, Fenerbahçe Spor Kulübü olarak tarihimizde en iyi sezonumuzda, en çok puan aldığımız sezonda 3 kupa hedefine giderken bu ligde nasıl devam edeceğiz, yoksa 'Etmeyelim mi?' kısmını tartışıyoruz.

Gerekli istişareleri yaptık. Bir karar aldık. Fikirleri topluyoruz. Bunun yanında bana herhalde kongre üyelerimizden 100’ün üzerinde mektup geldi. Çok değerli ve faydalı öneriler var, teşekkür ediyorum. Benim anlayamadığım bir şey var. Futbol üzerinden toplumu germe, belki sosyolojik bir sonuca doğru bizleri itme, haksızlık, adaletsizlik… Bunların hepsi devlet büyüklerimizin gözleri önünde yaşanıyor. Benim anlayamadığım taraf bu.

Eğitim toplantısından yeni görüntüler sızdı. Bir hakeme fiziki saldırıda bulunduğun zaman kamu görevlisi sayıldığı için ona göre yargılanıyorsun. Bunlar kamu görevlisi ise adam çıkıyor diyor ki; ‘Evet, hata yaptım. Yanlış yaptım. Yapmamalıydım.’ VAR’dakine soruyorlar; ‘Ruh halimi hatırlayamıyorum. Beklenti olduğu için’ diyor. Bu adam kamu görevlisi ise görevi ihmalden yargılanamaz mı? Bizdekinde ise adam ‘Hata yaptım' demiyor, 'Böyle gördüm’ diyor. Belki hata belki değil ama kararının arkasında duruyor. Ondan önce de başka penaltımızın verilmemesi. ‘Evet, penaltı verilmeli’ diyor. Nasıl bir sistem kurmuşlar tam anlamış da değilim ama hep tescilli hakemler bunların maçlarına veriliyor. Sezonlar oluyor bizi aşağıya çekiyorlar, bizi aşağıya çekemedikleri zaman bunları ittiriyorlar.

YALAN, HER ŞEYİNİZ YALAN. ÖZELLİKLE BİR TANESİ VAR. HAYATI YALAN

Zamanında Sn. Aziz Yıldırım’ın dediği gibi, ‘Bunlar her şeyi yaparlar ama hiçbir şey yapmamış gibi davranırlar.’ O kadar güzel söylenmiş bir cümle ki… Adaletin bekçisi olarak davranıyorlar, ben burada 2,5 saat sizlerle ilgili konuştum. Beni mahkemeye veriyorsunuz, verin. Saygı duyarım ama söylediklerime de cevap verin. Bir tanesine verin. Ondan sonra çıkıyorsunuz, itidal, barış, toplum, Türk futbolu, marka değeri, car car konuşuyorsunuz. Hatta adaletin bekçisi olarak kendi televizyon kanallarınızda bütün takımların hakkının yendiği pozisyonu verecektiniz her salı. Hani nerede? Yalan, her şeyiniz yalan. Özellikle bir tanesi var. Hayatı yalan.
Deprem konutları yaparken bile, deprem yardım kampanyası yaparken bile... Biz konteyner üstüne 115 milyon lira topladık. Herkes sağ olsun, yurt dışı derneklerimiz. 1000 konteynerlik katkı sağladık. Omuz omuza kampanyasında onlar konut için yarışalım. Fenerbahçe-Galatasaray yarışırsa daha büyük gelir sağlarız. Konut 2.2 milyon. 250 konut 500 milyonun üzerinde. Biz yapamayız, bizim böyle bir paramız yok. Biz 'Yapacağız' dediğimiz şeyi yaparız ama bunu yapamayız. Transfer yaparken bile transferi yaptıktan sonra, ‘Ya ne olacak. 50-100 tane yaparsın’ diyor, bu hayatı yalan olan. Yemin ediyorum bunu makineye bağlayın makineyi bozar. Ama ne yazık ki bu zihniyet prim yapıyor. Bu zihniyet sonra televizyonlarda, köşe yazılarında pohpohlanıyor.  Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki doğruyu ispatlamak zorundasınız. İnanılmaz asimetrik savaşma güçleri var. Onlar gibi düşünmeyen herkese saldırıyorlar, saldırırken Fenerbahçeli yapıyorlar ve Ali Koç’un bilmem nesi diyorlar, insanlara. Böyle bir camia ile baş etmeye çalışıyoruz. Bu camia ne yazık ki hem siyaseten hem de federasyon olarak full destek alan bir camia.

ÇOK TARİHİ BİR DÖNEMEÇTEN GEÇİYORUZ

Fenerbahçeliler, böyle bir ortamın içerisindeyiz. 2 Nisan’da hep beraber Allah’ın izniyle gerekli sayıları da toplayıp canımızdan çok sevdiğimiz Fenerbahçe için önemli kararlar alacağız. Bunu lütfen bir karar olarak görmeyin. 1 veya 0 değil. Ligden çekilirsin, çekilmezsin ama arada alınacak o kadar başka kararlar var ki, bunu beraber yapmalıyız. Genel kanaat kademe kademe gidelim. ‘Bir alt lige düşersek ne olacak? Aynı hakemler, aynı federasyon, aynı kurullar, aynı pespayelik, ne gerek var’ diyenler var. ‘Faaliyetleri durduralım, o ligde, bu ligde takımlarla birleşelim’ diyenler var. Uçuk-kaçık düşünceler var. ‘Trabzon’a gitmeyelim, faili meçhul durum ortadan kalkana kadar’ diyenler var. Hepinizden Allah razı olsun. Çok fikir var. Biz, bunların hepsinin ekonomik ve hukuki boyutlarını 2 Nisan’da sizlere anlatacağız. Zamanınızı geniş tutun. Süre kısıtlamasını istemiyoruz. Çok tarihi bir dönemeçten geçiyoruz.

TRABZON’DAKİ BELEDİYE BAŞKAN ADAYINA GELELİM

Ülkemiz öyle bir riyakârlık içinden geçiyor ki, basın toplantısı yapılıyor. Şehrin bütün siyasetçileri orada. Sonra bir hanımefendi konuşuyor. İstedikleri şeyleri söylemediği için kadına 'Siyaset yapma sus’ diyor. Böyle bir ülkede yaşıyoruz ama benim esas takıldığım, kabul etmediğim ve inşallah bunun da bir vebali olur. Türkiye’nin iki en köklü kurumlarını Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin verdiği kararlara rağmen suçlayabiliyor, üç tane daha fazla oy alabilmek için. Hakikaten biz bu ülkenin takımı değiliz. Biz bu ülkede fazlalık mıyız, üvey evlat mıyız, başka ülkenin takımı mıyız? Fenerbahçe’nin hiçbir kıymetiharbiyesi yok mu? Bunu anlıyorum.

İNŞALLAH 2 NİSAN SADECE FENERBAHÇE İÇİN DEĞİL, TÜRK FUTBOLU İÇİN BİR MİLAT OLUR

Hepinize teşekkür ediyorum. Eski yöneticilerimize katıldıkları için teşekkür ediyorum. Sponsorlarımıza teşekkür ediyorum. Sonuna kadar aynı şartları, aynı anlaşmaları devam ettirecekleri için hatta bazıları daha fazla koyacakları için teşekkür ediyorum. Yarın takımımızla buluşacağız. Şimdiden 2 Nisan günü kongremize katılacak üyelerimize teşekkür ediyorum. Ne yapacağımız tam belli değil ama hiçbir şey yapmayacağımız kesinlikle olmayacak. Bunu net bir şekilde söylüyorum.

İnşallah 2 Nisan bu mübarek ayda sadece Fenerbahçe için değil, Türk futbolu için bir milat olur. İnanın, rekabetin düzeldiği her ortam Fenerbahçe’ye yarayacak ortamdır. Diğer branşlarda gördüğünüz gibi. Bazılarının anlayacağı dilden söyleyeyim. Artık inşallah Türkiye’de münafıklara da son diyeceğimiz futboldakilerine sonuçlar çıkar. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum” dedi.

7 NİSAN İÇİN HERHANGİ BİR BİLET TEMİNİNDE BULUNMAYIN. 2 NİSAN AKŞAMINI BEKLEYİN

Üyelerimizin konuşmalarının ardından yeniden kürsüye gelen Başkanımız Ali Y. Koç, katılımcılara ve eski Genelkurmay Başkanımız İlker Başbuğ’a teşekkür etti.

Başkanımız, “Genelkurmay Başkanımız az ve öz konuştu ama durumu çok güzel ifade etti. Kısacası bir kez daha görev zamanı. Kesinlikle duygusal hareket etmiyoruz. Herkesle konuşmaya çalışıyor ve gelen yazıları okuyoruz. Aklıselimin kazanacağı kararlar alacağımızı, kademe kademe ne yapacağımızı, neler talep edeceğimizi 2 Nisan’da herkesin de kabul göreceği şekilde üyelerimize aktaracağız. Konuşmacıların ortak söylemlerinden bir tanesi 9 Nisan’a bu işi bırakmayalım. 2 Nisan’da birlik beraberliğimizi, gücümüzü, ne karar alırsak alalım camianın konsolide olduğunu, 'Bizimle uğraşmayın' mesajını hep beraber vermemiz gerektiği konusu ortak görüşlerden bir tanesi.

Türk futbolunun içinde bulunduğu durum kabul edilebilir bir durum değil. TFF seçimlerinde seçim yapmıyoruz, seçin yapıyoruz. Üyelerimizin dediği gibi siyaset futbolun içine girdikçe Fenerbahçe karşıtlığının artması, Fenerbahçe’nin önüne konan engellerin katbekat artması herkesin kabul edeceği, kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçek. Ne yazık ki durum böyle. Artık bizim bunu kabul etmeyeceğimizi anlamaları gerektiğini düşünüyorum.

Fenerbahçe adalet istiyor. Eşit muamele istiyor. Fenerbahçe özellikle son dönemde bize reva görülen bu muamelenin son bulmasını istiyor. Evet, devlet Fenerbahçe’ye borçludur. Fenerbahçe devletten alacaklıdır, FETÖ ile mücadelesinde ve duruşunda.

Bekir Bey'in konuşmaları işi yanlış yere çekti. Bekir Bey, Rahmi Bey ile sözünden dışarı çıkmasam zaten başkan olmazdım. İşe aileyi lütfen katmayalım. İşimize, şirketimize gelecek zarardan da korkum şüphem olsa, cesaretimi kıracak bir unsur olsa zaten bugüne kadar yaptıklarımı da yapmaz, söylediklerimi de söylemezdim.

Vedat Bayram; 'Lobi yapın, haksızlığımızı dile getirin, gidebildiğiniz yere kadar gidin' diyor. Katılıyorum. Yapmadık zannetmeyin. Yapabildiğimiz kadar yaptık. Daha fazla yapmamız gerekiyor.

Hakan Bey biraz evvel Türkiye’deki medyanın durumunu çok güzel özetledi. Bize en çok zarar verenler, Fenerbahçeli olduğunu söyleyenler. Belki eylem planımız içinde artık onlarla da nasıl muhatap olacağımızın da adını koymamız lazım. Fenerbahçe’ye dil uzatmanın veya Fenerbahçe’yi zayıflatmanın bir bedeli olduğunu anlatmakta fayda var.

Sevil Hanım ile Hakan Bey çok güzel söyledi; 'Ne karar alınacaksa alınsın. Her şeyden önemlisi oradaki sayının sağlanması, tek ve yekvücut olduğumuzu göstermemiz verilebileceğimiz en büyük reaksiyondur' dediler. Katılıyorum.

Bugün Federasyon 7 Nisan biletlerini satışa çıkardı. Biz çıkarmadık. Fenerbahçelilere sesleniyorum. Lütfen 7 Nisan için herhangi bir bilet temininde bulunmayın. 7 Nisan için herhangi bir seyahat organizasyonunda bulunmayın. 2 Nisan akşamını bekleyin. Sizlerden özellikle rica ediyorum.

Ata Aksoy Bey, 'Trabzon’da yaşananlarla ilgili kamu görevlileri sorumludur' diyor. Evet, kamu görevlileri sorumludur. Buna müsaade edenlerin aynaya bakmasında fayda var. Böyle hata yapan ve güvenlik zafiyetinde bulunan Emniyet Müdürü ve Vali görevde kalıyorsa aslında Halil Umut Meler’in nasıl maçı bitirme gücü yoksa bu insanların da bir yerden icazet almadan bunu yapabileceklerini sanmıyorum. Hala görevde olmaları açık ve net şekilde Fenerbahçe camiasına bir mesajdır. Sadece adalet ve eşit muamele istiyoruz.

Sn. Aziz Yıldırım’ın katılıp katılmama konusuna burada girmeyeceğim. Kaya Bey'e kesinlikle katılmıyorum. Birlik ve beraberlik ortamında kendi iç siyasetimizi yapmayalım. Söyledikleriniz gerçeklerden çok uzaktır. Kadın basketbolda Galatasaray ile maçımız var. Allah yollarını açık etsin. Fenerbahçe Beko’nun da Final-Four yolunda Alba Berlin ile çok önemli maçı var. İnşallah iki müsabakanda da zaferle ayrılırız.

Başkanımız dedi ki, ‘Ne şikesi memleket elden gidiyor.’ O zaman ciddiye almadınız, sonra bu ülkenin nelerle muhatap olduğu hepinizin malumu. Bir kez daha Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olarak söylüyorum. FETÖ mudur, başka bir şey midir, bilmiyorum. Futbol üzerinden kaos yaratılmaya çalışılıyor. Fenerbahçe’nin emeği ve yatırımları çalınıyor. Biz burada bunu haykırıyoruz: 'Futbol üzerinden kaotik bir ortam yaratılmaya çalışılıyor' diye. İkinci kez aynı hatayı yapmayın. Fenerbahçe hedef alınmıştır. Nasıl bir düzense FETÖ ise FETÖ, başka ise başka ama Fenerbahçe üzerinden ülkede toplumsal sıkıntı yaratmaya çalışan bir şebeke olduğunu ifade etmek istiyorum. Hafife almayın. Geçen sefer neler olduğunu hepiniz biliyorsunuz.

Söz konusu devletse boynumuz kıldan incedir ama Fenerbahçe Spor Kulübü de başkanından sokaktaki çocuğa kadar da bu camianın hakkını korumak bizim vazifemizdir.  Sevgi ve saygı ile selamlıyorum." diyerek konuşmasını tamamladı.