SÖZDE ŞİKE DAVASI

Kulüp Avukatımız Naim Karakaya: Bu örgütün neler yapabileceğine 81 milyon şahit oldu

16 Temmuz 2020 Perşembe 14:40

Çağlayan Adliyesi’ndeki 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülmeye başlanan ‘Futbolda Sözde Şike Davası’nın 6 Kasım 2020 tarihine ertelenmesinin ardından Kulüp Avukatımız Naim Karakaya, Fenerbahçe Televizyonu’na davaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“Burada sanık müdafiliği yapıyoruz. O dönemin sanıklarının müdafiliğini yapıyoruz. Yargıtay’ın iki gerekçeyle davayı bozması söz konusu. İlk gerekçesi, Kumpas Davası ile ilgili delilleri getir, değerlendir ve kumpas olgusunu gör. İkinci gerekçesi de Yargıtay’dan ilk aşamada bozularak gelenler ve yargılamanın yenilemesi ile açılan iki davayı birleştirerek görme. Onları iki ayrı dava şeklinde gör diye tamamen usulü iki gerekçeyle bozmuştu. 2015 yılında bu karar verilirken henüz ne 15 Temmuz yaşanmıştı ne Kumpas Davası ile ilgili iddianame düzenlenmişti. İnsanlar bu örgütün ne kadar ağır şeyler yapabilecekleri konusunda henüz fikir sahibi değillerdi. Bugün ne yaşandı? Burada insanların bozmaya karşı diyecekleri soruldu. Eski başkan, yöneticiler ve bağlantılı kişilerin bu beyanları alındı. Bizim beyanlarımız alındı ve tüm bunlardan sonra mahkeme temelde iki ara karar verdi. Birincisi, 23 Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki kulübümüzün şikayetçi olduğu, mağdur olarak yer aldığı davanın dosyasının bu mahkemeye getirilmesine karar verdi. İkincisi de yargılama yenilenmesiyle gelen ile bozmayla gelen davayı ayırarak görmeye karar verdi. Her ikisini de 6 Kasım’a duruşma günü olarak erteledi. Bugün en önemli noktayı şu şekilde ifade ettik. Bu davalar görülürken, ilk 3 Temmuz yaşanırken bu kumpas Fenerbahçe’ye karşı kurulmuştu. Salt Fenerbahçe’ye karşı da değil; Fenerbahçe üzerinden Türk futboluna karşı kurulmuştu. Türk futbolunun teslim alınmasına karşı kurulmuştu. Gelinen noktada örgütün bu kadar güçlü olduğu dönemde bile ilk çarptığı duvar, ilk tosladığı yer sarı lacivert insanların direnişidir. Demokratik tepkisidir ve buna çarptılar. Bunu o dönemin savcısı Mehmet Berk, daha sonra yaptığı bir röportajla da ‘biz iki üç ay konuşulur, unutulur zannettik ama tamamen yanılmışız’ diyerek de itiraf etti.

Şimdi tüm bunlardan sonra ayrıca Ankara’da Çatı davasında mahkeme şu kararı verdi: ‘Ben örgütten yargılama yapıyorum ama şunu anladım. 3 Temmuz dosyası kumpasmış.’ Yine Ergenekon Davası’nı yargılayan mahkeme kararında 3 Temmuz sürecinin kumpas olduğunu ifade etti. O nedenle bunlar son derece değerli. O gün Fenerbahçe camiası ve Fenerbahçe Kulübü Başkanı, ‘Ne şikesi, memleket elden gidiyor’ demişti. O günden bugüne bu cümle çok yaşar hale geldi ve o sürecin öngörülmesi açısından da son derece değerli oldu. Aslında bu nedenle tüm Türkiye’nin bu örgütten kurtulmak adına Fenerbahçe’ye borcu olduğunu, teşekkür borcu olduğu gerektiğini de düşünüyorum. Hem de şöyle bir yorumumuz var.  15 Temmuz’un 4. yıl dönümünden sonraki ilk günündeyiz. Çok önemli bir tarihteyiz. Tarihi bir gündeyiz. 251 şehidimiz, 81 şahidimiz var. Bu örgütün neler yapabileceğine 81 milyon insan şahit oldu. Ama ne zaman? 15 Temmuz 2016’da. Peki Fenerbahçe camiası için bu örgüt ne zaman anlaşıldı? 3 Temmuz 2011’de. Bu yönüyle oldukça değerli, duruşu anlamında değerli bir süreçten bahsedebiliriz. İsterseniz sonunu şöyle bağlayalım. Mahkemenin bu kararları celp edip tekrar beraat kararı vereceğine olan inancımız tam. Mahkeme yeniden bu usul eksikliği giderdikten sonra sanıkların beraatine karar vermesi lazım. Zira geciken adalet, adalet değildir. Buradaki insanların bir örgütün kurduğu kumpasla mağdur edilemeyeceğine ve hukukun her zaman üstün kılınacağına, Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olduğuna dair tüm toplumun bu kararı bu beraati görmeye bu aklanmayı görmeye ihtiyacı var."

Fotoğraflar: Semih Bahadır 
 

Basın Fotoğrafları