“Fenerbahçe benim ikinci evim gibi”

02 Şubat 2009 Pazartesi 00:00

O artık Fenerbahçeliler için aileden biri. WNBA'in ve Kanada Milli Takımı'nın oyuncusu olan Tammy Sutton Brown, Fenerbahçe'deki 3. sezonunu geçiriyor. Ara sıra ayrılıklar yaşansa da başarılı basketbolcu "yuvam" dediği Fenerbahçe'ye sezon başında geri döndü. Başarılı basketbolcu aynı zamanda WNBA'de maç başına blogda 10., toplam blokta ise tüm zamanların 6. sırasında yer alıyor. Tammy ile Beylerbeyi Sarayı'nda yaptığımız fotoğraf çekiminin ardından Dereağzı Tesisleri'nde bulunan antrenman salonunda keyifli ve içten bir sohbet yaptık. Fenerbahçe Dergisi'nin 72. sayısında yer alan Tammy Sutton Brown röportajının tam metni aşağıdaki gibidir Röportaj: Elena DemiryürekFotoğraf: Ahmet Hopyar- Kariyerinden ve basketbola nasıl başladığından biraz bahseder misin? 8 yıl WNBA'de, 2 yıl Kore'de, 3 yıl da Rusya'da oynadım. Şu anda ise Türkiye'de üçüncü yılımı yaşıyorum. 13 yaşındayken sınıfımdaki herkesten daha uzundum ve her türlü sportif aktiviteye katılırdım. Bunlara voleybol ve beyzbol da dahil… Basketbola ise boyum uzun olduğu için başladım ve çok sevdim.- Dediğin gibi bu, Fenerbahçe'deki 3. sezonun… Zaman zaman ayrılsan da Fenerbahçe'ye hep geri geldiğini görüyoruz. Bunun temelinde ne yatıyor?Dürüst olmak gerekirse burayı çok seviyorum. Fenerbahçe'yi, İstanbul'u çok seviyorum. Burada çok güzel zaman geçirdim. Koçumuz ve tüm takım arkadaşlarım herkes mükemmel. Burası benim ikinci evim gibi.- Takımın durumunu nasıl buluyorsun?Şu anda Türkiye Ligi'nin bir numarasıyız. Maalesef Noel tatilinden hemen önce Beşiktaş'a yenildik. Şu ana kadar başarılı bir performans gösterdiğimizi düşünüyorum. Takımda harika oyuncular var. Cappie Pondexter da 2 yıl boyunca buradaydı. Dediğim gibi çok yetenekli oyuncularımız var. Şu ana kadar oldukça iyi bir yıl geçirdik. Elbette önümüzde daha koca bir 2. yarı var. Bunun yanı sıra yeni oyuncular katılıyor aramıza… Katie Smith kesinlikle bize çok yardımcı olacaktır. Kendisi harika bir oyuncu ve onunla aynı takımda oynamayı sabırsızlıkla bekliyorum.- Boş vakitlerini nasıl değerlendiriyorsun?İdman ve maç programlarımız bildiğiniz gibi çok yoğun. Vakit buldukça restoranlara gidip yemek yemeyi seviyorum. Özellikle Bağdat Caddesi'ndeki restoranları çok seviyorum. Bunun dışında alışverişe giderim. İstinye Park'ı beğeniyorum. - İstanbul'u nasıl buluyorsun? Alışmak zor oldu mu?Bence İstanbul'da yaşamak o kadar da zor değil. Her zaman biraz da olsa İngilizce konuşan birilerini bulabiliyorsunuz. Açıkçası buraya gelmeden önce Türkiye hakkında pek bilgi sahibi değildim ama burayı çok sevdim. Köprüden geçerkenki manzara inanılmaz. Belki seneye Boğaz'da bir daire alırım (Gülüyor)… Sadece şaka yaptım. Türkiye'de gerçekten yapacak çok şey var. Anadolu yakasında yaşıyorum ve seviyorum. Alışveriş için ise Avrupa yakası tercihim.- Türk yemekleriyle aran nasıl?Türk yemekleriyle aram çok iyi. Köfteyi, baklavayı ve pilavı çok seviyorum.- Hayvanları çok sevdiğin biliniyor… Bir evcil hayvanın var mı; varsa adı ne?Bir köpeğim var. Yorkshire cinsi ve adı Bayi. Bayi Korece bir kelime. Ben de köpeğimi Kore'de oynarken almıştım. Bu isim birdenbire aklıma geldi. 4-5 yıldır benimle beraber, küçük çocuğum gibi.- Profesyonel basketbolcu olmaya nasıl karar verdin?Biliyor musunuz, aslında üniversiteye gidip orada oynamaya başlayana kadar profesyonel olarak basketbolu düşünmemiştim. Zaten ondan önce WNBA yoktu. WNBA neredeyse 12 yıldır var. WNBA başlayana kadar basketbolcu olacağımı hiç düşünmemiştim. WNBA kurulunca, basketbolu para kazanabileceğim bir kariyer olarak düşünmeye başladım. Basketbol oynamayı seviyordum ve karar verdim. Kararımdan da çok memnunum.- Ailende profesyonel olarak sporla uğraşan birileri var mı?Aileme sorarsanız, hepsi evet diyecektir. Ancak bence yok… Gerçi annem ile babam gençliklerinde bir sürü sporla uğramışlar. İkisi de Jamaikalı ve gençken herkes gibi sporla ilgilenmişler ancak profesyonel anlamda değil. Sadece ben varım.- Lakap olarak "Sinba" diyorlar bunun nedeni nedir?Sinba, üniversitede başladı. Koçlarımdan biri çıkardı. Hepiniz Aslan Kral'ı izlemişsinizdir. Bir gün idmandaydık. Ben de, koçum da filmi izlemiştik ve koçum birden beni Sinba diye çağırdı çünkü ben filmi çok sevmiştim. Daha sonra bazı taraftarlar da duydu, ve bu internette yayıldı ama dediğim gibi bu çok eskiydi.- Takım arası arkadaşlık nasıl?Bu benim burada üçüncü yılım. Nevriye, Esmeral'de yıllardır buradalar. Hepsi çok iyi insanlar. Takımım benim artık ikinci ailem. Tatillerde bile haberleşiriz. Bazen tatilde ülkemdeyken, Esmeral'dan mail alıyorum: 'Bana gelirken şunu getirir misin?' diye. Hepsi benim ailem…- Takımın oturmuş bir iskeleti var… Şampiyonluklara da çok alışığız. Avrupa'da da başarılı bir grafiğimiz var. Bununla birlikte Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımı'nın Avrupa'daki şansı nedir?Son 2 yıldır hep Play-Off'lara, ikinci turlara yükselmeyi başarmıştık ama Final Four'a bir türlü ulaşamıyorduk. Bu yıl ise şansımız iyi gözüküyor. Euroleague gerçekten çok zor bir lig çünkü Avrupa'nın en iyi takımları ile mücadele ediyorsunuz. Gerçekten ilginç bir maraton olacak. Umuyorum, bu yıl Final Four'a kalmayı başaracağız. Hedefimiz her zaman bu.- Kanada Milli Takımı'nın ve WNBA'in de oyuncusu olarak oradaki basketbol ile Türkiye'de oynanan basketbolu karşılaştırırsan neler farklı, neler aynı?WNBA, Milli takım, Avrupa. Hepsinde iyi bir kariyer yaptığımı düşünüyorum. Hepsinin yeri ayrıdır. Milli takımdaki en önemli anım, 2000 yılındaki olimpiyatlardı. Gerçekten dünyadaki en iyi sporcuların bir araya geldiği bir organizasyona katılmak çok heyecan vericiydi. WNBA her zaman zevk vermiştir. Bir artısı da, ailemin ve arkadaşlarımın beni her zaman izlemeye gelebilmeleriydi. Euroleague ise çok rekabet gerektiren bir lig. Avrupa'da gerçekten çok kaliteli oyuncular var. Burada olmaktan ise çok mutluyum.- Yoğun bir deplasman ve maç trafiği var kendine nasıl zaman ayırıyorsun? Bir kadın için bakımlı olmak önemlidir. Hem sporcu hem bir kadın olarak ikisini yürütmek zor olmuyor mu?Gerçekten yoğun bir tempo. Türkiye Ligi'nde 7 deplasman ve 3 iç saha maçımız var. Gerçekten bir sürü yolculuk, hepsi farklı maceralar... Gerçekten insanın kendi zamanını iyi ayarlaması gerekiyor. Bazen zaman bulduğumda evde oturup, dinlenmeye çalışıyorum. Vitamin alıyorum. Programımız çok yoğun ama açıkçası yoğun olmayı boş olmaya tercih ederim.- Televizyonla aran nasıl? Hangi dizileri izlemeyi seviyorsun?Grey's Anatomy, Law&Order ve Prison Break gibi dizileri izlemeyi çok seviyorum.- Rutgers da Cappie Pondexter da sen de Matee Ajavon'da aynı okulda okudunuz. Bize onlardan ve okulundan biraz bahseder misin?Ben onlardan biraz daha büyüğüm, o yüzden onlarla oynama fırsatım olmadı. Cappie gerçekten çok yetenekli bir oyuncu. Burada geçirdiği iki yılda da herkese neler yapabileceğini gösterdi. Henüz daha çok genç ve önünde elde edeceği büyük başarılar var. Matee de gerçekten harika bir oyuncu. İlk yılında çok şeyler öğrendi ve ikinci yılında çok daha iyi olacaktır.- Kariyerini tamamladıktan sonra ne yapmayı planlıyorsun?Yazın ülkemde kızlar için basketbol kampları yönetiyorum. Bıraktıktan sonra koçluk yapmak istemiyorum. Çocukları çok seviyorum ve şu an kampları yönetiyorum. İlerde de bu konuda bir şeyler yapmak istiyorum.