"İki sene sonra herkes Recep’i izleyecek"

07 Ocak 2011 Cuma 00:00

Fenerbahçe Gazetesi’nin 85. sayısında yer alan U18 takımımızın başarılı oyuncularından Recep Niyaz röportajının tam metni şöyle: - Futbola nasıl başladın? Bu süreçten bahseder misin? "Futbola 8 yaşında başladım. Ailemin, özellikle de babamın desteği söz konusuydu. Babamda daha önceden futbolcuydu. Denizli Belediyespor’un seçmeleri vardı. Oraya başvurdum ve seçildim. 2 yıl süreyle Denizli Belediyespor’da oynadım. Daha sonradan Zekeriya Bolu İlköğretim Okulu’na geçtim. Denizlispor ile hazırlık maçı yapmıştık. Orada beğenildim. Oradan Denizlispor’a transfer oldum ve Denizlispor’da 5- 6 yıl kadar oynadıktan sonra hayalini kurduğum takım olan Fenerbahçe’ye geldim." - Fenerbahçe’ye geliş sürecin hakkında bilgi verir misin? "Aslında bu süreç biraz sancılı, biraz da karışık oldu diyebilirim. Beni Şenol hoca çok takip etti. Her şeyin zamanında olmasını istedik. Transfer konusunda aceleci davranmadık. Ben nereye gidersem gideyim Şenol hocanın takibindeydim. Benim hakkımda rapor tutuyordu, neler yapabildiğimi görüyordu. Performansım hiçbir zaman düşmedi. Her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Nitekim Şenol hocam da bu performansımı izledi ve gördü. Daha sonra Fenerbahçe’ye transferim gerçekleşti. Buraya geldiğimde sorunlarım oldu. Ama evde ailem, sahada da hocalarım ve arkadaşlarım bana her türlü desteği verdi. Böylece bu sıkıntılı dönemi aşmış oldum." - Fenerbahçe’nin hayatındaki yeri nedir? "Çok sıkı bir Fenerbahçe taraftarıyım.. Belki de bu özelliğim ailemden kaynaklanıyor. Çünkü babam ve ağabeyim de koyu birer Fenerbahçe taraftarıdır." - 15 yaşındasın ama U18 takımında görev yapıyorsun. Bu anlamda herhangi bir sıkıntı yaşıyor musun? " Ben ilk geldiğinde A2 takımında oynamaya başladım. Yaşım 15 ama yaşımdan fazla şeyler yapabildiğime inanan insanlar var. Bu anlamda üst takımlarda oynayabiliyorum ve herhangi bir sorun da yaşamıyorum. Kendi yaş kategorimin dışında bir yaş grubunda oynayarak kendimi daha iyi ve güçlü hissedeceğimi biliyordum ve nitekim U18 takımında oynayıp bunu da göstermiş oldum. Hocalarım ve arkadaşlarım da uyum konusunda bana yardımcı oldular. Hiçbir şekilde sorun yaşamadım. Benim açımdan güzel bir ortam söz konusu." - Sana herkes "Messi" diyor. Peki, sen kendini Messi’ye benzetiyor musun? "Dünyanın en iyi futbolcusuna benzetilmek benim için çok büyük bir gurur kaynağı. Kimi insanlar Messi’ye benzemek için saçlarımı uzattığımı düşünüyor ama ben uzun saçı seviyorum. Bu tamamıyla benim tercihim. Sanırım oyuna hâkim oluş şeklim, süratim ve yeteneğim sayesinde Messi’ye benzetiliyorum. Bu benim mutlu olduğum bir şey. Ben de bazen kendimi Messi’ye benzetiyorum ama bazen de hiç benzetmiyorum..Öncelikle o sol, ben ise sağ ayağıma daha fazla güveniyorum.. Messi, çok farklı bir oyuncu. Ben de Messi’ye benzemek yerine farklı bir oyuncu olmak istiyorum. Benden söz edilirken ’Çok farklı bir oyuncu’ denmesini istiyorum. Ve hocalarımın bana her zaman söylediği bir sözü hatırlatmak istiyorum, ’Büyürken küçüleceksin’ yani ne kadar büyük futbolcu olursan o kadar mütevazi olacaksın..Bu söze çok inanıyorum… " - Sen aynı zamanda lise 3. sınıfta okuyorsun. Hem okul, hem de futbol bir arada nasıl gidiyor? Bu anlamda bir sorun yaşıyor musun? "Benim normalde lise 2’de okuyor olmam gerekiyordu ama oturduğum semtteki çevremiz biraz kötü olduğundan dolayı babam beni çok erken yaşta okula göndermeyi tercih etti. Bu sayede şimdi lise 3’de okuyorum. Aslında hem okulu, hem de futbolu bir arada götürürken bazen zorlandığımı söyleyebilirim. Ama bu zorluk gözde büyütülecek kadar önemli değil. Bazen aynı anda iki işin yapılamayacağı söylenir, ancak ben buna katılmıyorum. Çünkü ben insanın inandıktan sonra yapamayacağı şeyin olmadığını düşünüyorum. Önemli olan; istemek.." - Messi Recep nasıl bir evde büyüdü? Bundan bize bahseder mi? "Denizli’nin Kale ilçesinde büyüdüm. Burada oturuyorduk. İki katlı ve bahçeli bir evdi. Çok büyük bir bahçemiz vardı. Çevremiz çok iyi değildi. Babam, çevremdeki kötü alışkanlıklardan beni uzak tutabilmek için futbolu sevmemi sağladı. Eğer futbolcu olmasaydım, beklide çok kötü bir hayat beni bekliyordu. Sporcu olmanın güzelliğini şimdi anlıyorum." - Geleceğe dair ne gibi planların var? Yani hayalin veya hayallerin nelerdir? "Öncelikle Fenerbahçe A takımına yükselerek orada oynamak istiyorum. Büyük taraftarın önünde futbolumu sergilemek istiyorum. Fenerbahçe’ye hizmet ettikten sonra Avrupa hayalim var. Avrupa’da oynamak isteyeceğim takım Real Madrid’dir. Diğer takımların yanı sıra bana daha sıcak gelen bir takım. Yeni yıldaki hedeflerim için de şunları söylemek isterim: Çok iyi bir takımımız var. İyi sonuçlar alıyoruz. Başarılıyız ve bu başarımızı da devam ettirmek istiyoruz. Ben şu anki kadromuzla Türkiye Şampiyonluğunun en güçlü adayı olduğumuzu düşünüyorum." - Recep’in bir günü nasıl geçiyor. Bunu okuyucularımızla paylaşır mısın? "Sabahları okula gidiyorum, daha sonra eve gelip hazırlandıktan sonra antrenmanlara geliyorum. Antrenman bitince de tekrar eve gidiyorum. Yani benim hayatım futbol etrafında şekillendiği için benim günüm bu şekilde geçiyor." Şenol Çorlu: "İki sene sonra herkes Recep’i izleyecek" Altyapı futbol gençlik geliştirme sorumlusu Şenol Çorlu’un özel çabalarıyla Fenerbahçe’ye kazandırılan Recep Niyaz’ı isterseniz bir de hocasının ağzından dinleyelim.. "2010-2011 sezonu başında Denizlispor’dan transfer ettik. Ben iki veya 3 yıl önce Recep’i hem Denizli’de hem de Isparta’da seyrettim. Oradan evine gittik ailesiyle tanıştık. Transfer etmek istediğimizi söyledik. Tabii Recep’i getirmek kolay olmadı. Bu süreç içinde başka kulüplerin transfer tekliflerine rağmen Recep, Fenerbahçe’yi tercih etti. Fenerbahçe forması altında mücadele etmekten mutlu olacağını söyledi ve transferi gerçekleşti. Zaten Recep, Fenerbahçeli olduğunu da buraya gelmeden önce söylemişti ve ona yakışan bir şekilde transferini gerçekleştirdik. Tabii Recep’in bu noktaya gelmesinde Başkanımız Aziz Yıldırım’ın, Asbaşkanlarımız Ali Koç’un, Hüseyin Topbaş’ın, Ömer Temelli’nin ve Şekip Mosturoğlu’nun çok ciddi derecede emekleri söz konusu. İletişimimizi koparmadan bu işi götürdük. Gizli bir süreç gerçekleşti. Ama bu işin sonucunun güzel bitmesi bize ayrı bir mutluluk verdi. Recep’in Fenerbahçe’ye geldiği günden itibaren gerek kişiliğinde, gerekse sporcu kimliğindeki artılar bizim doğru bir seçim yaptığımızı gösterdi. Recep transfer olduğu andan itibaren çok iyi davranışlar sergiledi. Ne hocalarıyla ne de takım arkadaşlarıyla herhangi bir sorun yaşadı. Recep, bizim özel çocuklarımızdan bir tanesi.. Geldiği günden itibaren kendini hem fiziksel hem de taktiksel anlamda geliştirmeyi başarmış bir oyuncu..Yaş grupları milli takımlarında sürekli forma giyen Recep gibi bir oyuncunun da A takımımıza çok yakışacağını ve bunu da en geç 2 sene sonunda gerçekleştireceğimizi düşünüyorum." Recep her şeyden önce zeki bir futbolcu.. Sahada yeteneğini, aklı ile birleştirmeyi başarabilen bir sporcu. Bu da onun başarılı olmasını sağlıyor. Teknik olarak da hem sağ hem de sol ayağını kullanabilen bir oyuncu, hücum yönü çok kuvvetli ve bu anlamda da lider sıfatına sahip bir sporcu. Bu özelliğini ileride de devam ettirebileceğini düşünüyorum. Her türlü gelişimi için en iyi şekilde çalışmalar yapılıyor. Biz bütün oyuncularımız için ileriye dönük çalışmalar yapıyoruz. Burada ciddi programlar uyguluyoruz. Sadece Recep olarak bakmamak gerek, çünkü bizim yetiştirdiğimiz oyuncuların 10 yıl içinde Türkiye liglerine damga vuracağına inanıyorum. Biz geleceği olan oyuncularımızı yetiştiriyoruz. Fiziksel anlamda gelişim de çok önemli. Bu anlamda Recep bizim gözbebeklerimizden bir tanesi. Recep’i Fenerbahçe’ye kazandırarak doğru işler yaptığımızı düşünüyorum. Ben Recep’i izlerken keyif alıyorum. Sahadaki kontrolü, hızı, yeteneği hepsi kendini gösteriyor.."